2.Bölüm

6.7K 266 43
                                    

Yazıldığı tarih : 2016

Yazıldığı yer : Erzurum

Bölüm 2

Cihan

Cihan daha yirmi yedi yaşında , yedi tepeli şehrin en ücra köşesine saklanmış ama ismi tüm şehri inletmiş bir mahallenin delikanlısıydı. Hoş delikanlı  demek de biraz hafif kalırdı ya. Ruhu büyüktü onun , özü , bakışı , duruşu büyüktü. Daha yirmi yedisinde koskoca. Lodos ‘un geçmişi büyütmüştü , olgunlaştırmıştı. Gün gelmiş kendisinden büyüklere abilik eder olmuştu. kimi küser ,kimi kavga eder , kimi aşk acısı çeker ,derdiyle onu da yakar kavururdu. Ah onu büyüten de buydu ya,  lodos büyütmüştü. Oysa o anacığının Cihan’ı ,  babasının gençliğiydi.

Orta halli bir ailede büyümüş olsa da eli zengindi onun, gönlü zengindi. Daha ilkokul da , okul önlüğüyle koşarak mahallede yılların tamircisi Bekir Usta’ya gider akşama kadar ayak işleri yapardı. Akşam da kir pas içinde  elinde iki kuruş , koltuğunda kitaplarıyla dönerdi evine. Lise de ise mahallenin ikinci babası cemal babanın yanında çaycılık yapmıştı. Ama gelin görün ki üniversiteyi okuyamamıştı. Bu lodos çocuklarının kaderiydi. Kimse de o kadar para yoktu. Kiminin babası terzi, kiminin ki marangoz. Kimin cebi yeterdi ki.

Ama çok şükür karınları doyuyordu ya. Gerisinin ne önemi var. Onlar koskoca bir aileydi , genciyle , çocuğuyla. Kimin düğünü olsa gece yarısına kadar ışıklar sönmez. Oynayanlar durmazdı. Kimin cenazesi olsa mahalleden çıt çıkmaz, kimsenin perdesi açık olmazdı. Mahalle kadınları her biri bir tencere yemekle cenaze evine gelir, siler süpürür öyle dönerdi evlerine.
Ama ramazan dedim mi , mahallenin başından sonuna sofralar kurulur, cümbüşlerle beklenirdi iftar. Mahalle kadınlarından sarmalar, börekler, kadayıflar derken hep bir elden kahkahalarla hazırlanırdı sofralar. Cimri kasap bile iki günde bir  kendi elleriyle mangal yapar tüm mahalleyi doyururdu. Sahura kadar erkekler çay içip sohbet eder, kadınlar ellerinde danteller, oyalar söylene söylene sahuru beklerlerdi. Böyleydi işte lodos Can can'a huzur kokan sokaklarıyla büyütürdü gençliğini.

"Cihan'ım! Aysel ablanın kafe'sine taksi." cihan daldığı düşüncelerden duyduğu sesle çıktı. Bardağındaki son yudumu kafasına dikti. Ellerini dizlerine koydu ve kendini yukarıya iterek ihtişamlı ve gösterişli uzun boyu ve heybeti ile burhan abisinden anahtarları aldı. Arabasına doğru ilerledi.
Cihan'ı sevmeyen yoktu , çocuğundan yaşlısına herkes bir ayrı severdi onu. Mahalle kızları onu gördü mü cam silen, evin önünü süpüren, mahalleyi inletecek kahkahalar atan çoktu. Ama bilmedikleri şey , Cihan’ın gözü de gönlüde kapalıydı lodos'a. Onun bunları düşünecek zamanı olmamıştı. Olmayacaktı da. Öyle ahım bir yakışıklılığı yoktu ama mahalleye adım attı mı tüm gözler ona dönerdi. Gür siyah saçlarının arasına serpişmiş kırlar karizmatikliğini gün yüzüne çıkarırdı. Karagözü, karakaşı , heybetli cüssesiyle tam bir Anadolu delikanlısıydı. Bir zamanlar tozlu , topraklı bu dar sokaklarda bilye atan cılız çocuklar, şimdi tüm heybetleriyle dar yokuşlu  sokaklarda attığı adımlarla konuşurdu.

Tek o değildi ki. Bir zamanlar mahallenin sulu göz  selimiyle , can kardeşi beratta yanındaydı. Aynı durakta çalışmasalar da , aynı mahallede eskisi gibi bir aradaydılar. Berat emlakçı açmış, selim ise rahmetli cemal babanın çay ocağını işletiyordu.
Arabası yavaşlayarak kafe'nin önüne yanaştığında başını eğerek , Kafe’nin girişinde duran cimri kasabın karısı Nihal’i gördü. Hoşnutsuzca başını önüne çevirip, kadının binmesini bekledi. Susmazdı ki bu da şimdi. Kadın koltuğa yerleşip kapıyı kapatmasıyla, vitesi değiştirip az yukardaki köşe başına sürmeye başladı. Bir yandan da yanındaki kadının samimiyetten uzak sözlerini dinliyordu.
"Ee Cihan’ım ne var , ne yok?.. Seval ablam nasıl.. Gerçi dün manavda gördüydüm pek bir çökmüş kadıncağız. işler nasıl ablam.. Sizde evlenen yok mu hele?"
Genç adam geleceği yere yaklaştığını görünce belli etmeden sabır çekip "yok ablam.. yok" dedi arabayı yavaşlatırken " bulamadı anam gelinlerini.." araba giderek durduğunda, kadın hem laf yetiştirip hem de cüzdanını aramaya koyulmuştu. "Anacım ne yapsın kadın. Bir tane değil ki , hangi birinize bulsun.. Sizde pek beğeniyormuş gibi" kadın cüzdanına davranmıştı ki Cihan’ın sert sesiyle eli orada kalakalmıştı.
"Koy o cüzdanı abla iki adımlık yoldu zaten" diyerek almayacağını kesin bir dille belirtmişti. Başını öteki tarafa çevirip kadının inmesini bekledi. Böyleydi onlar , cimri kasabın karısı da olsa mahalle kadınlarından para almazlardı. Ama mahallenin erkeklerinden misliyle alırdılar.
Kapının kapanmasıyla arabayı hareket ettirdi. Biran gözü taksimetredeki saate takıldı. Saat dörde geliyordu. Mesainin bitmesine daha bir buçuk saatten fazla vardı. Bu kez gözü dışarıya, gökyüzüne kaydı. Gökyüzünün masmavi tabakasına serpişmiş griler gelecek  yağmurun habercisiydi. Gözlerini tekrara yola çevirip durağa sürmeye başladı.

UKDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin