-28-

4.4K 443 288
                                    

26.12.2018

-Bulut-

Yaraların aslında acısı yoktur, yaraların yalnızca anıları vardır, acıtan da o anılardır.

Ve en çok çocuklukta alınan yaralar acıtır.

Çocuk olmam gereken yaşta erkek fahişe muamelesi görmek.

Elime hiç oyuncak araba vermediler. Benim elim bir çocuğun elinin olmaması gereken yerlerdeydi hep.

Sonra tüm o soyut acıyı somut bir ize dönüştürmek için sırtıma kazıdı her şeyi.

Hayatımın sonuna kadar yaşanamamış çocukluğun anılarını üzerimde taşımaya devam edeyim diye, acı çekeyim diye.

Yaşayamayayım diye.

O küçücük eski evde alçısız duvarın dibinde defalarca ağladığımı hatırlıyorum.

Çocukluk nedir hiç bilemediğime, böyle bir hayatı yaşamak zorunda olduğuma. Diğer çocuklar gibi olamadığıma.

Hep o iğrenilen çocuktum ben. 'Bulut' değil, 'pis çocuk'. Niye pis olduğumu kimse sorgulamadı. Niye bu çocuk böyle şartlarda büyüyor demedi kimse. Yalnızca uzak duruldum. Yalnızca öteki oldum. Leş gibi kokan, pis bir çocuk oldum.

Pırıl pırıl gözüken çocuklar benden daha pisti ama ötekileştirdikleri çocuk ben oldum.

Bana bıraktığı yara izleri yine o çocuğu hatırlatıyordu bana.

Sanki hiçbir zaman kusursuz biri olamayacağımı vuruyordu yüzüme. Sen hep pissin, hep pis olacaksın, dercesine bıraktı tüm o izleri bedenime.

Sırtıma, sonra koluma, sonra boynuma.

Ama ağladığım şeyler hiç somut şeyler olmadı. Dövüşüne ağladığımı hatırlamıyorum hiç. Beni dövdüğünde içimden şükürler ettiğimi hatırlıyorum. Bana dokunduğunda ağlıyordum içim çıkana kadar. Acılarımı gösteremezdim, yaparken ağlayamadım o yüzden. Ama o gittikten sonra canım çıka çıka ağladım hep. O bana dokunana kadar pis olduğuma inanmamıştım, meğersem pismişim gerçekten.

Sonra şükretmeyi bıraktım dayak yerken, sonra dua etmeyi bıraktım Tanrıya.

Sonra inanmayı da bıraktım Tanrıya.

Bir Tanrı nasıl küçük bir çocuğa böyle bir ceza kesebilirdi?

Sırtıma kazıdığı pisliğinden sonra kestim tüm dualarımı.

En kötü çocuklar en güzel hayatları yaşadı da ben neden gün yüzü görmemeye mahkum edildim, diye sitem ettim Tanrıya.

Erkekler ağlamaz dedi annem, güçsüz müsün sen dedi.

Sahi, ağlamaz mıydı erkekler?

Sahi anne, sana dokunurken sen neden ağladın?

Aklımdan silemediğim anılar canımı yakıyordu ve bunların arasında canımı yerinden söken tek olay anneme yapılandı.

Tüm o hayatın içinde hala bana umut aşılamaya çalışan bir kadının çocuğunun gözleri önünde soyulurken, tecavüze uğrarken bile o çocuğa zorlukla tebessüm edişi zihnimden silemediğim en büyük acıydı.

Kendi istismarımdan çok ona yapılanın anısı vardı aklımda tüm detaylarıyla ve bu en acısıydı.

Kendi acıma katlanmak anneminkine katlanmak kadar zor değildi.

Ruh CinayetleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin