18. bölüm /part-2

1K 34 7
                                    

 

18. bölüm \ part 2

 

Cihangir bir süredir evde çalışan semih beyin  yabancı yatırım sözleşmelerinin bir kopyasını çıkarmış istediği gibi evine getirmiş şimdi de gidiyordu. Kapıdan çıktıktan sonra ince taşlı yoldan geçip büyük bahçeye çıkmıştı. O sırada arabanın kaputuna yaslanmış elindeki telefona çatık kaşlarıyla bakan kardeşini gördü. Sanki telefon onun düşmanıydı gizliden bir savaş veriyordu niyeyse. Cihangir ellerini  takımının ceplerine sokarak yavaş ve sarsak adımlarla kardeşine yaklaşıyordu.

‘’ Savaş mı çıkmış?” dedi sonunda dibine kadar gelerek. Cihan duruşunu bir an bile bozmadan yandan bir bakış attı dibindeki adama. Savaş çıkmamıştı, fakat bu çıkmayacağı anlamına gelmezdi.

“ savaşı bilmem de kıyametin kopması yakındır.” Demişti elindeki telefonu cebine sıkıştırıp üstüne başına çeki düzen verirken. Ellerini saçına daldırmış şöyle bir çekiştirip dağıtmıştı. Jilet gibi duruyordu kardeşi.

“ hayırdır? Kim koparacakmış kıyameti?”  cihan cebinden çıkardığı anahtarla şoför koltuğunun olduğu tarafa yönelmiş bir yandan da abisine cevap vermişti.

“hele seni eve bırakayım anlayacağız.” Demişti kapıyı açarken. Cihangir ise anlamıştı bir sıkıntı olduğunu meraklı gözlerle bakıyordu genç adama.

“yok oğlum ben giderim sen bak işine.” Demişti cihangir. Cihan çoktan arabaya binip kapıyı kapatmıştı bile. Cihangirde kapıyı açıp binmişti beklemeden. Genç adam arabayı çalıştırıp açılan otomatik kapıdan çıkmıştı. Sakince arabayı sürerken bir yandan da az önce telefonda gördüğü şeye gülüyordu istemeden. Abisi bindiğinden beri  gözü onda olduğu için bu gülüşünü yakalatmıştı.

“ne oldu lan? Az önce sirke satmıyor muydun sen?” derken oda bulaşıcı bir şekilde sırıtmaya başlamıştı.

“cihat..” demişti arabanın camını yarıya kadar açarken, içeri giren rüzgar saçlarının arasından geçerken gözlerini kısmıştı ferahlıkla.

“ne olmuş cihata?” dedi cihangir merakla. Gülümsemesi daha da büyüdü cihanın.

“selime yakalanmış, kardeşini öperken..” dedi baygın bakışlarını abisine yöneltirken. Selime yakalanmak bir şey değil de kardeşini öperken yakalanması ayrı ironiydi.

“napmış selim ?”  cihan cebinden çıkardığı telefondan son gelen fotoğrafı açıp abisine uzatmıştı. Telefonu eline alan cihangir fotoğrafı görür görmez bi kahkaha patlatmıştı. Selim cihatı sevginin yanında görünce cihatı  ipe sararak paketleyip kahvenin yanındaki tüpçüye götürmüş , etrafını tüple çevirip cihatı da bir tüpün üstüne oturtmuş. Dükanın dışına çıkıp ağzındaki sigarayla cihatın selfiesini çekmiş. Altına da gelmezseniz patlatacağım bu düdüğü yazmıştı. Aslında gülmek bir yana selimin tehlikeli işler yapması sinirlendirmişti cihanı. Hadi eşşek sudan gelene kadar döv tamam, çocuğu tüpe oturtmak neydi!?

“gülme abi ya, gidelimde sunlar mahalleyi uçurmadan alalım elinden.” Cihangir fotoğrafa tekrar tekrar bakıp gülüyordu. Pek de güzel açıdan çekmişti adam fotoğrafı.

UKDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin