12

3.2K 147 18
                                    

"Umarım bir gün anlatmaya cesaretim olur Yandaş, şimdi sadece aramızda bir sorun yokmuş gibi davransak olmaz mı?"

Sessizliğine gömülmüştü.

"Benden neden bu kadar nefret ediyorsun? Başkaları sana şaka yaptığında da bu kadar sinirlenip tavır alıyor musun yoksa kendimi bu konu için özel sanmalı mıyım?" Söylediğim şeyle bakışlarını bana çevirdi.

"Özelsin."

Bunu neden içten içe farklı bir anlamla söylemiş olmasını istemiştim ki?

"Neden, benim farklı yaptığım ne var?" Sorgularcasına ona baktığımda gülümsedi.

"İnan çok farklı şeyler, şakayı yapan başkalarıyla kıyasla."

Omuz silktim bu söylediğiyle sıcak çikolatamın son yudumunu da içtiğimde parayı uzatıp oradan ayrıldım. Yunus, içeriye girerken fazlasıyla yorgun gözüküyor gibiydi.

Onun yanına ilerlediğimde bana kocaman sarıldı.

"En sevdiğim kardeşim!" Bu söylediğiyle gülümsedim, salak.

"Akşam çıkalım mı dışarı?" Kerem'in sorusuyla kafamı salladım, olur anlamında.

"Altaylara da söylüyorum?" Merakla baktığında okey işareti yapıp gülümsedim.

Altay'ı severdim, çok sık denk gelirdik ve konuşma imkanımız olurdu.

Üzerimi giyindiğimde kapım tık tıklandı.

Karşımda duran Sera'yla gülümsedim. "Birlikte hazırlanalım mı?" Sorusuyla kafamı salladım ve birlikte içeriye geçtik.

Odadaki makyaj aynasının önüne oturduk ve hazırlanmaya başladık.

"Son çıkan haberleri gördüm, iyi misin?" Sorgularcasına baktığında kafamı salladım.

"Saçmalıktan ibaret, hayatımdaki her şeyi bildiğini zannediyorlar oysa hiçbir şeyden haberdar değiller." Bu dediğime katılırcasına sallamıştı kafasını.

"Biraz iş gereği sosyal medyada fazla ismin geçiyor, doğal olarak. Onlara nasıl cevap vermeden duruyorsun?" Bu sorusuyla omuz silktim.

"Bilmem, çok önemsemiyorum galiba." Yalandı.

Deli gibi aklımı kurcalıyordu ve ben asla kafamdan atamıyordum.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

"Bu ne güzellik kardeşim?" Yunus'un sırıtan ifadesiyle gülümsedim. "Size layık olmaya çalıştım yakışıklı beyefendi."

İrfanlar, Can var diye gelmeyi reddetmişlerdi. Beşiktaşlı oyuncular da kendi aralarında toplaşmışlardı. Mert Hakan, Ferdi, Sera, Altay, Kerem, Halil ve Akgün kardeşler.

"Taksiye binersek sığamayabiliriz." Bu söylediğim şeyle kafalarını sallamışlardı.

"İki taksi yapalım." Yunus'un önerisiyle kaşlarım havalandı. Olabilir ama ne bileyim.

Neyse öyle yapacaktık.

"Benim size daha güzel bir fikrim var ancak bunun için bizimkileri bi' ziyaret etmemiz gerekiyor." Mert Hakan'ın söylemiyle herkesin bakışları ona dönmüştü.

Tabii bu fikrin abisinin Doblo'sunu almak olduğunu bilmiyordum.

Pastaneye girdiğimizde gördüğüm küçük keklere gülümsedim. "Annen bunlardan sever mi?" Sorgularcasına Mert Hakan'a baktım.

"En sevdiklerini sormayı nasıl becerdin."

"6.hissim kuvvetlidir diyelim."

Kutuya bir miktar doldurduğunda parayı uzattım ve teşekkür ettim.

Kolay gelsin demeyi ihmal etmedim, insanlar tüm gün çalışıyorlar burada sonuçta. Alışkanlık olmuş işte.

Ailesinin evi buraya yürüme mesafesiydi. Aile apartmanı olsa gerek zillerde herkesin sonunda Yandaş yazıyordu.

Üçüncü zili çaldığında kapı açılmıştı. Bizim geleceğimizden haberdardı herhalde.

Yukarıya çıktığımızda bolca gülümseyen bir kadınla karşılaştık. Mert Hakan'a sıkı sıkı sarılmıştı.

"Hoşgeldiniz çocuklar, buyurun lütfen." İçeriye geçtiğimizde etrafta bir sürü Mert Hakan fotoğrafı vardı.

En arkadan ben gittiğim için pek yer seçme imkanım olmamıştı. Mert Hakan'ın yanına oturduğumda annesi bize ne içeceğimizi sordu.

"Çay mı kahve mi çocuklar? İsterseniz meyve suyu da var." Söylediği şeyle herkes birbirine bakıyordu.

"Zahmet etmeyin lütfen." Altay'ın kibar tavırlarına gülümsedim.

"Yok çocuğum n'olacak. Çay uygun mudur hepinize, sürekli kahve içiyorsunuzdur zaten." Annesinin sözlerine gülümsedim.

"Yardım edelim biz de." Sera'ya kafamla hadi işareti yaptığımda o da benimle birlikte ayaklanmıştı.

Mutfağa girdiğimizde elimdeki poşeti uzattım.

"Buyurun efendim." Söylediğim şeyle gülümsedi.

"Rahat ol, efendim nedir yahu? Gönül abla ya da teyze diyebilirsin." Bu söylediği şeyle güldüm.

"Tamam Gönül teyze." Gülümseyerek yanaklarımı sıktığında annevari davranışlarıyla duygulanmıştım.

Benim annem neden böyle davranamamıştı bana?

Çayları koyduğu tepsiyi ben tatlıları koyduğu tepsiyi de Sera götürüyordu.

"Mert sehpa çıkarır mısın anneciğim!" Seslendiğinde güldüm.

İçeriye geçtiğimizde sehpalar çoktan konulmuştu.

"Darısı kahve getirirken görmeye kardeşim." Halil'in söylediği şey herkesin şaşkın bakışlarını göndermesine yol açmıştı çünkü biz inanılmaz yanlış anlaşılacak bir duruma girmiştik.

Redamancy || Mert Hakan YandaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin