26| Üfle güneşi sönsün

45 11 0
                                    

"Jeongin!" Rahip kilisenin girişinde oturan oğluna seslendi.

Jeongin biraz daha cesur olsa da hala içinde yolunda olmayan şeyler vardı. İki gün önceki rüyasından uyanmak istememişti.

"Efendim?"

"İki gün sonra dolunay var. Hazır ol. Senin adına bir kurban vereceğiz."

Bu yine bir ölümdü. Yeniden birinin ölümü demekti.

"Ne demek istedin baba?" Ayağa kalkıp rahibin karşısına dikildi.

"Bir kurban Jeongin. Artık sen benim o masum oğlum değilsin. Değiştin. Günahkar birisin."

"Baba. Ben değişmedim. Senin yarattığın çocuk olarak yaşıyorum sadece. Annem Monika da bunu istedi."

Jeongin'in yanağına sağlam bir tokat geçirdi. Acı ile sağına dönerken babasına sinirlenmemeye çalıştı.

"Sen bu değilsin!"

"Sen öyle yarattın!" Jeongin ilk defa, hayatında ilk defa babasına sesini yüksetlmişti.

Rahip dehşete düşmüş şekilde gözlerini açtı. Eli ağzına gidip şaşkınlığını gizlemeye çalıştı.

"Jeongin sen... sen değiştin."

"Değişmedim. Beni buna zorlayan sizsiniz. İnsanlarla konuşmadan sabahtan akşama kadar İncil'in içinde boğularak nasıl iyi biri olmamı bekledin!? Deliriyordum ve bana el uzatmadınız. Baba ben Tanrı'dan yardım dilerken sen.."

"Oğlum sen... şeytanla bir araya gelmişsin."

Gözleri kocaman halde Jeongin'e bakarken ne yapacağını düşünüyordu. Oğlunu arındırmalıydı.

"Şeytanın ta kendisisin."

William ve başka bir görevliyi çağırdı. Jeongin'i kilisenin iç kapısındaki haç'a zincirlemelerini söyledi.

Jeongin gülümserken bir yandan gözlerinden akan yaşlar dudağına değiyordu.

Zorla sürüklenirken Jeongin bağırmaya başladı.

"Baba! Baba yemin olsun ki Tanrı seni cehennemine bile almayacak! Ev dediğin bu çöplükte derin çürüyene kadar farelere yem olacaksın!"

"Şeytan!"

Sürüklendikten bir süre sonra iki kolu da birbirinden ırak tahtalara bağlandı. Çırpınsa da fayda etmedi. Ayakları ile kurtulmaya çalışması bile faydasızdı.

"Willam. Lütfen çöz beni. Yalvarırım." Gitmeden önce ona baktı.

"Üzgünüm. Ancak şeytana uyanlar en derin çukurlarda yanarlar. Sen de biliyorsun."

"Yalvarıyorum. Beni burada bırakma."

William ses etmeden uzaklaştı.

Koskoca bahçede yapayalnız duruyordu. Kapıdan girenler onu görecekti ancak kimse ona yardım etmeyecekti. Tıpkı o halkının günahları için kendini feda eden İsa gibi yapayalnızdı.

Ölmek istediği zamanlar olmuştu. Bu seferki her zamankinden daha çok ve içtendi. Yalvarışları artık Tanrıyaydı.

"Unut Jeongin. Tanrı sana yardım etmek istemiyor sen günahkarsın. Birileri için ölmeli ve öldürmelisin."

Kendi kendine söylenirken Monika uzaktan onu izliyordu.

Oğlunun acınası halde olmasına sadece seyirci kalabilirdi.

"Neden susuyorsun Monika? O küçük çocuğun acı çekmesinden zevk mi duyuyorsun? Oysa yeteri kadar acı çekti sanıyorum. Elindeki her şeyi almadın mı? Annesi, Babası ve hayatı. Ondan daha ne istiyorsun? Son nefesinde senin adını sayıklayıp seni arşa erdirmesini mi? Neden susuyorsun Monika?"

And God Create Death,,HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin