Bölüm 29- Fırtına Sonrası

85 22 4
                                    

Rahatsız sandalyede kıpırdanıp ofladığımda yanımda oturan Seungmin kısık sesle güldü. "Beş dakika daha sabret. Konuşması bitmek üzeredir." Üniversite rektörümüzün bitmek bilmez hayat asıl şimdi başlıyor adlı nasihat verici monoloğu uzadıkça uzuyordu.

Stresliydim çünkü fakültemizin mezuniyet töreni için ayrılmış bu ufacık saatte benden bölüm ikincisi olarak kısa bir konuşma yapmamı istemişlerdi. Ama rektör hayat dersine devam ettikçe ezberimdeki her şeyi unutuyordum.

"Pardon..." Birinin omzuma dokunmasıyla arkama döndüm. "Acaba fotoğrafımızı çekebilir misiniz?" Bölümden tanıdığım fakat çok da içli dışlı olmadığım bir çocuk bana telefonunu uzattı. O da öğrenci kurulu tarafından dağıtılan Leeji'nin resminin olduğu fotoğraflardan birini göğsüne iğnelemişti.

"Tabii!" Gülümseyip telefonu aldım. Yanındaki kızla birbirlerine sıkıca sarılıp el ele tutuşurlarken birkaç tane fotoğraflarını çektim. Ardından Leeji hakkında üzgün olduğunu belirtti ve benimle biraz konuşmaya çalıştı fakat sohbeti devam ettirecek havamda değildim.

"Sen de fotoğrafını çekmemi istemez misin? Hatıra olur." Seungmin dirseğiyle kolumu dürtüp sordu. Kendi bölümünün mezuniyet günü çoktan geçmiş ama sonra benim törenime katılmaya da karar vermişti.

Annem şekeri olduğu için uzun yolculuklar yapamıyordu. Rahatsız olmasını istemediğimden gelmemesi konusunda ben ısrarcı olmuştum. Abimde düzenli bir gelire sahip olup en azından aç kalmamak için gece gündüz çalışıyordu. Patronu ona bir saatlik izin bile vermezdi. Yani kısacası buradaydım. Tek başıma. Ama sorun değildi sonra da birlikte kutlayabilirdik. Değil mi?

"Hayır. Gerek yok." Diğer yanımda oturan ve sevgilisiyle gülüşürken omzuma çarpan kız benden özür diledi. Dört bir yanım çiftlerle sarılı gibi dursada aslında böyle özel bir günde insanların sevdiklerini yanında istemesi normaldi. Peki ben neden isteyemiyordum?

Kendimi asla toplum tarafından yargılanmak konusunda endişelenen biri olarak görmemiştim. Bölümdeki çoğu kişi kızlar tarafından teklif edilen randevuları reddedip durmamla ve birkaç erkekle takılmam sonucu duruşumu az çok biliyor olmalıydı.

Ama böyle şeyler hep dedikodu da kalırdı. Herkes konuşurdu ama kimse açık açık kabul etmezdi. Çünkü bu durum üzerinize atılan bir çamur gibiydi. Öyle bir şey olması imkansızdı insanlar hayal ediyor olmalıydı. Varlığım bir hayal olmalıydı.

Yapabileceğim tek şey telefonumu açıp sanırım yüzüncü kez mesajlarımızı okumak oldu. Ne kadar yeni işinde sıkı çalışıyor olsa da sabah gözlerimi açtığım andan beri sürekli mesajlaşıyorduk.

Nasıldım ya da törenin bitmesine ne kadar kalmıştı... kahvaltı yapmış mıydım ve cübbeyle nasıl görünüyordum. Her anımın saniye saniye fotoğrafını büyük bir heyecanla istiyordu. Ben de aynı hevesle ona karşılık veriyordum.

Gelmesini istemiş miydim? Belki de evet. Hatta benim kendimi kandırdığımdan daha fazla. Ne yazık ki üniversitesinde kalıp felsefe alanında yüksek lisans yapmaya karar verdiğinden beri oldukça yoğundu.

Bayan Jung'un işini devralması aslında beklediğimiz ama yine de şaşırtıcı bir durum olmuştu. Büyük uğraşları sonucu onun odasına üniversite heyetinden kimseyi dokundurtmamıştı. Kendi yasal haklarını eline alıp akıl sağlığının yerinde olduğunu kanıtladıktan sonra da Bayan Jung'un bana yani dolayısıyla ona bıraktığı miras konusunda da hak sahibi olabilmişti.

Sorumluluğunu aldığı bu yeni görevde tüm kalbiyle çalışıyor grubun tüm işlerini organize ederken bizim gibi kanal ve psişikleri CIA'nın eline düşmeden bulmayı amaçlıyordu.

Tatlı Kabuslar ✔️ (Minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin