DOLANDIRICININ KIZI

1.9K 51 0
                                    

Evet size yeni bir hikayemden bahsetmiştim. Uzun zaman önce bu taslak bölümünü yazmıştım ve şimdi ilk bölümünü yayınladım. Umarım beğenirsiniz. Kendinize dikkat edin. Umarım en yakın zamanda tekrar görüşürüz. 🌸🌸

-Üçüncü evre bir tümörle karşı karşıyayız şuan Dila hanım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


-Üçüncü evre bir tümörle karşı karşıyayız şuan Dila hanım. Tümör kötü huylu ve fazlasıyla hızlı yayılmış beyninize. Çok geç kalmışsınız Dila hanım. Ve siz buna rağmen tedavi olmayı kabul etmiyorsunuz?" dedi doktor bir kez daha.

Kaç kere daha sorması gerekiyordu? Ya da kaç kere daha ona aynı cevabı vermem gerekiyordu?

- İstemiyorum doktor bey. Tedavi olmayı reddediyorum. O tedaviyi olsam dahi biliyorum ki üç aylık ömrüm en fazla beş aylık olacak. Bana siz söylediniz bunu. En fazla bir kaç aylık ömrünüz kaldı dediniz. Son evreye yaklaştınız dediniz. Ben bunu kabullendim. Lütfen daha fazla ısrar etmeyin artık" dedim sitemle.

Artık bırakması gerekiyordu çünkü. Zorlamaması gerekiyordu.

Derin bir nefes aldı. O da ne yapacağını bilmiyordu artık. İşini oldukça seven ve kendini mesleğine adamış bir doktordu. Bir kaç yıl önceden bir can borcum vardı ona karşı. Bir devlet hastanesinde olabilecek en kapasiteli, güler yüzlü ve sevilen bir doktordu kendisi. Yıllardır bu hastane'de çalışıyordu. Biliyordum. Yıllarım geçmişti çünkü bu hastanede. O beni belki hatırlamamıştı ama ben onu hatırlamıştım.

-Pekala, o zaman lütfen size yazdığım ilaçları kullanın. Size yan etkilerinden oluşabilecek herhangi bir komplikasyonlarından bahsetmiştim zaten. Bir ay sonra sizi tekrar burada görmek istiyorum. Lütfen gelin ve tedavi işini güzelce düşünün" dedi son cümlelerini söylerken.

Hiçbir şey demedim. Başımla onayladım onu. Ve yavaşça kalktım oturduğum yerden. Sabahtan beri ağrıyan başımı bir kez daha göz ardı etmeye çalıştım. Alışmıştım artık bu ağrılara zaten.

Usulca çıktım odadan ve sırtımı duvara yasladım. Koridorda ki bazı insanlar bana üzgün gözlerle bakarken hiç birine karşı başımı kaldırmayıp bakışlarımı ayakkabılarımın üzerinde tuttum.

Yorgundum. Çok yorgundum. Gözlerimin altı morarmıştı, yüzüm bembeyazdı. ölüydüm ama nefes alıyordum.

Belki de bundan bir kaç ay sonra gerçek bir ölü olacaktım.

BİR İSPANYOL MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin