Herkese yeni bir bölümle merhaba...
Evet yeni bir bölüm daha yazıyoruz hadi hayırlısı. Şöyle söyleyeyim ki geçirdiğim dönemler ve rahat bir kafayla yazmamam kitabımı fazlasıyla etkiledi. Bu yüzden de inşallah bir gün Ruhların Düğümünün finali olursa o zaman topluca bir düzenleme yapacağım.
Neyse buraları geçelim. Sizlere keyfli okumalar dilerim.
Okumaya başlamadan önce yıldıza basında yollarımız aydınlansın.
YILDIZLAR GİBİ HEP PARLAYIN GÜZELLERİM...
"Madem sevmiyorsun o zaman
sahip çık gözlerine!
Dönüp dolaşıp değmesinler
Gözlerime..."Cemal Süreya
"Bahçe sineması"
"Benim sevdiğim benim omzumda başka biri için ağlıyor!" Diyerek bağırdığında öylece kaldım.
Bora da elleri havada bana bakıyordu. Söylediği şeyin sonradan farkına varmış olacak ki gözünden düşen bir kaç damla yaşı hızlıca silip arkasını döndü.
Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Böyle bir durumda ne denirdi ki?
Omuzlarım düştüğünde kafamı eğip kendimi yere bıraktım, artık cidden tahammülüm kalmamıştı. Son bir kaç saat içinde yaşanan bu kadar şeyi ne bedenim ne de ruhum kaldırabilirdi.
Bora arkasını dönüp beni gördüğünde hemen yanıma çöktü.
"Lavin. İyi misin?" Sorduğu soruyla hızlıca kafamı iki yana salladım. Elini kaldırıp kollarımdan tuttu.
"Özür dilerim." Beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Göz yaşlarım kontrolsüz bir şekilde akmaya başladığında Bora'nın elleri saçlarımda gezindi.
"Ağlama lütfen. Özür dilerim." Ağladığım için kendini suçlu hissediyordu. Oysa konu o bile değildi. Canım yanıyordu, dolmuştum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhların Düğümü
Ficção AdolescenteAyağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim onu. Asla. O benim için ölmüştü. Bende onu gömdüm. Ruhumu tamamladı sanıyordum. Meğer o kendine orada...