-19-

6.7K 454 213
                                    

En küçük kafalar içlerine hep en büyük cahillikleri sığdırır.

Tek fısıltı büyük bir çığlık olur, bu yüzden o küçük kafaların içinde barınan büyük cahillikler dudaklardan asla dökülmemeliydi.

Cehalet dudaklardan döküldüğünde kulağına girdiği insanı iplere bağlar, bir kukla yapar.

Her cahil bir başka cahilin kuklasıdır.

En büyük kuklaları da çocuklardır o cahillerin. Eğitim çok küçük yaşta başlar ve cehalet barınan bir evde büyüyen çocuğun cahilliği onun suçu olamaz.

Büyüyüp eğer gerçeğini öğrenmezse en büyük suçludur o.

Ama küçükken kulağına fısıldananları yıkmak bir binayı yıkmaktan çok daha zordur. Bir düşünce yıkmak bina yıkmak gibi değildir.

Küçükken oluşan düşünce yapısını yıkmak çok büyük uğraş gerektirir çünkü her şeyden önce bir çocuk en çok ailesinin sözüne inanır.

Küçükken maviye pembe deseniz inanır, köpeğe kedi deseniz bir çocuğu inandırabilirsiniz. Her şeyi en yakınlarına, ailelerine sorarlar ve en çok onlara güven duyarlar.

İşte bu yüzden, kulağa fısıldanan sözlere de dikkat edilmeliydi. Çünkü büyüdükçe zihne işlenen o düşünceye körü körüne bağlanabilirdi insan ve onu yıkmak çok emek isterdi.

Al okuduğu kitabı parçala, ama zihinine işleyen hiçbir kelimeyi parçalayamazsın.

En büyük cahiller yine cehaletin barındığı o küçük kafaların kuklasıydı. Uğruna kendimi mahvettiğim tüm zorbalar da aslında kendi ailesinin bir kuklasıydı. Ben olmayan bir aileye rağmen cehaleti hiç beynimde barındırmadım, var olan bir aile böyle zorbalar yetiştirebiliyormuş.

Bazen oturup onlara bile üzülürdüm ben, nasıl bir evde büyüdü ki böyle bir zorba oldu acaba, diye.

Yetiştirilememiş çocuklar, en güzel yetiştirilmiş çocukların kabusu olurdu hep.

Dokuz yılıma büyük cahillikler sığdırdım ama en sonunda beynime işlemiş düşünceyi silip atabildim, belki o ailede büyümeye devam etseydim o düşünceler beynimi hiç terk etmeyecekti.

Belki ben de onlar gibi tecavüzün tek sebebinin kuyruk sallama olduğunu düşünecektim.

Belki de onlar gibi böyle giyinirse tabii böyle olur, diyecektim.

Küçücük bir beyinle her şeye bir yorum yapacaktım belki de.

Var olmayan bir ailenin en güzel yanı buydu işte. Yanlış bir aileden soyutlanmak hayatımda kendime yapabildiğim en büyük iyilikti. Yanlış bir aile toplumların en büyük kabusu olurdu çünkü. Yanlış aile yanlış bir çocuk yetiştirir. Yanlış çocuk toplumda konuşur ve bazı kulakların içinden girmeyi becerir. Ve bu da doğru insanların hayatına mal olur. Ailem yanlış ailede yetişti, yanlış çocuklar ise beni yetiştirmeye kalktı.

Dokuz yıl boyunca bir şeyler fısıldandı kulağıma. Yanlış olduğunu hep bildim içten içe, ama beynime işlemesine engel de olamadım, çocuktum çünkü. Aileme güvendim ve sorgulamadım hiç. Sonra tıkıldığım o kafesten çıktım ve tüm yanlışları gördüm.

O yetiştirilemeyen çocuklar kafeslerinden hiç çıkamamıştı belki de.

Kafeslere tıktığınız çocuklar en saf kalpleri incittiğinde bu denli canınız acımazdı, değil mi?

Ruh CinayetleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin