17| Uğurla bahtiyarları

72 17 3
                                    

Salı olmasına bir ya da iki gün vardı. Hyunjin artık gün kavramından uzak yaşıyordu. Bu kilisede zamandan bahsetmek Monika ile aynı odada kapatılmak gibiydi. Izdırap.

Pazar günüydü. Bağış toplanacaktı. Henüz kimse gelmemişti.

Hyunjin'i bundan uzak tutmak adına bahçeye göndermişlerdi. Hyunjin arka bahçede yeni gördüğü toprak yığınlarına baktı.

Bunlar belki ceset belki de saklanmış başka gerçeklikti. Jeongin'in bahsettiği yerlerde ise çiçekler açmıştı.

"Ne uğruna öldüğünüzü bile bilmiyorsunuz." Yere çöküp toprakla oynadı.

Telefonu titrediğinde cebinden çıkarmak için doğruldu. Mesaj gelmişti ve Jeongin'den.

Hyunjin ona telefonu verdi vereli attığı ilk mesajdı. Henüz gelen giden kimsenin olmadığını ve arka bahçeye geldiğini yazmıştı.

Gülümseyerek telefonu kapatıp cebine geri soktu. Çöktüğü yerden kalkıp çam ağacının altına doğru yürüdü.

Ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Son zamanlarda ilham gelmiyordu. Bu yüzden kafasını toplamak iyi gelirdi. Ancak burda kafasını toplayamazdı.

Tahta oturağın üzerine oturup kollarını geriye dayayıp kafasını arkaya attı. Güneşe doğru bakıyordu gözlerini yakmamak için kapattı.

"Tanrı? Dua etmek. Af dilemek. Okumak. İnanmak." Bir iki kere tekrarladı.

"Anlam veremediğim bu şeylere olan bağlılığınız yüreğimi acıtıyor." Kendi kendine değil bahçedeki cesetlerle konuşuyordu.

Hyunjin kaybolan kişilerin de ölmüş olabileceğini anlamıştı. Bahçede yeni bir sürü yumrular vardı. Bunlar insan cesedi olabilirdi.

"Cesetler. Çiçekler. Yalanlar."

"Sana bir şey anımsatıyor mu bari?" Jeongin gülümseyerek ona yaklaştı. Bahçeye çıkmadan önce Monika'nın ona verdiği alerji ilaçlarından birini içmişti. Ne işe yaradığını bile bilmiyordu.

Hyunjin gözlerini açtı ve kafasını indirip karşısında ona gülümseyen çocuğa baktı.

"Son iki gündür gülümsüyorsun. Ben senin aksine ağlamak istiyorum." Kafasıyla yanını işaret etti.

Jeongin işareti alıp yanına oturdu.

"Sen varsın. Yapayalnız olmaktan çok daha iyi. Beni gülümsetiyor."

"Buradan gittiğimizde daha da mutlu olacaksın. Eşyalarını toplamaya başla. Seni çıkaracağız." Hyunjin Jeongin'in sevineceğini düşünmüştü.

"Nasıl?" Jeongin gülümseyemeden endişeleri başlamıştı bile.

"Salı günü çocuklar gelecekti değil mi? Onlara yemek yapmak için bir arkadaşım gelecek. Çalışanlarla birlikte seni saklayarak çıkaracağız." Hyunjin ise ona güvenmesi için gülümsedi. Başarabileceğini düşünüyordu.

"Cidden mi?"

"Hm. Ardından seni bulamayacakları bir yere götüreceğim."

"Tanrım teşekkür ederim."

"Tanrıya değil Jeongin. Bana teşekkür etmelisin." Jeongin bu kez içtenlikle gülümsedi.

"Doğru. Bu arada Hyung."

"Efendim."

"Çıktıktan sonra istediğim yere gidebilecek miyim?"

Hyunjin yüzünü göz yaşlarından uzak tutmaya çalışarak gülümsedi.

And God Create Death,,HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin