"Keskin sanar bıçak kendini kesilinceye kadar sözden..."
Ellerimde döndürüp durduğum madeni para ile ona baktım.
"Mümkün değil." dediğim kendi kendime.
Elindeki koca tencere ile mahallenin köpeklerine özenle yemek döküyordu. Sanırım kasaptan aldığı kemikleri kaynatmıştı. Özenle de soğutmuştu.
Kaşlarım iyice çatıldığı sıra Fısıltı zihnime sızdı.
"Ne zaman iyi bir seri katil olunur?"
Ellerimi kabanımın ceplerine sokarken dişlerimi sıktım. Ela kocaman gülümsemesi ile yemek yiyen köpeklere bakıyordu.
"İlk bakışta hiçbir şüphe duyulmayacak gibi gözüktüğünde."
Sinirle bir iki adım geri gittiğimde biri koşarak Ela'nın yanına gitti. Üniformasından açıkça belliydi kim olduğu ama ses çıkarmadım. Şu anki dertlerim kıskançlıklarımdan çok daha ağır basıyordu.
"Mümkün değil." dedim inatla. Güzel gözleri gülümsediğinde kısılmış, Asır denen lavuğa köpekleri tanıtmıştı. Çok mutlu, masum ve sevecen gözüküyordu. Mümkün olamazdı."O kızda bir şeyler olduğu belliydi zaten. Katil olacağına hiç inanmasam da." dediğinde hızla arkamı döndüm.
"Ne malum senin yanlış gördüğün?"
"Bu dediğine inanıyor musun? İki gün!" diye bağırdı. " İki gün öpüşüp koklaştın diye benden daha mı güvenilir?"
Dudaklarımı ısırdım.
"Bahsettiğim şey senin yalan söylemen değil! Belki yanlış gördün, yanlış hatırlıyorsun?"
"Sen buna inanabilir misin? Gördüklerinin yanlış olduğunu düşünmek bile aptalca! O, masum görünen kadın beni öldürdü!" Öyle bir bağırdı ki gözlerimi kısmak zorunda kaldım. İlk defa onu bu denli sinirli görüyordum. "O kadar çok pohpohladın ki kendini. Aşkmış, sevdaymış...ne için burada olduğumuzu unuttun. Eğer böyle yapmaya devam edeceksen, o geri zekalı kız, masum olsa bile gözlerinin önünde yaşlanıp ölecek. Sen ise sonsuza kadar bu durum içinde hapis yaşayacaksın!"
Ellerimi saçlarıma daldırdım. Sinirle tutamları çekiştirmeye başlamıştım ki arkamdan bira ses geldi.
"Alp?"Dönüp geriye baktığımda Ela'yı gördüm. Kahve gözlerini hevesle gözlerime dikmiş, gülümseyerek bakıyordu.
"Burada ne yapıyorsun?"
Sessiz sessiz arkasında duran Asır'a kısa bir bakış atıp Ela'ya baktım. Olamazdı. Şu bakışlarına baktıkça emin oluyordum. Olamazdı. Uzanıp baş parmağımı alnına sürttüm. Beresi yüzünden kısa saçları yamuk yumuk duruyordu.
"Siz..." diyen Asır ile elimi Ela'nın omzuna koydum ve biraz kendime çektim. "...çıkıyor musunuz?"Ela gülümseyerek bana baktı ve kafasını salladı.
"Evet." dediğinde göğsüm kabardı resmen. Öyle ki şaşkınca Ela'ya baksam da hemen sonra Asır olacak dalkavuğa dönmüştüm.
"Evet. Çıkıyoruz." dedim Ela'nın söylediği yetmezmiş gibi.
"Umarım güzel anlaşırsınız." dediğinde kafamı sallayıp yalandan gülümsedim. Umarım iyi anlaşırız.
"Bu işin sonunda ikimiz düşman olacağız sanırım."
Bu son sözler günümü karanlığa sürükleyen en büyük etken olmuştu. Ela ile evine gitmiş, film izleyip mısır yemiştik. Arada muhabbet etmiş ve bazen birbirimize ilginç sorular sormuştuk. En sevdiği rakam, en sevdiği renk, en sevdiği çiçek... Gereksiz onca şey sanki sırf o gerekli bulduğu için bana da önemli gelmişti. Beraber izlediğimiz filmin ortasında ağlamış ama sonra göz yaşlarını silemeden kahkahalar atmıştı. Sakarlık yaptığı her seferinde utanarak bana bakmış ve nasıl tepkiler vereceğimi beklemişti. Çoktan pes etmiştim. Eğer Fısıltı haklıysa ben çoktan pes etmiştim bir kere. Katil olduğuna zerre inanmadığım bu kızın beni öldürmesine gözlerimi yumardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Meleğin İntikamı
Romance"Bana öyle bakma." Mırıltısı umurumda olmadı. Bir anda uzanıp dudaklarına dudaklarımı bastırdığımda biraz geri çekildi ama elini koluma koymadan edemedi. "Bu kadarı kafi değil mi?" dedi zihnimdeki Fısıltı. Arsızca beline uzanmış, kazağını...