"Gözyaşları yetti bir gül için..."
"İyi misiniz?"
Eğilip düşmüş poşeti hızlıca alırken tepeden baktım. Beyaz atkısını tutup aşağı çekiştirdi. Doğrulduğunda göz göze gelmiştik.
"Sizi şaşırttıysam özür dilerim." diyerek iki eliyle tuttuğu poşeti uzattığında öylece gözlerine baktım.
"Hava çok soğuk, nasıl takım elbise ile durabiliyor?"
Fısıltı.
Kaşlarımı çattığımda bir adım geri çekilmişti. İstemsizce duyuyordum bazı şeyleri. Demek ki konuşup duran bu kızdı.
"Beni tanıyor musun?" dediğimde kafasını salladı.
"O gece kaybolmuştum, siz evin adresini şoföre vermiştiniz." diyerek açıklama yaptığında ne diyeceğimi bilemedim. Ellerinde tuttuğu poşete ufak bir bakış attım ve elime aldım.
Beni tanıyor?
"Size teşekkür etme şansım olmamıştı." dedikten hemen sonra hızlıca etrafa bakındı. "İşe geç kalıyorum maalesef." diyerek bir adım öne attı ve yağmurun ıslattığı zemine baktı. Unuttuğu bir şeyi hatırlamış gibi geri çekildiğinde gözlerine baktım. "Yine teşekkür edemedim ve belki de sizi bir daha göremeyeceğim." diyerek ellerini boynuna attı ve atkısını çıkardı. "Hava çok soğuk, en azından bunu yapabileyim." Elleri arasında katladığı atkıyı elime tutuşturdu ve gülerek birkaç adım attı geri geri.
"Hoşça kal!"
"Seni hatırlıyor."
Beni hatırlıyor.
Arkasından birkaç adım attım. Yağmur siyah saçlarımı ıslatırken ellerim arasında tuttuğum atkı da nasibini almıştı. Peşinden gitmek istedim. Beni nasıl hatırladığını öğrenmek ve sorgulamak ama olmadı. Kader dedikleri şey bağladı sanki.
Küçük bir arabaya binip gözden kayboluşunu izledim. Eğer ki ismini bilseydim o zaman istediğim kadar takip edebilirdim ama ismini öğrenme girişiminde bulunmamıştım.
Islanmış saçlarımı geriye atarken arabama yürüdüm.
"Sürekli zihnine sızan fısıltıydı o kız."
Biliyorum."Neden peşinden gitmedik?"
Bilmiyorum.
Belki de biliyorum. Beni hatırladığı için. Aptalca bir şey yaparsam ve beni hatırlayan tek kişiyi de korkutursam? O zaman... önünde güçlerimi kullanamam değil mi?
Arabanın kapısını açıp içeri girdiğimde pişman olmuştum. Dönüp geri gitmek için çok geçti. İsmini öğrenseydim...
Elimi direksiyona koyup dakikalarca bekledim. Elimdeki atkı ıslanmıştı ama parfüm kokuyordu. Hafif ve tatlı. Dikkatle inceledim. Sıradan bir atkıyı sadece. Anlam yüklememek lazım.
Arabayı çalıştırdıktan sonra hızla yola koyuldum. Simitler de iş de yalan olmuştu resmen. Son gaz şirkete sürerken aklım pastane kapısında kalmıştı. Artık çok daha sık gitmem gereken yerde.
Arabadan inip şirket binasına yürürken elimdeki atkıyı sıkıca tuttum. Islanmış omuzlarımı elimin tersiyle silip bina kapısından geçtiğimde görmüştüm onu.
"Hoş geldiniz." diyen görevliye ufak bir baş selamı verip dimdik asansöre yürüdüm. Beraber asansöre bindiğimizde derince bir nefes verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Meleğin İntikamı
Romance"Bana öyle bakma." Mırıltısı umurumda olmadı. Bir anda uzanıp dudaklarına dudaklarımı bastırdığımda biraz geri çekildi ama elini koluma koymadan edemedi. "Bu kadarı kafi değil mi?" dedi zihnimdeki Fısıltı. Arsızca beline uzanmış, kazağını...