14. Bölüm

2.3K 108 8
                                    

Cihan

Öğleden sonra semih beyin eşinin isteğiyle konağa dönmüş, evdeki yardımcılardan biriyle ev için gerekli birkaç şey almıştık. Alınan eşyaları eve teslim edip, gaye hanımı eve getirmek üzere okula doğru sürmüştü arabayı. Bugün bir ara arabayı abisine vermek zorunda kalmıştı. İşi olmadığı için duraktan ve eski bir kaç arkadaşıyla buluşmuş biraz sohbet etmişlerdi. Durak kapatıldıktan sonra hepsi ayrı bir işe başlamış bir araya gelmeleri iyice zor olmaya başlamıştı.

Kampüsün büyük demir kapısının önüne geldiğinde. Kapıdaki güvenliğe selam verip açılan kapıdan içeriye girmişti. Arabayı bir köşeye park edip küçük hanımı beklemeye başladı. Bu sırada gelip giden gençler takılıyordu gözüne. Kendisi üniversite okumamıştı. Ve bunu kendi isteğiyle yapmıştı. Şimdi ise açıkçası pek de pişman değildi. Şuan da iş buluyor parasını kazanıyordu. Arabaya yaslanıp kollarını birbirine kenetledi. Gözlerini şöyle bir dolaştırdı bahçede.

Geleli neredeyse yirmi dakika olacaktı ve hala gaye denilen kız ortalarda yoktu. Cebinden telefonunu çıkarıp önce semih beyi aramayı düşündü. Ama adamı şimdi bunun için araması sa olmazdı. Evin diğer kızı olan Zeynep'i aramaya karar verdi. Sonuçta ikisi de aynı yerde olmalıydı. Çalan telefonu kulağına götürerek beklemeye başladı.

"Alo? "

" Zeynep hanım  ben Cihan, gaye hanımı almaya gelmiştim ama kendisini bulamadım. Yanınızda mı diye soracaktım. " diyerek beklemeye devam etti.

" Gaye benimle değil. Ben evdeyim şuan. Kendisinin numarasını vereyim isterseniz size. Ders saatlerimiz aynı değil bu yüzden ben önceden dönüyorum. "genç adam kaşlarını çatıp düşünmeye başladı. Şimdi o kız burada tek başına mıydı. Dersi olmasa bile onun yanında olması gerekmez miydi?

" bekliyorum. "diyerek kapattı telefonu. Her ne kadar gaye hanımı pek sevmese de onun yardıma ihtiyacı olan biri olduğunun farkındaydı. Telefonuna gelen mesaj sesiyle hızla mesaj atılan numarayı tuşladı ve beklemeye başladı yine. Telefon çalıyor ama kimse açmıyordu. Kapanan telefonla bir kez daha aramayı denedi. Yine açan olmayınca telefonu kapatıp cebine koydu ve hızla adımlarını okulun girişine yöneltti. Belli etmese de endişelenmişti. Sonuçta kendine emanet edilen biriydi.

Fakültenin kapısından girer girmez önüne kim geldiyse sırayla sordu. Kimisi nerede olduğunu bilmiyor kimisi tanımıyordu bile. Birden durarak etrafında döndü ve sıkıntıyla yüzünü sıvazladı. Başına bir iş gelmesi mümkün değildi o halde bi yere gidemezdi. Ama yine de onu hemen bulmalıydı. En azından başına bişey gelmeden. Cebinden telefonu çıkartıp semih beyin numarasını tuşlamıştı. Tam arıyordu ki gözüne takılan şeyle başı hızla o yöne döndü. Telefonu hemen kapatıp karşıdan gelen yüzü acıdan buruşmuş kıza baktı. Ve bir de onu getiren çocuğa. Hem endişeden hem de sinirlendiği için hızlı adımlarla ona doğru yürüdü. Yanlarına vardığında ağzını açıp konuşacaktı ki onu getiren çocuğun sesiyle sustu.

"Kantinde üzerine kahve döküldü. Kolu çok kızardı ama buz bulamadık. Bir hastaneye götürseniz iyi olur. " çocuk konuşmasını bitirdiğinde genç adamın gözlerinden alev çıkıyordu adeta.

" koskoca okulda nasıl olur da bir buz parçası olmaz! Revir yok mu burada! " diye adeta kükremişti. Gaye yanı başında bağıran adamı duyunca dolu dolu olan gözlerini kocaman açarak şaşkınlıkla baktı.

Onu getiren çocuk karşısındaki adamın onu öldürecekmiş gibi bakmasından ve bağırmasından korkmuş olmalı ki sakince oradan uzaklaştı. Çocuğun gitmesiyle, genç adam sandalyede oturup kolunu tutan kızın önünde pantolonunun kirlenmesini umursamadan diz çöktü. Gaye ise önünde diz çöken bu adama kocaman gözlerle bakıyordu. Adamın uzanıp kolunu tutmasıyla irkilip kolunu geri çekmeye çalıştı.

"Sadece bakacağım. "diyerek gözlerinin içine bakmasıyla sessizce izin vermişti koluna bakmasına. Genç adam kızın ıslanmış gömleğini geriye doğru katlayarak kızarmış olan yeri açığa çıkardı.

Genç kız kolunu inceleyen adamla içinden gelen dürtüye engel olamadı ve yine laf attı karşısında onunla ilgilenen adama.

"Ne o doktorsunda haberimiz mi yok? " koluna sakince bakan adam söylediği sözlerden sonra başını kaldırıp kaşlarını çatarak baktı ona. Daha sonra ayağı kalkarak arkasına geçti ve onu çıkışa doğru ilerletmeye başladı.

" Maşallah dilinden bişey kaybetmemişsin yine. "diyerek genç kızın sandalyesini sürmeye devam etti. Genç kız kolunun acısını unutup hışımla başını geriye çevirdi.

" Ben senin patronunum. Nasıl konuşuyorsun benimle böyle."önüne dönüp devam etmişti konuşmasına.
"Hangi şoför patronuyla böyle konuşuyor anlamıyorum ki. " yanan kolunun sızısıyla yüzünü buruşturdu.

" Patronum siz değilsiniz babanız. " dedi genç adam tam karşısına bakarak ilerlerken.

Diline hakim olamayan genç kız yine konuşmaya başladı. " iyi bari en azından mesafeli konuşabiliyorsun bu da birşey. " dinlediği sözlerle Cihan başını yukarı kaldırıp sabır dilemişti. Keşke kolu değilde dili yansaydı. En azından babası da kafa dinlerdi.

Arabanın yanına geldiklerinde genç adam arabanın kapısını açmış geriye çekilerek kıza doğru edilmişti. Kızı kucağına almasıyla çığlığı basması bir oldu. Gayenin yanan kolu cihanın ceketine sürtünmüş ve derisi soyulmuştu. Genç adam büyük bir dikkatle onu arka koltuğa oturtup soyulan koluna baktı.

"Çok acıyor mu? " dedi üzgün bir ifadeyle. Kızla her ne kadar anlaşamasa da Cihan bir cani değildi. Ve ona elbette yardım edecekti.
Genç kız adamı ilk defa böyle görüyordu. Oysa az önce ona ne de güzel laf yetiştiriyordu. Genç kızın bakışlarının değiştiğini Cihan da farketti. Bir süre ona bu yakınlıkta baktı. Daha sonra ayağı kalkıp kapıyı kapattı. Sandalyeyi kapatıp bagaja koyduktan sonra şoför koltuğuna geri oturdu. Arabayı çalıştırıp Bahçeden çıkarken aynadan da aynı zamanda kıza bakıyordu. Kolu gerçekten kötüydü, demek ki teni narindi yoksa bir kahveyle kolu bu hale gelmezdi.

Arabayı hızla hastaneye sürdü. Ve bu süre boyunca arabada hiç ses çıkmadı.

*************

Hastaneden ayrılıp eve giderken Cihan yine aynadan arada bir arka koltukta oturan kıza bakıyordu. Kolunu sarmışlar ve bir kaç ilaç vermişlerdi yanık için. Cihan da ilaçları hemen almış daha fazla beklemeden onu evine götürmek istemişti.

Bir kasisin üzerinden geçerken araba hafifçe sarsılmıştı. Arkadan gelen sesle hemen frene basmış ve arkasını dönerek kolunu tutan kıza bakmıştı.

"İyi misin? " genç kız hala sızlayan kolunu arabanın kapısına çarpmıştı. Ve ön koltuktaki ona bakan adamın sorusuna sadece başını sallayarak cevap vermişti. Cihan bir kaç saniye daha bakıp önüne dönmüş arabayı yeniden hareket ettirmişti.

Araba sakince ilerlerken Cihan saha dikkatli davranmaya çalıştı. Ve bu haline kendi bile şaşırıyordu. Aynadan genç kıza ufak bir bakış atıp önüne baktı ve konuşmaya başladı.

"Eğer ağırırsa bana söylemeniz yeterli. "

Gaye başını cama yaslamış onu duymuş ama cevap vermemişti. Bir an aklına okuldaki hali gelmişti. Kendine yardım eden çocuğa bağırışı, arabaya koyarken koluna özen göstermesi, hastaneye götürmesi ve şimdide böyle ilgilenmesi. Daha bir kaç gün önce bir birlerine laf söyleyip durdukları için genç kıza garip gelmişti. Şimdi de böyle birşey söylemesi, genç kız belli etmemeye çalışarak hafifçe gülmüştü. Genç adam erken davranmış barış bayrağını sallamıştı anlaşılan.

Genç kız her ne kadar gülümsemesini saklamaya çalışsa da Cihan onun güldüğünü aynadan görmüştü. İstemsizce onunda dudakları kıvrılmış ancak hemen kendine gelip toparlanmıştı.

İşin garibi neden gülümsediğini o da bilmiyordu.


ELİMDEN GELDİĞİ KADARIYLA BİRŞEYLER YAZMAYA ÇALIŞIYORUM. EN SON NE ZAMAN BÖLÜM ATTIM HATIRLAMIYORUM. ANCAK BU YIL BENİM İÇİN ZOR OLDUĞUNDAN BÖLÜM YAZMAYA FIRSATIM OLMUYOR.

BU BÖLÜM BİRAZ KISA OLDU SANIRIM AMA SINAVIMA NEREDEYSE 2 AY KALDI. SINAVDAN SONRA PEŞPEŞE BÖLÜMLER ATACAĞIMA EMİN OLABİLİRSİNİZ. İLGİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.

İYİ OKUMALAR :)

UKDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin