19. bölüm

1.1K 35 14
                                    

19. bölüm

 

Gaye

 

 

Tavandaki sade avizenin sarkıtlarını izliyordu bir buçuk saattir. Geldiğinden beri uzanıyordu. Hale hanım odasına gelip ona kıyafetini  değiştirmede yardım edeceğini söylemiş, Zeynep yemek yemeyi teklif etsede genç kız onlara yalnız kalmak istediğini söyleyip dışarı çıkarmıştı odasından. Sakindi , dalıp gitmişti biryerlere ama aklından ne geçtiğini o da bilmiyordu. Öyle habersizdi kendinden.

“yalnız..” fısıltı gibi çıkmıştı dudaklarından. Ne zamandır kendini bile bile yalnızlığa kilitllemişti sahi. İçinden gelmiyordu gülüp eğlenmek, o hayatının belkide en büyük kazıklarından birini yemişti uzun zaman önce. Ondan toparlanmamıştı bunca zaman. Hem toparlansa ne olacaktı? Kendinden ayrı hissiz bir şekilde duran, kıpırdamayan iki bacağa sahipti. Bir fazlalık gibiydi vücudunda. Gözleri acı acı yanmaya başlamıştı. Görüşü bulanıklaştı, avizeyi bulanık görüyordu. Kendini  öyle anlaşılmaz hissediyordu ki. Kim anlayabilirdi ki onu? Herkes sapasağlam yürüyordu, koşabiliyordu, ayağını sehpaya çarpıp acısını hisseden bile vardı. Topuklu ayakkabını ayağını vuruşunu da biliyordu annesi. Bütün gün ayakta kalmanın nasıl bir bacak ağrısına sebep olduğunu da en iyi hale teyzesi biliyordu. Ama gaye öyle değil, farketmeden oraya buraya çarpan bacakları sonradan morarıyordu, belki hissetse acısını morluklar oluşmazdı bacaklarında. Hayatı yürüyemediği için altüst olmamıştı, onun hayatı bir çok şeyden mahrum kalarak öleceğini  düşündüğünden yıkılmıştı başına.

 

*****************************************************************************

 

“yav selim ağabey, ağam bak vallahi öpmedim ben bacını, saçına saman bulaşmıştı ona bakıyordum ben.” Kalçası uyuşmuştu saatlerdir sert tüpün tepesinde oturmaktan.

“yav bari sigara içme hepimizi havaya uçurtacaksın.” Cihat kıvranıyordu adeta. Oysa bugün ne güzel başlamıştı öyle. Sevdiğinin, sevginin onun olduğu gündü bugün. Delikanlı ne zamandır seviyordu bu komşu kızını, ama kız onun yüzüne bakmıyordu. Bugün anlamıştı, kız ondan daha düşünceli, belki de daha delikanlıydı. Abileri kardeş gibi olduğu için cihata evet demiyordu. Ama gönlü hayır demeye de razı değildi. Cihat bugün yakalamıştı kendinden kaçıp sokak aralarına saklanan kızı. Güzelce konuşmuş , güzel gözlerine de uzun uzun bakmıştı. Sözleri değilde bakışı ikna etmişti kızı. Gülümsemişti çocuğa. Bu evet demek değil miydi? Belki de sevdiğini  söylemek istemişti bir gülüşle. Cihat daha gençti ama delikanlıydı o da abileri gibi. Sevdiği kızı bırak öpmeyi elinden tutmaya kıyamazdı. O da anlından öpmüştü kızı içindeki mutluluğun verdiği heyecanla. Öpmüştü öpmesine de abisinin kahvesinin önünde öpmesiydi asıl sorun. Selim elindeki çay tepsisini fırlattığı gibi uçmuştu cihatın üstüne. Sonuç olarak o şimdi bir tüpün üzerinde uzaya gönderilmeyi beklerken, selim dışarıda sigarasını içip abilerini bekliyordu.

 

Selim mahallede en duygusal,güleç ve şakacı insandı. Ama bacısını dostunun  kardeşinin yanında bile görse kan beynine sıçramıştı bir kere.

UKDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin