29.BÖLÜM: KARANLIĞIN ANOTOMİSİ

1.1K 94 37
                                    


Yazar'ın anlatımıyla...

Karanlık...aydınlık...

Birbirinden muaf iki kelime, fakat tek bir ortak noktaları var. Sonsuz olmamaları. Ne hiçbir aydınlık ebedidir nede karanlık. Aydınlık karanlığa muhtaçsa karanlık sonsuzluğa muhtaçtır.

Karanlığın ebedi olduğunu düşünen insanlar çoktan ölmüşlerdir. Aydınlığın sonsuz olduğunu zanneden insanlar hiç karanlık görmeyen, aydınlığa aşık insanlardır. Fakat bilmezlerki aydınlık karanlıkla sonlanır. Ve her karanlık yeni bir aydınlıkla başlar. Bu döngü devam ettiği sürece her insan bir defa yaşar bin defa ölür.

Bir gün bir ışık gelir ve bütün karanlığı aydınlatır. İşte o zaman kavramı anlamını yitirmiş demektir. Önemli olan size zamanı durdurabilecek ışığı getiren insanda. Karanlık...çok şey ifade eder aslında.

Bir çok insan bunu karamsarlık olarak görsede asıl gerçek öyle değildir. Karanlık...Her türlü yolda hiç bir ışık olmadan yürümeyi öğretir, yanlız olduğunu ve bir gün karanlığın aydınlanacağı gibi hiç bir şeyin sonsuz olmadığı gösterir.

Önemli olan o ışığı bulmakta...

Hayatını aydınlatacağına inanmakta.

Fakat tek bir durum vardır...

O ışığa zarar vermek...

...................

Mehir gözlerini gecenin yorgunluğuyla açtığında kasıklarına giren ağrı geçen geceye göre daha azdı. Akşam Barlas'ın onu yıkadığı anlar aklına geldikçe içindeki sebepsiz heyecanla ellerini dudaklarına götürdü. Hemen yanına baktığında ise Barlas'ı görememesiyle kaşlarını çattı. Saatin öğlen bir olduğunu görünce hışımla ayağa kalktı. Kimse neden onu uyandırmamıştı ki ?

Ayağa kalktığında giyinme odasına gitti gece giydiği pijamaları çıkarttı ve üstüne hâki yeşili dizinin biraz üstünde biten v yaka bir elbise giydi. Siyah ve şık kemeriyle bu renk tamamıyla onun rengini acımıştı. Saçlarını önce güzel bir şekilde taradı ardından yıllardır bayıla bayıla yaptığı o balık sırtını iki yana da yaptı.

Makyaj kesinlikle onun işi değildi bu yüzden sadece dudaklarına nemlendirici sürüp odasından çıktı Mehir.

Aşağıdan gelen kahkaha seslerinden bunun Nisa olduğunu anladı fakat yanında bir adam daha vardı. Tanımadığı adamın sesi kulağına dolmaya başladığında merdivenleri indi, o tanımadığı adam ve Nisa görüş açısına girdi.

Mehir'in anlatımıyla....

"Tanıştırayım Ali, abimin karısı Mehir." dediğinde adının Ali olduğu öğrendiğim adam ayağa kalkıp elini bana uzattı.

"Tanıştığıma memnun oldum Mehir, Barlas seni çok anlattı." Dediğinde dediğiyle şaşırmıştım. Barlas'ın birisine derdini anlatabileceğine bile inanmıyorken ona anlatmıştı.

"Bende memnun oldum Ali." Dedim hafif tebessüm ederek. Nisa'nın yanına geçtiğimde Ali söze girdi,

"Gerçekten Barlas'ın düğün davetiyesi elime ulaştığında Makedonya'dan Türkiye'ye geldim. Sizi kol kola görmeyinceye kadar hala Barlas'ın evlendiğine inanmamıştım.!"O an sadece şunları söylemek istedim. Biliyormusun bende evlendiğime inanamıyordum daha doğrusu BİLMİYORDUM! Sadece gülümsemeyle yetindim fakat Nisa her şeyi bildiği için oda gülümsedi.

Nisa'ya dönerek Barlas'ın nerede olduğunu sordum,

"Barlas nerede sabah giderken görmedim."

"Bende bilmiyorum Kaan'ı aradım yanında olduğunu söyledi." Başımı tamam anlamında salladım. Kasıklarıma giren ağrılara mücadele ederken Hatice hanım fark etmiş olacakki.

RUHUMDAKİ KARANLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin