"Elim dolu. Şifreyi sen girebilir misin?" Annemin yememiz için saklama kablarına doldurduğu yemekler arasında kaybolurken yardım istercesine Jisung'a baktım. Gülerek önüme geçti o da saksıyı ve cübbemi taşıdığı için biraz zorlansa da kapıyı açtı. Elimdeki her şeyi girişe koyup önce ayakkabılarımı çıkarmak için yere oturdum. İlk kez giydiğim ayakkabı ayağımın arkasına tüm bir gün vurduğu için sızlıyordu.
"Cübbeyi düzgünce asabilir misin?" Jisung çoktan ayakkabılarını çıkarmış salona doğru gidiyordu. "Yarın geri götürmem gerekiyor." O cübbeyi asarken ben de gidip ellerimi yıkadım sonra da saklama kaplarını birlikte mutfağa taşıyıp buzdolabına yerleştirdik.
Yoğun birgün olmuştu. Genelde dışarıda çok vakit geçirip eve döndüğümde hep başım çatlardı ama iyi hissediyordum. Kendimi tezgaha yaslayıp Jisung'un son kabı yerleştirmesini izledim.
Bıkkınlıkla nefesini verdiğinde bu haline gülmeden edemedim. "Yaşlanıyor muyum? Artık uzun süre motor sürmek beni yoruyor." Söylenerek yanıma geldi ve kollarını belime dolayıp sarıldı. Başını bir kedi gibi boynuma gömerken elim saçlarının arasına gitti.
"Hayır. Sadece Seul'deki trafik her geçen gün daha çekilmez oluyor."
"Belki de yine Bayan Jung'un arabasını kullanmalıyım ne dersin?" Bazı zamanlar özellikle vakalar için uzun yolculuklara çıkıp şehir değiştirdiğimizde kolaylık olsun diye Bayan Jung'un arabasını kullanıyorduk çünkü motora götüreceğimiz tüm eşyalar sığmıyordu. Ayrıca artık çoğunlukla yaptığımız işi öğretmek için yanımıza bir çaylak da alıyorduk.
"Sanmıyorum. Sen motor sürmeden yaşayamazsın." diye açıkça konuştum. Çenesini göğsüme yasladı ve aşağıdan bana baktı. "Ama sana daha yakın olmak istiyorum~" Sevimlice bedenini sallayıp tutuşunu sıkılaştırdı.
"Daha ne kadar yakın olacaksın? Sırtınla bütün olarak yolculuk yapıyorum." Özellikle de motor kullanırken tek bir saniye bile elimi çekmeme izin vermiyordu. Bulduğu her fırsatta belimdeki elini tutuyor ve sanki daha fazla gelebilirmişim gibi beni kendine çekiyordu.
"Öyle değil! Arkamdasın. Arkamdayken geriye dönüp seni öpemiyorum ama arabada yapabiliyorum." Dokunmayı seven biri olduğunu biliyordum. Normalde çoğu zaman abim bile omzuma dokunsa rahatsız olup uzaklaşırdım. Bu kadar temasta kalmayı seven biri benim için yeni olsa da alışma süreci eğlenceliydi.
"Duş almam gerekiyor." dedim yüzüne gelen saçlarını düzeltirken. "Hmm evet evet ben de alacağım. Önce sen gir." Söylediklerimiz aramızda sözsüz bir gerginlik oluşturdu. Öylece yüz yüze gelip birbirimize baktık.
Uzanıp beni öperek ilk adımı atma cesaretini gösterdi ama bu basit kısa bir öpücük olarak kaldı. Daha fazlasını istiyordum bu yüzden çekinmeden konuştum. "Birlikte banyoya girebiliriz. Duşakabin ikimizi alacak kadar geniş."
Yalandı. Duşakabin geniş falan değildi ve bunu o da biliyordu. "Hiç sormayacaksın sandım." Derin bir nefes alıp bıraktığında beni banyoya doğru itmeye başlamasına güldüm.
Tamam birbirimizi ilk defa çıplak görmeyecektik. Daha önce öpüşme sırasında işi ilerletip ön sevişmeye getirdiğimiz ve birbirimizi ellediğimiz anlar olmuştu. Özellikle de onun gibi bana dokunmadan sevgisini gösterdiğini hissedemeyen biri için bunlar günlük aktivitelerimizdi.
Öylesine bir yerde yan yana oturduğumuzda elini omzuma atması bazen parmaklarımı sıkı sıkı avucunun içine alması ya da bacağımı tutması alışık olduğum rutinlerdi. Ama sanırım ilk defa bedenlerimizi bu kadar uzun süre çekinmeden izleyecektik.
Kıyafetlerini çıkaran ilk o oldu ben daha ağırdan hareket ediyordum. "Hadi hadi hadi~" Gömleğimi açarken beni içeriye doğru çekti. Sürekli gülüp durduğum için kıyafetimi çıkarırken zorlansam da sonunda yan yana duşakabindeydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Kabuslar ✔️ (Minsung)
FanfictionÇocukluğundan beri asla görmemesi gereken şeylerle yaşayan Jisung peşinde sürüklediği intikam hırsıyla yanıp tutuşan bedenler tarafından yutulmak üzereyken ideallerine oldukça bağlı sıradan bir hayat yaşayan Minhoyla karşılaşır. - D*z yazı annecim b...