"Düşmek umurumda olmazdı beni gökyüzüne çıkaran sen olmasaydın..."
"Aç mısın?"
Fısıltı'nın sorusu ile Ela kafasını salladı. Acıkmış. Ellerimi dizlerime koydum ama kalkamadım ayağa.
"Ben yiyecek bir şeyler getireyim." diyerek ayağa kalktı Fısıltı. "Siz biraz muhabbet edin." dediğinde gözlerimi yeniden ellerime çevirdim. Bunun bir işe yaramayacağı açıkça ortadayken yine de denemesi canımı sıkmıştı."Tamam, dikkatli ol baba." diyen Ela ile yeniden onlara bakarken buldum kendimi. Fısıltı gerçekten babası mıydı? İnanılmaz. Bir kere...bir kere o adamda baba olabilecek kapasite yok. İmkansız.
"Tamam. Geliyorum hemen."
Arkasını dönüp kaybolduğunda Ela geride bıraktığı boşluğa baktı bir süre. Gözleri tedirgince etrafta gezindikten sonra beni buldu. Ellerini dizlerine koyup ovuşturdu.
"İsmin..." dediğinde "Alp" dedim.
Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı.
"Alp." diye mırıldandıktan sonra çekingen bir şekilde bedenini bana döndü. "Acaba babam öldü mü?" dediğinde kaşlarım havaya kalktı. Az önce canlı kanlı yanındaydı. Ne demek öldü mü? Unuttu mu onu hemen? "Çünkü o...o süper güçlere sahip. Yok oluyor..." dedi zorlanarak. "...acaba bir hayalet mi oldu?"
Gözlerimi kaçırdım. Gülmeyeceğim. Şu anda olmaz. Özellikle böyle boktan bir durumun içinde asla!
"Ölmedi değil mi?" deyince dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım.
"Ölmedi."
"Peki ya sen?"Tekrar ona döndüm. Göz göze geldiğimizde dikkatle bana baktığını fark ettim.
"Sen de mi babam gibi komadaydın?" deyince kafamı salladım. "Komada olan insanlar özel güçler mi kazanıyor?"
"Sana bir şey söylemek istiyorum." dediğimde kaşlarını kaldırıp ilgiyle yüzüme baktı. "Biz seninle uzun bir süredir tanışıyoruz."
Elini kalbine koyup kendisini ima etti.
"Benimle mi?"
"Evet."
Güldü.
"Emin misin? Ben seni ilk defa görüyorum." dediğinde dudaklarımı yaladım.
"Hayır. Sadece beni hatırlamıyorsun."
Yine güldü. Kafasını iki yana salladı.
"Bu nasıl mümkün olabilir?" deyince bu sefer ben sinirle güldüm.
"Baban bir anda komadan kalkıp hiçbir şey olmamış gibi yürüyebiliyor, ışınlanabiliyor ama sen beni hatırlamadığına mı inanamıyorsun?" dediğimde yüzündeki o gülüş solup gitti.
"Biz gerçekten tanışıyor muyuz?" dedi ciddiyetle.
"Eğer birkaç gün önce beni terk etmeseydin şu anda sevgilimdin."
Gözlerini kırpıştırıp koltukta geriye kaçtı.
"Ne!?"
Aniden sesini yükseltmesine tepki vermemek istesem de kaşlarım çatılmadan edemedi."Ne demek 'ne?'" dedim sinirle. "Ben erkek arkadaşın olamayacak bir tipte miyim?" diye çıkıştığımda daha da şaşırdı.
"Hayır, kast etmek istediğim o değildi." dedi ve hızla ayağa kalktı. "Nasıl bir erkek arkadaşım olur da onu hatırlamam?" Demiş ve bana tepeden bir bakış atmıştı. Ben de güldüm ve ayağa kalktım. Artık kim kime tepeden bakıyordu acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Meleğin İntikamı
Romance"Bana öyle bakma." Mırıltısı umurumda olmadı. Bir anda uzanıp dudaklarına dudaklarımı bastırdığımda biraz geri çekildi ama elini koluma koymadan edemedi. "Bu kadarı kafi değil mi?" dedi zihnimdeki Fısıltı. Arsızca beline uzanmış, kazağını...