Medya: Efsa'nın yıllar önce terk ettiği çocukluğu ve Bulut.
Ufak bir ricam olacak yine önceki bölümdeki gibi. Eğer bölümü beğenirseniz oy verdiğinizde beni çok mutlu edersiniz
Keyifli okumalar :)
☁️
Bazı insanlar korunmak istemez. İşte bu yüzden korunmayı da hak etmezler hiç.
Yemin ederim, anlattığımda onlara nefret beslemelerini, bana ilgi göstermelerini istememiştim. Yemin ederim, kendilerini korumalarını istedim.
Ben kelimelerimi kendim için değil, onlar için döktüm. En çok kadınlara döktüm. Bana rezil bir geçmiş bırakan o adamlardan uzak durmalarını söyledim. Canları yanmasın istedim. Bana yaptıkları gibi başka kadınlara bunları yapmasınlar istedim.
Ben Melek'e söyledim. Canımı yaktı dedim. Yemin ederim, çok acıdığını söyledim. Bana yapılanı anlattım. Göğsüme yediğim o iki yumruğu anlattım, önce yanımda duran Melek konu bir erkek olunca tam karşımda durdu.
Sana mı üzüleyim, kaslı bebeğime mi sevineyim?
Dokununca nasıl hissettin?
Yakından da yakışıklı mı?
Buydu işte. Bazı insanlar korunmak istemezdi. Ve hiç de hak etmezlerdi bunu. Bana o cümleleri kurduktan sonra nefret ettim ondan. Sana her şey hak, dedim önce. Ama yemin ederim ona bir şey olsaydı yine ilk ben koşardım.
Bazen düşünürdüm, hata bende mi, diye.
Hayır, hata bende değildi. İnsan sadece canını yakan yerde olmayı severdi. İstenmediği, saygısızlık gördüğü ortamda olmayı güvende hissedeceği yerlerden daha çok severdi. Dönüp baktığımda çok kıskandım. Yemin ederim, benim değil onların yanında oldukları için çok kıskandım. Sesimi çıkaramadım, hesap soramadım kendi arkadaşlarımdan nasıl onların yanında durdunuz, diye.
Çünkü içten içe bilirdim, ben gerçekten kıymetli olsaydım bana yaşatılanı arkadaşlarım da unutmazdı.
İnsan yaşayana kadar o acıyı bilmezdi.
Ve belki de ben olmak istemezlerdi.
Çünkü görürlerdi, yapılanı bilirlerdi. Acıyı hissederlerdi. Ama zamanla sırt çeviren olurlardı çünkü sırt çevrilen olmak onları korkuturdu.
Ve yemin ettim, ilgi için, popülerlik için kendimden ödün vermeyeceğime. Saygısızlık gördüğüm ortamda durmayacağıma. İlgi görmek adına kendimi objeleştirmeyeceğime.
Ve anlatmayacağıma.
Çünkü yaşamadan hissedemezler ve anlattığım zaman asla yanımda olmazlar.
Çok küçük bir yaşta başladı benim hayatla savaşım. Ve kaybettiğimde asla geri kazanamayacağıma inandığım tek varlığım içimdeki çocuk oldu. O çocuk zaten çocukluk nedir bilemedi, leş gibi cehalet akanlara göre bir kadındı o. İçimdeki çocuğu o savaşta kaybettim. Tüm duygularımı kaybettim, açlık çektiğim her bir duyguyu bir daha tadamayacağıma inandım. Ama en çok azap çektiren, kaybedilmiş bir çocukluk oldu.
Çocukluğu tadamamış bir kadının içinde nasıl bir çocuk barınabilirdi ki zaten?
Ama kurtardığıma inandım o çocuğu. Bulut'tan nefret ettiğim o zamanlar içimdeki çocuğu kurtardığına inandım. Tam olarak çıkaramadım onu belki, bu da Bulut'a olan nefretimdendi. İçimde bir yerlerde varlığını Bulut sayesinde hissedebiliyordum ama yine de bir köşede dizlerini kendine çekmiş ağladığını da hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Cinayetleri
Teen Fiction"Ya kimsin sen? Amacın ne senin, derdin ne? Ne yapmaya çalışıyorsun anlamıyorum." Hıçkırıkların arasından zorlukla konuşurken başımı kaldırıp yüzüne baktım. Bakışları garipti. Az önce birini öldürmemiş gibi, masum bir adammış gibi. Üzülmüş gibi. "B...