21| Geçmişi gölgeye teslim ettim

61 13 2
                                    

Minho elinde Jisung'un verdiği kitap ile kilisenin önünde oturuyordu. Yavaş yavaş ilerleyecekleri çözümün ilk bölümüydü.

Minho, Chan'ı aramış ve Jisung hakkında birkaç şey öğrenmişti. Onları düşünürken açılan kilise kapısıyla ayağa kalktı.

Kapıyı açan Mateo'ydu. Minho kiliseye gitmeye başladığı günden beri bu adamı görmemişti. Şimdi aniden kilisede yardımcı olup çıkıvermişti.

"Günaydın acaba Rahip geldiler mi?"

"Günaydın. Hayır ancak bugün akşam yeniden dua etmeye başlayacağız. Mahalledekilere iletirseniz seviniriz."

Kendi istekleri ile dua etmiyorlar gibi konuştu. Minho gülümsedi ve eğildi.

"Sevgilerimi iletin." Doğruldu ve saatlerdir orada oturmuyor gibi yürüyerek uzaklaştı. Görevini yerine getirmişti.

Şimdi görevinden bağımsız olan babasının yanına gidiyordu. Oradan da Jisung'un yanına gidecekti.

Otobüs durağına kadar sakince yürüdü. Otobüs durağına gelen ilk otobüse binip bir yere oturdu.

Ne diyeceğini ya da nasıl bir şeyle karşılaşacağını tahmin edemiyordu. Tek yapmak istediği herifin çenesine bir tane geçirmekti.

İçinde ona karşı biriken nefreti kusması için eline geçen tek fırsat olabilirdi.

Jisung'un anlattıkları ve yaşanmış şeyler. Eğer o gece Jisung ile birlikte eve gitmemiş olsa belki Jisung daha iyi hissederdi.

Minho'nun vicdan azabı ve yaptığı şeylerin pişmanlığı uzun bir aradan sonra yeniden gün yüzüne çıkmıştı.

Yarım saat sonra resmen evin önündeydi. Buradan taşınalı çok olmuştu. Hiçbir şeyin değişmediğini görünce korkuları arttı.

Telefonunu açtı ve daha önce yapması gereken şeyi yapıp içeri girmek üzere merdivenleri çıktı.

Şifreyi hatırlıyordu ancak dokunmak bile istemedi. Kapıyı yumrukladı.

"Patlama geldim!" Geri çekilip kapının açılmasını bekledi. Karşısına tabiki don atlet bir adam çıkacaktı başka ne bekliyordu ki.

"Gelmişsin şaşırdım. Geç içeri hesabını keseceğim senin." Minho derin bir nefes alıp içeri girdi.

İçerisi sigara ve alkol kokuyordu. Tiksinerek elini burnuna getirdi. Oturmak için yer bakınıyordu ancak yoktu.

"İçki ister misin? Seversin alkol."

"İçmem." Ayakta etrafa bakarken mutfak kapısından dağılmış içeriyi gördü. Kesinlikle annesi olsa böyle olmazdı.

O da kaçıp gideli yıllar olmuştu. Evlendiği kadın da eve gelmiyordu muhtemelen. Kim bu eve gelmek isterdi ki.

Koltuktaki kıyafet yığınını bir kenara itip oturdu.

"Yong niye gelmedi?"

"Niye gelsin?"

"Oğlum olduğu için. Senin aksine saygı gösteriyor." Minho'nun tam karşısına yere oturdu ve elindeki bira şişesinden yudumladı.

"Haketmiyorsun O yüzden. Niye çağırdın beni ne var?"

"Anan olacak o karı bana dava açmış. İmzanız lazım."

"Bu muydu? Yapmayacağım." Ayağa kalktı. Burada bitmeyecekti ama tahammül edemiyordu. Oturmak da daha fazla durmak da istemiyordu.

"Lan her şeye hayır deyip durma. Sıçtırma şimdi. Otur konuşalım diye çağırdım zaten. Bir dal ver." Elini Minho'ya uzattı.

Oflayarak ayağıyla onun elini itti.

And God Create Death,,HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin