"Yaşamak için sebepler aradım, yaşarken."
"Hoş geldiniz!"
Küçük bir baş selamının ardından yine o cümleyi kurdu.
"Yeni müşterimiz olduğunuz için belirtmek isterim. Kartlarımızdan alabilirsiniz. Daimi müşterilerimize indirim sağlıyoruz."
Tezgahın üzerindeki kartları gösterdiği sıra da ufak bir kafa sallama ile elimi uzattım ve kart aldım.
"İki simit ve her poğaçadan bir tane." dediğimde kafasını sallamış ve siparişlerimi hızlıca hazırlamıştı. Her şeyin ücretini ödedikten sonra pastanenin dışına çıktım.
"Bugün cumartesi. İşe gitmeyecektir."
Gözlerimi etrafta gezdirdim. O sırada birkaç belediye işçisini gördüm. Yumruk attığım direği söküyorlardı. Gözlerimi kaçırdım ve o tarafa sırtımı döndüm.
"İyi ki hafızalardan siliniyorsun, dikkat çekmeme konusunda berbatsın."
Gözlerimi gökyüzüne çevirdim bu sefer.
Üzerime gelme.
"Bugün cumartesi gelmeyecek..."
Kafamı eğip etrafa bakındım. Gelmeyecek miydi cidden?
Sökülüp kamyona yüklenen direğe bakarken biri geldi karşıma.
"Merhabalar."
Dünkü adamdı sanırım. O kız ile konuşan memur.
"Merhabalar."
Cevabım ile gözlerime bakıp hafifçe gülümsedi.
"Acaba her sabah buraya geliyor musunuz?"
"Hayır."
"Nasılsa hatırlayamaz. Salla."
Kafasını sallayarak etrafa bakındı.
"Anladım. Teşekkür ederim. İyi günler dilerim." Yanımdan geçip gittiğinde derince bir nefes verdim.
Sanırım gelmeyecek.
Elimdeki dolu poşetler ile karşıdan karşıya geçtim.
"Bu kadar poğaçaya gerek var mıydı?"
Sinirlendirmeye çalışıyor. O yüzden böyle davranıyor.Elimdeki poşeti hafifçe sallayıp birkaç adım attım. Her sabah bu taraftan geliyordu. Arkadaşının evinde kaldığını söylemişti. Doğru, o gece verdiğim adres buraya yakın değildi.
"Belki de yalan söyledi."
İstersem zihnini okuyabilirim.
"Yine pastaneye gitmiş."
Duyduğum ses ile hızla kafamı kaldırdım. Önce arkama sonra karşıya baktığımda onu gördüm. Üzerinde rahat bir eşofman vardı. Ellerini montunun ceplerine sokmuş yürüyordu.
"Şanslısın."
Karşımdan geldiği için adımlarımı yavaşlattım. Böyle yaparsam sanki daha uzun sürerdi münasebetimiz.
"Günaydın." dedim bu sefer ben.
Aramızda kalan son adımları da atarken elini kısa saçlarına attı ve geriye ittirdi.
"Günaydın." dedikten sonra elimdeki pastane poşetine baktı.
"Birileri gelmiş sanırım eve. Ne kadar çok poğaça almış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Meleğin İntikamı
Romance"Bana öyle bakma." Mırıltısı umurumda olmadı. Bir anda uzanıp dudaklarına dudaklarımı bastırdığımda biraz geri çekildi ama elini koluma koymadan edemedi. "Bu kadarı kafi değil mi?" dedi zihnimdeki Fısıltı. Arsızca beline uzanmış, kazağını...