-23-

6K 482 223
                                    

Güç.

En çok zayıfın arkasına sığındığı o kalkan.

İçi boş laflardan kendilerine koca bir kalkan yaparlar, adını güç koyarlar ama tek yaptıkları sığındıkları kalkanın ardında korkuyla kalkanın kırılmasını beklemektir.

Önce sözlerle kulaklara girer, küçük beyinleri yönetmeye başlarlar. Küçük beyinlerin sayısı arttıkça artar güçleri, kalkan bu defa yönettikleri cehalet dolu zihinler olur. Küçük beyinler bu zayıfları yükselttikçe büyük beyinler bir tarafa itelenir, deli gözüyle bakılır onlara.

Gücü zayıflara verdiğin sürece kendi üzerindeki tüm hakları bu küçücük zihinlere devretmiş olursun.

O cehalet sen beynini küçük tuttukça seni de ele geçirir, birilerinin para akladığı ve güç topladığı bir basamak olursun yalnız.

Gerçeklere kör insan bilgin insandan çok daha fazla sayıda bulunur toplumda, insan bilgiyi iteler çünkü. Duyduğu lafa inanır ve öğrenmek nedir bilmez bile. Zamanla bir piyon, başkalarının askeri haline gelir ama bunu bile göremeyecek kadar körleşmiştir bile.

Küçük beyinleri yönetmek daha kolaydır hep, bu yüzden ilk önce onları kandırırlar.

Öğren, öğren ki bir asker konumuna girme.

Büyük beyinlerin sayısı artmalı ki gelecek nesil kendine kör yetişmesin, topluma kör yetişmesin.

Ben küçük zihinlerin bir askeri olarak görüldüm. Küçük beyinlerin bir başka aptal yetiştirmek için meydana getirdiği o çocuktum.

Bir çok çocuk bu cehaletin içinde barınıyor, görmüyoruz bile. Hiç bilemeyeceğimiz kadar çok çocuk cahil zihinlerle yetişiyor, rezil düşüncelerle doluyor zihni ve buna müdahale edemiyoruz.

Bu yüzden yapmam gereken tek şeyin, dünyaya getirdiğim çocuğu en çok cehaletten korumak olduğunu biliyordum.

Çünkü o büyüdüğünde araştırmaya zahmet etmeyecek kadar çevresine güveniyor olabilirdi.

Bu yüzden çevresi, annesi olarak ona doğru bilgiyi, doğru inancı aşılamak benim yapmam gereken en büyük şeydi.

Bu altı takım elbiseli adam. En büyük zayıflardı aslında, ama giydikleri takım elbiseyle örterlerdi bu zayıflığı.

En büyük güç silahtı çünkü. Takım elbiseydi, pahalı kunduralardı, değil mi?

Bir kravat olabilir miydi gücün sembolü?

Ellerinde bir silah olmadıkça tir tir titremez miydi bu hayvandan farksız, cesaretten aciz herifler?

Elleri sıkılan bu adamların elleri mağdurların kanıyla doluydu aslında.

Arkasına sığındıkları takım elbise şimdi şu suratlarındaki korkuyu bile gölgeleyemedi.

Devlet adamları. Güçlüler. Bizim temsilcilerimiz. Halkın yanındakiler. Bizim devletteki elimiz, kulağımız.

Halbuki bizim ellerimiz en çok bizim boğazımıza urgan olurdu.

Sıktığımız elleri bizim ağzımızı kapatırdı ilk önce.

Kulakları en çok bize sağırlaşırdı.

Konuştukça alkışladığımız, minnet duyduğumuz adamların arkasına sığındıkları güçleri makamlarıydı.

Ruh CinayetleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin