3°Bölüm

376 10 1
                                    

Hoşgeldiniz iyikilerim,

İyi okumalar dilerim

🌥️

3°BÖLÜM

Huzur, mutlu yaşamak değildi. Huzur, sevdiğin kişiyle aynı çatı altında mutlu yaşamaktı.
Onu sevmekti.
Onsuz yapamamaktı.
Ben yıllar sonra hiç olmadığım kadar huzurluydum.

Gün sonunda hiçbir şeyim olmasa bile O yanımda olacaktı.

Arabanın kapısını açıp Giray'ın yanına oturduğunda Giray arabayı çalıştırıp otoparktan çıktı.
"Sen yorgunsan eğer, gelmeseydin bugün." Dün gecenin imasını yapmasıyla ona kızgın bir ifade gönderdim.

"Sende yorgunsundur sevgili eşim." Ona sinirli olduğumda sevgili eşim derdim. Ve bu onu biliyordu.

"Ben yine birşey yaptım sanırım?"

"Evet yaptın! İlişki yaşadıktan sonra bunun üzerinden konuşmamamız gerektiğini sana söylemiştim." Bakışlarının bana döndüğünü bilsem de ona omuz silktim. Biraz sonra yanağıma bıraktığı öpücükle ona döndüm.

"Özür dilerim sevgilim. Utanınca çillerin ortaya çıkıyor. Çillerini çok seviyorum." Utançla başımı eğdim.
Gönlümü almayı da biliyordu.

"Tamam ya! Affettim." Güldüğünü duydum.

"Çok yumuşak kalplisin." Dediğinde ona baktım. "Sadece sana."
"Lütfen."

Aramızda başka bir konuşma geçmemişti ve radyoda çalan şarkıyı dinlemeye başlamıştık. On beş dakika sonrasında Giray'ın valeye teslim ettiği arabadan inerek beraber sensörlü kapıdan girdik.
Her sabah olduğu gibi Sevda'nın yanına geçtik. Elindeki ajandanın sayfalarını karıştırdıktan sonra bize günün planını söyledi.

"Toplantımız var bir saat sonra, dün gelen çiftin yeni randevusunuda bugüne ayarladım. Toplantıdan dört saat sonra." Sıkıntıyla dudaklarımı yaladım.

Başka birşey olmadığı söyleyince Giray'la vedalaşıp kendi odama girdim.
Toplantı için dosyalarını iki gün önce ayarladığım için ona hazırlanmayacaktım. Her sabah olduğu gibi yine masada duran dosyalara gerekli imzaları atıp kenara bıraktım.
Daha sonra bilgisayarı açtım. Toplantıya kadar Ayda Hanım'ın programını hazırlanmam gerekiyordu. İşimi bitirdikten sonra
birkaç dakika masamı toplamamla oyalandığımda kapı çaldı.

"Gel!" diye konuştum. Birkaç saniye sonra kapı açıldı ve içeri Ceylin sırıtarak içeri girdi.
Kapıyı arkasından kapatıp çocuk neşesiyle gelip masanın önündeki tekli koltuğa oturdu.
Koltuğun kenarına kolunu koyup kırdı ve yüzünü avucuna yasladı. Hülyalı hülyalı bana bakıyordu.
Kafamı gülerek iki yana salladım.

"Yine ne oldu acaba?"

Bu anı bekliyormuş gibi yine sırıtmaya başladı.

"Hani benim canım var ya..."

"Ozan'la alakalı değil mi?"

"Ah kalbim... Tam da onunla ilgili..." Dönen sandalyeyi masaya yakınlaştırıp ellerimi masaya koydum ve gözlerimi kısıp ona baktım. "Seni dinliyorum."

"Bana dedi ki... Akşam yemeğe çıkalım, dosyalar hakkında konuşuruz."
Ceylin, Ozan'a aşıktı. Ve tam bir liseli platonik gibi bunu ona söylemiyordu. Halbuki şuan 25 yaşındaydı. Benden birkaç ay küçük sadece.
Dediği şeyle dudaklarımı ısırdım.

Ozan'ın onu yemeğe çıkarma sebebi dosyalardı veya bunu bahane ediyordu. Ozan'ın Ceylin'le karşı ilgisi olmadığını Giray'dan öğrenmiştim. Ama bunu Ceylin'e söyleyemedim. Söyleyemezdim.

Nasıl en yakın arkadaşıma Ozan seni sevmiyor diyebilirdim.

Evet, acımasız bir mesleğim vardı ama bu demek değildi ki ben acımasız olayım...
Ceylin konuşmasını bitirdiğinde yakan olduğunu belli etmeyen bir gülümseme dudaklarıma bıraktım. "İyi eğlenceler kuzucuğum." Eliyle kalp yapıp bana öpücük yolladı. Daha sonra aklına birşey gelmiş gibi gözleri kısıldı.

"Eee, canım arkadaşım?" Kaşlarımı çattım. "Ne eee?"
Göz kırptı. "Dün gece iyi eğlendiniz mi ne yaptınız?"

Konu buralara ne ara gelmişti acaba?

Yüzüme basan ateşler ellerimi yüzüme salladım ve sandalyeden kalktım.
Ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette bir sağ bir sola bakarken gözlerim saate takıldı.

"Toplantı... Toplantı var Ceylin, kalk hadi geç kalacağız bak!" Kahkaha atarak ayağa kalktı. Kapıya doğru yürürken arkasından derin nefesler alıp veriyordum. O olayın adı geçtiği zaman utanmak benim elimde birşey değildi.
Kurtulduğum için içimde şarkılar söylenirken Ceylin kapıyı açtı. Tam arkasındaydım ve odadan çıkmadan saçlarını etrafa dağıtarak bana döndürdü yüzünü.

"Yaptığınızı söylemek bu kadar zor olmasa gerek, Deniz." Cık cıklanarak odadan çıktığında arkadan ona bakıyordum. Ağzım açık bir şekilde.

Yine son golü atmıştı işte!

Kendime gelerek genzimi temizledim. Bugün Ceylin'le göz göze gelmesem yeterliydi.
Toplantı odasına girdiğimde açık olan kapıdan içeri girdim.
Dikdörtgen masanın başında Giray son incelemeleri yapıyordu. Çaprazına oturan Ozan ona birkaç maddeyi gösteriyor ve Ceylin'de yanındaki Ozan'a göz ucuyla bakıp duruyordu.

Topuklu ayakkabılarımın sesiyle önce Ceylin'in sonra Giray'ın bakışları bana baktı.
Giray bana göz kırpıp gülümsediğinde ona gülümseyerek masaya yaklaştım. Diğer çaprazında boş kalan yere oturdum.

Toplantı bitiminde yeni bir şirketin daha avukatlığını büro olarak üstümüze almıştık. Şirket sahipleri bürodan çıktığında herkesin sevinç alkışları ve sarılmaları gözümün önündeydi. Herkes birbirine sarılırken son olarak ona kollarımı açtım ve sarıldık.
Kokusunu içime derince çektim.

Büroyu ilk açtığımızda bunları sadece hayal ederdik ama şu an birçok ünlü şirket avukatlığını biz yapıyorduk.

Gülerken gözlerim doldu.

Biz sanırım bir şeyleri başarmıştık.
Bir şeyleri değil. Hayallerimizi başarmıştık.

Ve yine yanımda o vardı.
Hayallerimde de o vardı, başarılarımda da, hep var olacaktı ve biz sonunda böyle sarılacaktık. Başarsak da kaybetsek de.

🌥️


Minik avukatlarım, bölümü beğendiniz mi? Biraz kısa bir bölüm oldu farkındayım ve sizden özür dilemek durumundayım.

Haftaya yayımlayacağım bölüm hazır ama gününde atmayı planlıyorum yani erkene çekmeyeceğim.

Size telafi etmek için şunu söyleyebilirim ki bölüm tam bir afet!!

Sevgilerle... Ecem :")

İnstagram: Yazilanlarin_sihiri

SAR AŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin