Cihan
Hafif esen rüzgar saçlarının arasından ince ince geçerken , denizin o keskin yosun kokusu genzine doluyordu. Kafası yılların ağırlığını taşır gibi başını eğdirmişti son zamanlarda. Kulağında dalgaların hışırtısı , elinde sigara , içinde ise vicdanının közle kavurduğu pişmanlığı vardı.
Cihan iğrenç bir adam olduğunu farkedeli çok olmamıştı. Ne doğduğu mahallenin delikanlısına yakışır, ne de babası gibi birinin oğlu olmayı hak eder gibi davranmıştı. Bir hırs , bir öfke bürümüştü içindeki insanlığı. Küçüklüğünden beri orda burda ekmek parası için uğraşırken abisi ona kimsenin kolay elde edemeyeceği sağlam bir iş bulmuştu. Kazancı da iyiydi daha iki ay önce aldığı maaş bile duruyordu neredeyse.
Ama o içinde bastırdığı hisleri öfkeye dönüştürüp etrafında kim varsa üstüne kusmayı tercih etmişti. Cihan lisedeyken , okudukları lisenin alt sokağında bi özel okul vardı. İğrenirdi iki taraf da birbirinden. O zamanlar cihanın beğendiği bir kız vardı. Adı serpil. Babası annesi küçük yaşta vefat etmişti. Serpil erkek kardeşiyle birlikte amcası ve yengesiyle yaşamaya başlamıştı sonra. Cihan çok saygı duyardı ona. Kendi geçimini kazanmak için, lavanta fabrikasında çalışıyordu serpil. Orta okulda bırakmıştı okumayı. Sessiz sakin bir kızdı. Küçük yaşta çalışmadığı kimse kalmamıştı. Serpil de biliyordu cihanı. Kimseye kafasını kaldırıp bakmayan adamla kaç kez gözgöze gelmişlerdi. Ama serpil pek oralı değildi, yirmili yaşlarına gelince fabrikadan çıkmış mahallede yeni açılan bir kuaförde ayak işleri yapıyordu. Kuaför mahallenin aşağısına yakındı. Cihan ordan her geçtiğinde adımları yavaşlar ama bakışlarını kaldırmazdı yerden. Belki sesini duyarım diye çıt çıkarmazdı. Sonra bir gün bi adam görmüştü serpilin yanında . Adam da değildi serserinin tekiydi. Saçı tipi, çiçekli gömleği boynundaki tasma gibi zinciriyle zampara bi tipti işte.
Çok durulmuştu sonra cihan. Olanları belki sineye çekerim diyerek askere gitmişti. Orda bile bırakmamıştı bu illet hisler onun yakasını. Gün saymıştı dönmek için, serpil kendisini beklerken bulabilmek için. Bu hislerinden kimse haberdar değildi. Ne abisi , ne arkadaşları, bi tek berat biliyordu o zamanlar. Zaten döndüğünde o yıkım verici haberi de o vermişti ya. Serpilin evlenip başka bir şehre taşındığını duymuştu. Hemde o zampara herifle. O gün bugündür , zenginliği üstünlük görenlerden, para kokusunu sevdaya değişenlerden iliklerine kadar nefret etmişti. Kadınlara nefreti ayrıydı tabi. Şimdi serpilin ne yüzünü hatırlardı ne ona dair birşeyi. Ama günlerdir gözünün önünden gitmeyen bir çift yorgun bal rengi gözler vardı. Gençlik aşkını unuturdu ama bu gözlerdeki o bakışı unutamazdı.
Çalan telefonla biten sigarasını yere atıp kafasını toplamaya çalıştı. Alarm kurmuştu, gayenin tedaviden çıkacağı saate. Telefonu ceketinin cebine sıkıştırıp ellerini dizlerine koyarak ayağı kalktı. Üstünü başını düzeltip bi kaç metre öteye park ettiği arabaya doğru ilerledi.
****************
Arabanın önüne yaslanarak bekleyen Cihan kapıda görünen kız ve onu getiren hemşireyle birlikte ayaklandı. Gaye uzun zamandır fizik tedaviye gidiyordu ve uzun zamandır çökmüş gibi görünüyordu. Bu tedavi onu çok yoruyor bir de üstüne kilo kaybediyordu.
Arka kapıyı açıp, gözlerinin altı çökmüş kıza yaklaştı. Eğilerek kucağına aldığında genç kızdan acı bi inleme geldi. Cihan onu böyle görünce içi bir garip oldu. Camdan bir bebek gibi dikkatlice , canını acıtmadan arka koltuğa yerleştirip kemerini taktı. Gaye belden aşağısını hissetmesede kolları onu ayakta tuttuğundan , vücudunun her milimi acıyordu.
Cihan arabayı çalıştırıp kliniğin sokağından çıkarken bir yandan da arkada oturan kızdaydı gözü. Son zamanlarda vicdanı cihanı boğazlıyordu. Ne biçim bir nefret illetine bulaşmışsa bi tek bu kızdan çıkarmıştı acısını. Gaye sessiz sakin bir tipti, rahatsızlığının onu bunaltması agresif bir ruh haline bürünmesine neden oluyordu bazen. Cihan o anlara hep denk geldiği için daha bi hınçla davranıyordu kıza.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UKDE
RandomCihan & gaye Cihangir & Zeynep Cihat & Sevgi Berat & Firuze Selim & Canan