Bölüm 7- Kayıp Ruhlar

116 24 40
                                    

Motorumun arkasına birilerini almak her zaman karşılaştığım bir durum değildi. Ayrıca bebeğime benden başka kimse de dokunamazdı. Üstelik birileriyle avlanmaya da çıkmazdım özellikle de bu birileri sıradan insanlarsa.

Şu an tek sorun bir davanın ortasındayken karşıma çıkmış olması değildi. Zaten şu aralar gergin olan ruhlar tekrardan karşıma çıkacağından bahsedip durmuşlardı. Ama bu kadar aniden ve beklemediğim bir zamanda olması tuhaftı. Ne yazık ki kaçırılan kişinin onun sevgilisi olması da kötü bir tesadüf falan değildi.

"Neden yavaşlıyoruz?" Ani adrenalin yüzünden sanki saatlerdir nefes nefese koşmuş gibi konuşuyordu. "Duracaklar" dedim basitçe. Zekası düşük insanların kendine has tekrar eden kolektif bir bilinçleri vardı. Ya da sadece bu otel kim olursan ol gel kampanyasıyla sorgulamadan her manyağı içeri aldığı için tercih ediliyordu. İki seçeneğinde doğru tarafları vardı.

"Nereden biliyorsun?" Kulağımın dibinde ısrar ederek konuştu neyseki kaskım vardı. Yavaşladığımız için belimi tutmayı ya da neredeyse beni boğmayı bıraktığı için derin bir nefes aldım. "Sanki daha önce kızları buraya çok atmış gibi konuşuyorsun."

"Öndekileri tanıdığını zannediyor" diye konuştuğunda alışkanlıkla başımı salladım. Kendimi açıklamaya gerek duymazdım aramızda sonsuz bir güven bağı falan oluşturmaya da gerek yoktu. Sadece şu an bana lazımdı. En azından bir daha olmamasını umuyordum.

"Hayır. Ama kızları buraya getiren pezevenkleri çok takip ettim." Ufak kalbi stresle çırpındı. Bana hala yaşayan bir insan olduğunu hatırlattı ve bu alışık olmadığım bir histi.

Sadece iki kişinin bile zor geçebileceği ara sokağa dalarak yön değiştirdik. "Otelin otoparkından gireceğiz" diye bu sefer hareketlerimi açıklamaya başladım. "Buraya kimin girip çıktığı kuruluşun sikinde değil. En azından para verip oda tuttuğun sürece."

Ağaçlar ve çalıların neredeyse kapattığı pek kullanılmayan otopark hala aynı leşliğiyle keşlere mükemmel bir yuva sağlıyordu. En azından bugün kimse kafayı çekmeye karar vermemişti. Aniden sola kırıp hafif yokuş rampaya girdiğimde kesik bir nefes alıp omuzlarımı sıktı.

"Polis- polisi aramamız gerekmiyor mu?" Sesindeki inanç beni neredeyse güldürecekti. "Tabii. Çağır da seni hemen akıl hastanesine kapatsınlar."

"Ne?" Karanlık alanda ilerleyip kolonun arkasındaki gizli yerime geçtim. İstediğim en son şey birkaç andavalın bebeğimi çizmesiydi. Motoru durdurup kontağı kapattım ve tek ayağımla destek alarak bekledim. Bu süreçte o yere inip birbirine giren adımlarıyla yürümeyi denedi.

"Çok hareket etme." Kolundan onu tutup kolona yaslanması için destek oldum. Sonrada motoru düzgünce park edip karanlığa gizledim. "Ne gördüğünü biliyorum."

Dediklerimle beti benzi attı. Bakışları donuklaşırken derince yutkundu. Aslında bunu söylerken ne beklediğimi bilmiyordum çünkü tam olarak ne gördüğünden emin değildim.

Bir önceki karşılaşmamızda dehşet içindeki bakışlarından en basitinden Garezi görebildiğini anlamıştım. Ama insanların sezi yetenekleri hep farklı seviyelerde ve sınırlarda açık olurdu.

Yani şu anda Taklitçiyi bir bulut veya karaltı gibi de görmüş olabilirdi. Ya da asla istemediğim bir şekilde kendi iğrenç formunda. Çünkü ikinci seçenekse işler daha ciddi demekti. "Gördüğün şey bir Mimic."

Kaskımı çıkarmamayı tercih edip ilerledim. Her ne kadar sonrasında kameralarla ilgilenen biri olsa da yüzümü onun görmesini istemiyordum. "Genelde nesneleri taklit ederler. Evinin içinde bir anda iki tane olan eşyalar gibi ama bu seferki biraz zeki gibi duruyor. Gereğinden fazla zeki."

Tatlı Kabuslar ✔️ (Minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin