BÖLÜM 8💫

12K 527 86
                                    

Bir kelebek olsam şu dünya da ve değil bir günlük, bir saatlik ömrüm kalsa dahi yine gelir senin avuçlarına konarım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir kelebek olsam şu dünya da ve değil bir günlük, bir saatlik ömrüm kalsa dahi yine gelir senin avuçlarına konarım....

Gerçekleri öğrenmemin, 20 yılımın büyük bir yalandan ibaret olduğunu öğrenmemin üzerinden tam tamına 3 gün geçmişti. Ve tabi biyolojik olarak abim olan Hazar ile konuşmamızın üzerinden.

itiraf etmeliyim ki Hazar ile konuşmak beni biraz olsun rahatlatmıştı. Benimle sakin ve ılıman bir şekilde konuşması ve en azından beni kardeşi olarak görmek istemesi - kağıt üzerinde değil de gerçekten manevi anlamda- beni bir nebze sevindirmişti.

Bu üç gün içerisinde Mirzanlar ile ilgili hiç konuşmamıştım. Annem ve babama da biraz zamana ihtiyacım olduğunu söylemiş ve bu olanları düşünmeye başlamıştım.

annemle babam ise benim bu kararıma saygı duyup beni onaylamış ve Mirzan'lara benim bu isteğimi söylemişlerdi.

Elif ise tam bir muammaydı. Annem ve babam onunla görüşmek istediğini söylemiş ve bir yerde buluşma teklifi etmişlerdi. Ama Elif bu teklifi oldukça sert bir dil ile ret etmişti. Ne deyim biraz değişik bir kızdı.

Dışarıda birine yaşadığım bu durumu anlatsam herhalde benim deliler hastanesinden kaçtığımı düşünürlerdi. Acaba benden başa hiç böyle bir durumla karşı karşıya gelmiş insanlar da var mıdır?

Yoksa türümün tek örneği falan mıyım?!

ah bu arada bu olanları Alex'e anlattığımda benden daha büyük bir şoka girmiş ve uzun süre çıkamamıştı o şoktan. Sonrasında bana bir sürü teselli cümlesi söylemiş, her zaman yanımda olacağını hissettirmiş ve en yakın zaman da Türkiye'ye yanıma geleceğini söylemişti.

- flora hazır mısın çıkalım çiçeğim?.

evet bu üç gün içinde gelişen bazı şeyler ise benim Türkçe seviyem.

Teyzem, eniştem, Melih abi ve Ömer abi. Bu üç gün de benimle hep Türkçe konuşmaya başlamışlardı. Maksat Türkçe'min gelişmesiydi.

Ve bu konuda baya ilerlediğimi varsaymak istiyordum, çünkü aksan konusunda oldukça muzdarip'tim. Herkes benim her Türkçe konuşmaya başlamamda ufaktan sırıtıyordu.

Beni Türkiye ile ilgili şaşırtan olaylardan biri ise sokak hayvanlarıydı. Bütün sokaklarda neredeyse bir sürü hayvan vardı. Kedi, Köpek, Tavuk, Kaz. Bizim yaşadığımız yerde yani İspanya'da sokaklarda nereyse hiç hayvan olmazdı. Ve ben bu durumu ister istemez garip karşılamıştım. Ve itiraf etmeliyim ki kazlar biraz korkunçtu, onları sevememiştim

- Hazirim Melih abi. iki dakika geliyor ben. diyerek seslendim aşağı kattan bana seslenen Melih abiye.

ve aynanın karşısına geçip son kez parfümümden sıkıp çıktım odadan. Seri adımlar ile aşağı inip hemen ayakkabılarımı giyidim ve beni bekleyen iki yakışıklı adamın yanına doğru ilerledim.

BİR İSPANYOL MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin