5.BÖLÜM : AY PARÇASI (düzenlendi)

9K 480 131
                                    

Tekrardan selammm ay parçalarım...buraya okuduğunuz saati yazabilir misiniz?

Çok uzatmadan bölüme geçelim.

5.BÖLÜM: AY PARÇASI
"Burnuma dolan koku sanki yıllardır hasret kaldığım o kokuydu..."

Ayaklarımı yere vura vura yürüyordum. Barlas'ın arkamdan kısık sesli kahkahasını duymamla arkama dönüp ona kısa öldürücü bir bakış attım oda 'ne yaparsın?' dercesine kaş göz yazpınca tekrar önüme döndüm ve eve girdim odamın kapısına geldiğimde arkamdan gelen sesle durdum.

"Mehir mutfağa gel." dedi Barlas peki ben gidecekmiydim? Tabikide hayır bu adam kendini ne zannediyordu beni alıkoymak gibi bir hakkı yoktu ve kahretsin ki konuşamıyordum ama sabah verdiği ilaç boğazıma baya iyi gelmişti.

Odama girip kapıyı sertçe çarptım baya sinirliydim. Aslında o kadar sert çarpmak istememiştim ama bi an fazla vurmuştum ve onun bunu duymaması imkansızdı.

Hızla yatağa girip uzandım battaniyeyi de kafama kadar çektim sanki hiç yokmuşçasına!

Aradan on beş saniye geçti ve kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Gelenin Barlas olduğunu tahmin etmek zor değildi kapı açıldıktan on saniye sonra kendimi havada buldum şaşkınlıkla battaniyeyi yüzümden çektiğimde bana bakan bir çift sinirli siyah gözle karşılaştım o kadar sıkı tutuyorduki dizlerim acıyordu kapıyı çarpmama bu kadar sinirlenmesi normal miydi ?

Ben ona ürkekçe bakıyordum.

"Sana mutfağa gel demedim mi ben?!" dedin anlamında başımı aşağı yukarı salladım hala korkuyordum.

"Bir daha sözümü ikiletme ay parçası ilk ve son uyarım." ay parçası... Bana neden böyle seslenmişti ki ? Anlamaz gözlerle Barlas'a baktığımda o önemsemedi önüne döndü kucağında sanki kundaktaki bebek gibi battaniyeye sarılmış öylece duruyordum. Mutfağa geldiğimizde ayağıyla sandalyeyi çekip beni oturttu sadece yere bakıyordum ben buradan bu adamdan nasıl kurtulacaktım? Hayalini kurduğum gibi kendi ayaklarımın üstünde nasıl duracaktım ?

Yoksa hayatım boyunca esir mi olacaktım ?

Yoksa ruhumun hapsolduğu karanlık hiç aydınlanamayacak mıydı?

Gelen Barlas'ı fark etmemiştim bile önümdeki yiyeceklere baktığımda ekmekten bir parça kopartıp bala sürdüm. Barlas yanıma gelene kadar ben neredeyse yarım ekmek sadece bala sürerek yemiştim derken lokmalarım yutulmaz duruma geldi. Ağlamamak için kendimi zorlandığımın farkındaydım.

Gelen Barlas'ı fark etmemiştim bile.

"Mehir." dedi o naif fakat bir o kadar da sert çıkan ses tonuyla.
Ona baktığımda gözlerimin dolduğunu gördü.

"Ağlama mehir." dedi önümde diz çöktü her Mehir değişinde içime bir rahatlama geliyordu fakat nedenini bilmiyordum.

"Ağlamak sadece zayıflıktır, ve sen ağladığında ben-" devamını getirmeden sustu ve ciddileşti ne diyecekti de vazgeçti ?

"İlacını al." dedi elinde tuttuğu küçük hapı göstererek küçük ellerim onun büyük elleri arasında tuttuğu hapı aldı.

Ağzıma attığım sırada Barlas çoktan ayaklanıp elinde bir bardak suyla yanıma gelmişti uzattığı suyu aldım ve içtim içerken bile yavaş içiyordum çünkü göz yaşlarım içmeme engel oluyordu. Bardağı masaya koydum ve sakinleşmek ister gibi derin nefesler almaya başladım. Barlas ise tam önümde bana bakıyordu onu bir süreliğine yokmuşçasına saydım kendimi ortamdan bu evden bu şehirden hatta bu dünyadan soyutlaştırdım.

RUHUMDAKİ KARANLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin