Bölüme hoş geldiniz ay parçalarım 🫶🏻
Çok uzatmadan geçelim bölüme.
2.BÖLÜM: ZİFİRİ KARANLIK
"Bilmezlerdi ki bu kız cehennemden kaçtı!"Uçağa binerken değilde uçak havalandığında anlamıştım bir şeylerin eskisi gibi olmayacağını. Dönüşü olmayan bir yola girmiştim ve tek duam sağ salim İstanbul'a varıp bir hayata başlamaktı.
Hakkımda ne dedikleri umurumda değildi. "Duydun mu Halil'in kızı kocaya kaçmış!" "Zavallı kız nerededir şimdi!" Hakkımda çıkaracakları söyleyecekleri çok şey vardı. Ama hiç biri demez ki "bu kız cehennemden kaçtı." Gözlerim dolu doluydu. Çenem titriyordu. Hayatımda ilk defa uçağa biniyordum. Görevli olduğunu elbisesinden anladığım bir kadın yanına gelip eğildi.
"İyi misin hanımefendi?" âni bir hareketle kadına döndüğümde oda ürkmüştü.
Hızla başımı salladım. Kadın bir an garipsese bile Verdiğim cevaba kadın hafif bir tebessümle yanıt verdi. Tekrar önüme döndüğümde yanımda iki adam oturuyordu. Cam kenarında oturan uyuyup kalmıştı. Yanımdaki adamın izin verdiği kadarıyla cama bakmaya çalışıyordum.
O adam belki bu manzarayı özlemeyecek, Mardin'e tekrar gelebilme şansının olduğunu bilerek o manzaraya doyasıya bakmayacaktı. Ama bilmezler di ki ben Mardin'de Mardin'e hasretim. O güzel toprakları bırakıp gitmek benim için öyle zordu ki! Boğazımdaki yumru izin vermiyordu yutkunmama.
Ayak dahi basmadığım bir şehire, yanımda kimse olmadan gidiyordum. Her şeyin zor olacağını ve benim için artık yeni bir hayatın olduğunu biliyordum. Yol boyunca Allah'a dua ettim. Üstümdeki siyah kumaş pantolon, ve neredeyse dizime kadar gelen uzun beyaz bluz. Sabah sadece tarak vurduğum kahverenginin en açık tonunda olan gür saçlarım.
Gözlerimi kapatıp başımı uçak koltuğuna yasladım. İçimden bildiğim ne kadar dua varsa hepsini okudum
"Allah'ım gittim bu dünyada doğru yol öbür Dünya'da sıraat olsun."
........
Uçaktan inmiştim. Başım ağrıyordu hemde inanılmaz derecede!
Konuşamadığım için ne yapacağımı bilmiyordum. Fakat bir şekilde bir iletişim kuracaktım. Şimdi ise, İstanbul'un kalabalık sokaklarında tek başımaydım. Yüzümün hâla belli yerleri mordu dudağım paramparçaydı. Herkes garip bakıyordu bense saçlarımla yüzümü gizliyordum. İstanbul ne kadar da kalabalık bir şehirdi! Havası bile Mardin'e göre değişikti. Esnaflar samimi, insanlar onlardan da samimiydi. Ayaklarım inanılmaz derecede ağrıyordu. Saatler geçmişti ve çok fazla yol yürümüştüm. Sonunda görüş açıma bir park girdiğinde adımlarımı parka doğru çevirdim.
Parka girdim ve bir banka oturdum. Şimdi gidip otele kayıt yaptıracaktım fakat boğazım tahriş olmuştu konuşamuyordum kağıtla kalemle bir şekilde kalacaktım. Bavulumu baş ucuma koydum bankta uzandım derin nefesler alarak kendimi motive etmeye çalışıyordum tabi pek başarılı olduğum söylenemezdi.
Verdiğim bu yeni karar hayatımın dönüm noktasıydı. Korkuyordum, girdiğim yol çıkmaza düşerse diye. fakat artık her şey için çok geçti bir karar vermiştim ve mücadele etmeden hiç bir şekilde pes etmeyecektim.
Uykumun hafif gelmesiyle esnedim. Parkta ses yapan koşturan çocuklar bana huzur veriyordu aslında. Salıncakta sallanan çocuklara baktım. Keşke dedim....
Keşke onlar gibi sevinçle mutlulukla bağırsam koştursam oyun oynasam diye...Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladığında kendimi anın huzuruna bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMDAKİ KARANLIK
Teen FictionSiz hiç kayboldunuz mu? Ben kayboldum hemde kendi yarattığım karanlıkta... -Mehir AKSÖZ Eskiden karanlıktan korkardım, korkumu yenmek için bende karanlık oldum. Korktuğum ne varsa ona dönüştüm... ...