19

2.8K 140 44
                                    

merthakanyandas: N'aber?

efsaakgun: İyidir senden?

merthakanyandas: Sinemaya gidelim mi?

efsaakgun: Harbi mi?

merthakanyandas: Gitmeyelim mi?

efsaakgun: Hayır sadece şey.

efsaakgun: Tanınırsan diye şey ettim.

efsaakgun: Yoksa seninle gitmek isterim yani.

merthakanyandas: Takarız gözlükleri şapkaları.

efsaakgun: Siyah mı Beyaz mı?

merthakanyandas: Ne için?

efsaakgun: Kıyafet seçiyorum.

merthakanyandas: Ahshahahah bu kadar hızlı hazırlanacağını tahmin etmemiştim.

efsaakgun: uzun sürüyor o yüzden sen seç.

merthakanyandas: Siyah.

efsaakgun: Süpersin, ben de siyah demeni istiyordum.

merthakanyandas: Beyaz deseydim, siyahı istemene rağmen dediğim için beyazı giyecek miydin?

efsaakgun: Belki.

merthakanyandas: Hoşuma gitti.

efsaakgun: Tamam hadi hazırlan on beş dakikaya aşağıda buluşalım.

merthakanyandas: Hazırlanabilecek misin on beş dakikada

efsaakgun: Evet.

merthakanyandaş: İyi bakalım.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

"Sahiden on beş dakika içerisinde hazırlandığına inanamıyorum." Gülümsedim bu söylediğiyle. "Tek sıkıntı kıyafet seçmekti, seçenekleri ikiye düşürdüm ve sen seçtin."

"İyi ki siyah demişim o hâlde, çok yakışmış." Söylediği şeyle kafamı hafifçe öne eğip sırıttım.

"Hangi filme gideceğiz?" Omuz silkti.

"Çok güzel bi' romantik komedi filmi var diyorlar, sever misin?" Mert Hakan'ın söylediği şeyle sırıttım. Romantik komedi mi? İkinci date filmi.

Yanlış düşünmüyordum değil mi? Çünkü Kerem bana onun da benden hoşlandığını düşündüğünü söyledi.

Kerem de bir erkekti ve erkek erkekten anlardı.

Bu date meselesi için daha güzel bir fikrim vardı.

"Yalnız bu film işinin raconu korku filmidir Mertciğim." Söylediğim şeyle kaşları havalanmıştı.

Her şeyin farkında olduğumu anladığında sırıttı ve elini ensesine götürdü.

"O hâlde sen seç."

Bilet paralarını ısrar etmeme rağmen ödetmemişti ve ben de bu sebeple mısırla içecekleri almıştım.

Dikkatinizi çekerim mısırlar değil, mısır :)

Tam olarak düşündüğüm gibi gerçekleşecekti.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Gerçekleşmemişti.

Hoş biz de normal insanlar değildik ki.

Filmden ne ben korkmuştum ne de o. Mısır içerisinde elimiz de tutuşmamıştı.

Hiç mutlu olamamıştım bu durumdan.

Sinemadan çıktığımızda gülümsüyordu. Ben de ona gülümsemiştim ama işlerin benim istediğim gibi gitmeyişi beni biraz mutsuz etmişti.

Dikkatli bakarsanız mutsuz olduğumu anlayabilirsiniz.

"Yemek yiyelim mi?" Aşağı yukarı salladığımda kafamı gülümsedi ve önden ilerlememi istedi.

Lahmacun seçmiştik yemek için. Yanında da bol köpüklü birer ayran almıştık.

"O kadar lahmacunu yiyebilir misin?" Sorduğu soruyla kafamı sallamıştım.

"Aaa Mert!" Tanıdık olmayan bu sesin sahibine çevirdiğimde bakışlarımı gelen kişinin Hafsa'dan başkası olmadığını fark ettim.

"Selam, nasılsın?" Sorgularcasına bakıyordu. Ellerini neden ellerinden çekmiyordu ki?

Mert çeksene elini.

Adama bak, benimle eli değmesin diye kaçak rolü oynuyor kızın elini tutmaya devam ediyor.

Erkek değil misin, hep mi dengesiz olursunuz.

"Oturmamızda bir sakınca var mı?" Merakla bana baktığında oyuna ancak oyunla karşılık verilirdi.

Kendisine sipariş verdiğinde gülümseyerek Mert Hakanla konuşmaya devam ediyordu.

Lahmacunlarımız geldiğinde gözlerim kalp şeklini almıştır kesin.

"Onlar biraz kalorili değil mi? Kilo almayasın."

"Tatlım ben zayıfım, sıkıntı olmuyor." Söylediğim şeyle güldü.

"Şimdilik öylesin, eğer sürekli böyle besleniyorsan yakında obez olursun. Hoş, yakında dememe gerek yok öyle sayılırsın."Söylediği şeyle kahkaha attım.

"Aşirete gelin gider, kilom kadar altın alırım o hâlde değil mi tatlım?" Şakayla söylediğim şeyi ciddiye almış gibiydi.

"Aklın fikrin parada öyle değil mi?" Bu söylediğiyle sırıtmam büyüdü.

"Koltuğunu sarsamam." Söylediğim şeyle kaşları çatıldı.

"Ne saçmalıyorsun be sen?" Gülerek yemeğimi yemeye devam ettim.

"Mertciğim ben bi' lavaboya gideyim." Hafsa'nın söylediğiyle Mert Hakan kafasını sallasa da bakışları bendeydi.

"Ne?"

Omuz silktiğinde peçeteye uzanmıştım.

"Ben bir lavaboya gideyim." Mert Hakan'ın yüzünde dikkat edin kaos çıkacak bakışı vardı.

Lavaboya gittiğimde çantamdan çıkardığım glossu sürmeye başladım.

Kapı kilitlendiğinde alayla Hafsa'ya döndüm.

"Kızım sen kim oluyorsun da Mert Hakan'ın dibinde duruyorsun?" Söylediği şeyle gülümsedim.

"Bak tatlım, ben olmak isteyişini anlıyorum ama numaraların fazla ucuz. Benim para için bir erkeğe ihtiyacım yok. Sen olduğun konuma yattığın adamlar sayesinde gelirken bense bilgimle geldim." Bu söylediğime güldü.

"Yunus Akgün'ün kardeşi olduğun için değil yani torpilin." Bu söylediğine sırıttım.

"Bak güzelim, ben okul birincisiyim. Bildiğim diller senin yaşının karekökünden fazla. 36 varsın öyle değil mi?" Gülerek söylediğim şeye bozulmuş gibiydi.

"Ben bu konuma tırnaklarımla geldim, sence kulüpler bir tercüman alacak olsa seninle benim aramda kalsalar seni mi alırlar? Hoş, sen gelmeden önce Fenerbahçe, bana iş teklifi yapmıştı zaten bunu herkes bilir." Gülerek söylediğim şeyle kaşları çatıldı.

Yumruklarını sıkarken sırıtmam daha da büyüdü.

"Bu arada, kırışıklık kremi kullanmalısın. Malum yaşın geliyor, kaz ayakların fazlasıyla göz önünde." Onu arkamda bırakıp gidecekken duraksadım.

"Bu arada, profilimde dolaşıp kombinlerimi özellikle tek tek inceleyip tarzını ona göre oluştururken bence daha dikkatli ol, takipçilerim yanlışlıkla beğendiğin fotoğraflarımın sslerini alıp yaptığın kombinlerle kıyaslıyorlar." Söylediğim şeyle utanmış gibiydi.

Mert Hakan'ın yanına geçtiğimde keyfim yerine gelmişti.

Redamancy || Mert Hakan YandaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin