-30-

4.2K 434 415
                                    

Lütfen başka kitaplar, karakterler hakkında yorum yapmayın.

Kendi kitabımda gölgede bırakmayın beni.

Şimdiden okuyan gözlerinize sağlık, keyifli okumalar ❤️‍🩹

☁️

Gerçek acılar konuşturmaz.

Büyük acılar dudaktan dökülmez çünkü insan içindeki yükten ağzını açacak hali bulamaz.

Büyük acılar konuşturmaz çünkü gerçek acıyı çeken anlaşılmayacağının bilincindedir.

Gerçek acı yalnızca susturur.

Biliyorum, susuyorsun çünkü gerçek acılar konuşturmaz Bulut. Ama merak etme, ben seni sessizliğinden de anlarım.

Gözlerinden sessizce yaş akıtıyorsun sadece ama görüyorum, anlıyorum Bulut.

İçindeki o ağırlığı taşıyamadığını da görüyorum çoğu zaman, ama konuşmuyorsun çünkü yüklediğin tüm acılar gerçek acılar.

Gerçek acılar konuşturmaz, yaralar açılır, sonra süslenir o yaralar.

Bazen bir bandana, bazense bir dövmeyle süslenir.

En çok acıyan yerini süslersin ve dövmen ne güzelmiş, derler değil mi Bulut?

Konuyu kendime çevirmem nankörlüktür belki, ama ben de çok süsledim en acı yaraları. Bazen iskeletli, bazense çiçekli bir bandana oldu bu. Bazen komik uzun çoraplar giydim, bazen uzun eldivenler. Tarzımla alay ettiler ama çorabın altındaki yaraları hiç tahmin etmediler.

Makyaj yaptın boynuna, sırtına. Ama hiç bilemediler değil mi ardındaki anıyı, acıyı?

Özür dilerim, ben de bilemedim.

Ben de anlayamamıştım seni, değil mi Bulut?

Şimdi anlarsam, azaltır mıyım, hafifletir miyim yükünü?

Şimdi sana bir silah için değil de acın için sarılsam, geçirir miyim?

Şimdi kocaman kalbinin içindeki o küçük çocuğu kucaklasam, azalır mı acın?

Şimdi öpsem yarandan, iyileştirir miyim seni?

Sen benim acımı hafifletiyorsun da, ben senin gibi hafifletebilir miyim Bulut?

Ben senin gibi güçlü müyüm, senin acını da taşıyabilir miyim peki?

Bulut'un karşımda hep gardının inik olduğunu düşünürdüm, asıl şimdi indirmiş tüm gardını, tüm duvarlarını şimdi yıkmış o.

Asıl şimdi tüm acılarıyla çırılçıplak karşımda. Asıl şimdi görebiliyormuşum, asıl şimdi anlayabiliyormuşum meğersem.

Bunu ona yeniden sarıldığımda fark ettim. Öyle bir sarılmaydı ki sanki gerçekten başımı göğsüne yasladığımda kalbinin hasarlı sesini duyabildim. Sanki onu yarasından öptüğümde onunla birlikte canım yandı.

Birilerinin anladığını biliyordum ama Bulut kadar anlayan biri olduğunu bilmiyordum.

Acaba beş yıl önce kağıtlara dökmeden karşımda olsaydı o kitabı yazma gereği duyar mıydım, diye düşündüm.

Acımı paylaşacak birine sahip olsaydım bir kağıt parçasına ihtiyaç duymazdım sanırım.

Belki beş yıl önce tanışsaydık birbirimizin yaralarını çoktan geçirmiş olurduk. Belki o zaman senin ellerin de kana bulanmamış olurdu, belki o zaman benim bedenim bu kadar yara almamış olurdu. Belki gözlerimizin ışığı sönmemiş olurdu. Belki kalplerimiz böyle kırık olmazdı. Böylesine paramparça ruhlara sahip olmazdık.

Ruh CinayetleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin