-14-

6.2K 504 342
                                    

En derin acılar sadece yaşarken hissedilmezdi.

Acıların en büyüğüydü unutulmak.

İnsan yaşarken ne kadar sevilirse sevilsin, nasıl lüks içerisinde yaşarsa yaşasın her insanın sonu yere bastığı toprak olacaktır elbet.

Arkanızda bıraktığınız insanlar sizi mezarınızda yalnız bırakmayacaksa şanslıydınız, ama o kadar da çok değil.

Çünkü kalbiniz durduğunda ilk birkaç gün, belki bir hafta arkanızdan ağlayanlar olacaktı, fazlası değil. Daha sonra yavaş yavaş gidişiniz kabullenilecekti. Akıllara geldiğinizde arkanızdan ağlayacaklardı. Ama gün gelecek, mezarınıza bile gelmeyeceklerdi. Yalnızca belki bayramlarda, doğum günlerinizde beş dakika yanınıza uğrayacaklardı, fazlası değil.

Alışmaktı.

Alışacaklardı. Yokluğunuza alışılacak, artık akıllara geldiğinizde buruk bir tebessüm konacaktı dudaklara, fazlası değil.

Yavaşça silinecektiniz, yıllar geçtikçe ziyaretçi sayısı da azalacaktı. Unutulacaktınız.

Ama hayır, en büyük acı bu değildi.

En büyük acı Melek'e yaptığımdı.

İnsanın başına gelebilecek en kötü şey arkasında bıraktıklarının hiç uğramadığı bir mezarlıktı.

Hayatı boyunca popüler kız olmuş, yalnız hiçbir günü olmamış birinin soğuk bir mezarda ismi bile yazmadan yatması ne büyük bir ironiydi.

Akıllara geldiğinde bile, doğum günlerinde, bayramlarda bile yanına kimse uğramayacaktı.

Çünkü mezarını ben seçtim.

Bu da sana en büyük cezadır.

Yerdeki eriyip buz tutmuş karın üzerinde leşi yenilirken eskisi kadar güzel değildi.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp arkamı döndüm.

Tuğra ve Uğur Melek'i yerden kaldırmak için hareketlenirken Bulut yanımda bitti. Bir şey söylemeden ormanın dışına doğru ilerlerken peşimden geliyordu. Ormandan çıktığımızda bileğimden tutup kendine doğru çevirdi beni.

"Düşersin." Diyip belimin iki yanından havaya kaldırdı ve yine ayaklarının üzerine çıkmamı sağladı.

"Yalnızca koluna tutunsam da olurdu." Dedim ama cevap vermeyip belimden sıkıca tuttu. Beni düşürmeyeceğini biliyordum ama yine de beline tutunup başımı omzuna yasladım. Gözlerimi kapatıp kafamdaki seslerle mücadele verirken bir elini başımın üstüne koydu. Baş parmağıyla saçımı okşarken zihnimdeki tüm sesler bir anda kesildi, mezarlarından çıkıp gürültü eden herkes bir köşeye çekildi. Zihnim ve göğüs kafesim sadece Bulut'un başımı okşayışının verdiği huzurla doldu. Beline istemsizce daha sıkı sarılıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Başımı boyununa doğru çevirdiğimde dövmesi hemen burnumun dibindeydi. İz görünmese de bu kadar yakından bakınca sürdüğü fondötenin altındaki kabarıklık kendini belli ediyordu. Burnumdan verdiğim nefesler direkt olarak boynuna gidince başımdaki eli ve adımları bir süre duraksayıp kasıldı. Bense gözlerimi kırpıştırarak dövmeyi izliyordum.

"Dövmen çok güzel." Dediğimde beklemediği için yine adımları duraksamış, afallamıştı.

"Ama dövmeye rağmen izi kapatman çok saçma." Dedim hafif mayışmış, uykulu sesimle.

"Neden?" Diye sordu bana bakmadan.

"İzi kapatma görevini dövmeyi tasarlayarak ben yapmıştım. Dövmenin amacı o zaten." Dedim bilmiş bir tavırla. Gülüp başını bana çevirdi.

Ruh CinayetleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin