38| İyi Geceler.

42 6 0
                                    

12 sularında Hyunjin kilisenin orta yerinde durmuş ağlıyordu. Sanki kalbinden bir parçayı koparmışlar gibiydi.

Ay ışığı yoktu bu kez. Tek bir mum aydınlatıyordu koca kiliseyi. Tam kürsünün üstüne düşmeye müsait vaziyette.

"Tanrım." Hyunjin bu kez cesurdu. Korkmadı duyduğu sesten.

Ayak sesleri ona doğru yaklaşırken sessizce arkasını döndü.

"Hyunjin."

"Rahip." Ve arkasında Monika duruyordu.

Ölmesini beklemek aptalcaydı. İkisi birlikte Hyunjin'e doğru adımladılar.

"Evlat. Yeniden doğuş için burada olacağını biliyordum. Sen... sen tanrı'nın bir elçisisin."

"Lütfen artık kendinize gelin. Yalvarırım. Her şey bitti. Hayat sonlandı. Almak istediğiniz artık ne kaldı?"

"Sen kaldın." Dedi Monika gülerek.

"Siz cidden kafayı yemişsiniz. Tanrınız da çaldığınız canlar da sizin olsun. Bana sadece huzur verin."

"Evlat. Cennet nasıl bir yer hiç bilir misin? Ben her yitirdiğim insana sordum cennet nasıldır diye. Cevap vermediler. Sadece toprak parçasından ibaretler."

"Hastasın sadece."

Mujin artık hiçbir şeydi. Bu yüzden dediği şeylerin de bir anlamı yoktu. Sadece son anlarını çenesini yorarak harcıyordu.

"Merak ediyorum Hyunjin. Merak ediyorum. Merak etmek günah mıdır?"

"Yaşamak günah mıdır Rahip?" Hyunjin elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. Olduğu yerden ayağa kalktı.

Artık planının son bölümündeydi.

"Yaşamak hiç günah olur mu? İnsanların yaşamdan başka neleri var ki? Monika belki bana bir bardak su verebilirsin. Boğazım kurudu. Genç adam beni çok konuşturuyor."

"Elbette."

Monika uzaklaşırken Rahip oturaklardan birine oturdu.

"Hyunjin. Jeongin'i gördün mü?"

"Hayır... görmedim. Neden onu soruyorsun?"

"Yine derslerini aksatmıyor değil mi? Evladım."

Hyunjin buna hiçbir şey diyemezdi. Aptal bir adamdı sonuçta o.

"Senin evladın o değildi. Chan ve Mina. Senin çocukların bunlar. Jeongin senin çocuğun değil."

"Chan ve Mina da kim?"

Ve kendi evlatlarını unutacak kadar aciz bir adam.

"Mujin. Elena'yı hatırlamıyor musun?"

"Elena... Elena. O da kim?"

"Bu kadarsın. Aşık olduğun kadını bile hatırlamıyorsun."

"Ben Monika'ya aşık değil miyim?"

"Seni zehirleyen birine aşk duyuyorsan gerçekten sana yazık oldu. Hatırlamıyorsun bile. Merak etme ki çocukların iyi yetiştiler. Senden de nefret ediyorlar. Mina az kalsın katil olacaktı ama şanslıydı. Abi kardeş aynı adama bulaştılar. Ama Seungmin iyi biri. İkisini de üzmeyecektir."

Hyunjin tam da yukarıdan düşen cesedin olduğu yerde duruyordu. Çemberin ortası. Cebindeki minik alkol şişesini sıkıyordu.

"Dediklerini anlamıyorum. Sen kimsin?"

"Tanrı." Mimikleri bile kıpırdamadı. Sadece kalbi öylesine yavaş atıyordu ki. Durmak üzere gibiydi.

"Tanrı mı? Olamaz. Buna hazır değildim. Haber vermeliydin." Mujin'in duygudan duyguya geçmesi ona haz veriyordu.

And God Create Death,,HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin