Yeni bir bölümle herkese merhaba..
Çok uzatmak istemiyorum açıkçası çünkü bölümü heyecanla beklediğinizin farkındayım. O yüzden sizlere iyi okumalar dileyerek, gidiyorum.
Okumaya başlamadan önce yıldıza basalım da ışığımız hiç sönmesin..
YILDIZLAR GİBİ HEP PARLAYIN..☆☆☆
"Hiç kimseyi rüyanda görecek kadar sevme, Çünkü o zaman uyusanda geçmez..."
Cemal Süreyya.
"Lanet"
Sedyenin arkasında koşarak ilerlediğim sırada, Borayı ameliyathane ye aldılar.
Kapının önünde, duvar kenarına çökmüş kanlı ellerime bakıyordum.
Ya ordan çıkmazsa, ya giderse diye düşünmekten artık kendi kendime içten içe bitiriyordum.
Benim yüzümden olmuştu. Belkide okulun önünde Borayı dinleseydim, o çekip giderdi, arkamdan gelmezdi.
Şuanda ameliyat masasında canı için savaş vermezdi.
Hepsi benim suçumdu.
Dizlerimi kendime çekip, kafamı ellerimin arasına aldım.
En çokta elimden bir şey gelmiyor olması, canımı yakıyordu. Bora benim yüzümden bu haldeydi ama ona yardımcı olamıyordum.
Cebimde titreyen telefonu elime aldığımda, Kraliçem yazısını gördüm.
Bora'nın telefonuydu bu ve annesi arıyordu.
Ekranda gördüğüm yazıyla elimle ağzımı kapatıp daha çok ağlamaya başlamıştım.
Ne diyecektim ben şimdi?
Nasıl açacaktım ben bu telefonu?
Oğlum nerde derse ben ne cevap verecektim?
Ben bunları düşünürken, arama sonlandı, ve kısa bir süre sonra tekrar çalmaya başladı.
Elim titreye titreye telefonu kulağıma götürdüm.
"Oğluşum ne zaman geliyorsun? Erken geleceğim demiştin."
Duyduğum şeylerle boğazıma büyük bir yumru oturmuştu, konuşamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhların Düğümü
Fiksi RemajaAyağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim onu. Asla. O benim için ölmüştü. Bende onu gömdüm. Ruhumu tamamladı sanıyordum. Meğer o kendine orada...