13. Bir Meleğin İntikamı

380 71 17
                                    

    "Ziyan olacak hiç hayalim yoktu sırf ziyan etmek için hayaller verdiler..."

  Kar bir süredir yağmıyordu. Yerde her ne kadar birikmiş olsa da uzun bir süredir yağdığını görmemiştim. Ama soğuk. Soğuk oldukça canlıydı. Ellerimi ne zaman kabanımın cebinden çıkarsam sanki yanıyordu. Soğuk ile yanıyordu.

  Kendi kendime dönüp durduğum binanın içerisinde " şu anda sigara içmeli miyim?" diye düşünüyorum.

  Belki de çokça içmeli ve bir kez de sigaradan dolayı ölmeliydim. Kaç kere öldüğümü sayamamıştım ama hiç sebebi sigara olmamıştı.

   Ağlayarak yanımdan geçip giden bir kız çocuğu düşüncelerimi dağıttığında ellerimi kumaş pantolonumun cebine soktum. Onca zaman kaçan insanları kovalamıştım ve ilk defa bu kadar hızlı kaçanını görüyordum. Hayır, kovalayan da ben değildim. Kim benden daha korkunç olabilir?
 
   "Kızı takip edin. Hem tefeciden para alıp hem de ondan kaçamaz."

   Kaşlarımı kaldırıp sokağın sonunu görmeye çalıştığım sıra, önümden geçen adamın tekine, çelme taktım. Gürültüyle karlı zemine düştüğünde diğeri dönüp bana baktı.

   "Ne yapıyorsun lan sen?"

   Gözlerimi etrafta gezdirirken bir iki adım geri çekildim.

   "Ayakkabılarıma bakıyordum. Yeni aldım." dediğimde ellerini beline koyarak karşıma geçti. Sanki bugün ellerimi kullanmak istiyordum. Fiziksel bir dövüş.
    
   "Ayakkabılarını yakından görmek ister misin?"

  Yüzüme savurduğu yumruktan eğilip kurtulduktan sonra, elimi cebinden çıkardım, suratına sert bir yumruk attım. Yumruk atmayalı uzun zaman olmuştu sanki. Koca cüsseli adam geriye savrulduğunda durmayıp bir de sol kroşe attım suratına. Patlayan dudağının hemen ardından karnına tekme attığımda sırtı arkasındaki direğe çarptı.

   Yere düşen çoktan kalkmış ve kollarını arkamdan boynuma dolamıştı. Boğulmamak için kollarını tuttuktan hemen sonra kendimi sırt üstü yere attım. Onun sırtı zemine benim sırtım ise onun kaburgalarına vurunca acı içinde bağırdı. Sinirli bir şekilde doğrulmuş ve üstüme çeki düzen verme çabasına girmiştim.

  "Öldürelim." dedi Fısıltı. "Hiçbir faydaları yok nasıl olsa. "

  Birkaç adım attığımda yeniden fısıldadı.

  "Öldürelim."

   Arkamı döndüm ve yerde kıvranan ikisine baktıktan sonra ellerimi çırpıp yumrukladığıma yöneldim. Haklıydı, hiçbir faydaları yoktu. Öldürmeliydik. İşimiz buydu bizim.

   Adamın yakasından tutmuşken sağ omzuma saplanan kurşun ile öne savruldu bedenim. Yakıp geçen kurşunun acısı gözlerimi kapatmama sebep oldu.

  "Sen de kimsin?" dedi arkamdaki adam. Elindeki silahına bu kadar güvenmeseydi...

Omzumdan dirseğime kadar gelen kal beyaz zemine damlarken usulca doğruldum. Soğuğun aksine ılık ılık tenimden akması bir garip hissettirmişti.

  "Ölümünün sebebi." deyip de arkamı döndüğümde elim mideme gitti. Öyle çok canım yandı ki şaşırdım. Şaşkınlıktan gözlerimi kapattım hatta. Acının böylesi hiç var olmamış gibiydi.

   "Ölemem." dedi büyük bir ciddiyetle. "Şu anda ölmek için doğru bir vakit değil."

  Gözlerimi zorla açıp yüzüne bakmaya çalıştım. Ne vardı? Ne vardı bu adamda? Mavi gözlerinin rengi beyaza çalıyordu. Hayaletten farksız bir hali vardı.

Bir Meleğin İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin