13. Bölüm Part 2

2.3K 101 5
                                    

Zeynep

Yoğun baş ağrısından dolayı bugün ki son derse girmemiştim. Son bir haftadır uykusuz kalmak pahasına hazırladığım ödev yüzünden şimdi dayanılmaz bir baş ağrısı çekiyordum. Bedenim yorgun düşmüş kafamı kaldıramaz olmuştum. Derse girmeyip kantinde çay içerek gayenin derslerini bitirmesini bekliyordum.

Tam çay içerek iyice mayışmışken karşımdaki sandalyenin çekilmesiyle kapanmak üzere olan gözlerim yavaşça açılmıştı. Gözlerimi karşımdaki bedene çevirdiğimde şaşırmıştım. Karşımdaki kişinin mimarlık tarihi dersine giren genç ve bir o kadar dost canlısı hocam olması beni şaşırtmıştı.

"oturabilir miyim? " hafif tebessümle sorduğu soru karşısında oturuşumu dikleştirip ben de aynı tebessümle karşılık verdim.

" evet, tabiki"

"teşekkür ederim "diyerek çektiği sandalyeye oturan karşımdaki adamla ne tepki vereceğimi bilemedim. Aslında oldukça sosyal bir kızdım, ancak hocalarıma karşı hep bir çekinme ihtiyacı duyuyordum. Gerçek adı mehmethan ama genelde herkesin Mehmet diye hitap ettiği, otuzlarında, sıcak ve sevecen biriydi ders öğretmenim. Ara ara sohbetimiz olduğundan, Mehmet hocam ne zaman bi sorun veya görev olsa benimle mutlaka konuşurdu.

"dersin yok sanırım. "demişti önündeki içinde çay olduğunu tahmin ettiğim sıcak kupayı evirip çevirirken. Sonra başını kaldırıp bana bakmıştı yüzünden eksik etmediği tebessümle. Soru barındıran bu cümlesi karşısında utanarak cevap verdim.

" Kendimi pek iyi hissetmiyorum, bu yüzden son derse girmek istemedim. " ben hiçbir zaman derslerime geç kalmamıştım. Bunu bütün tanıdığım hocalar biliyordu. Ve sanırım bugün derse girmeyip  kantinde oturmam Mehmet hocayı şaşırtmıştı.

" Neyin var hasta mısın? "ciddi bir ifadeyle sorduğu soru karşısında ne diyeceğimi bilememişim. Mehmet hocam bir arkadaş gibiydi benim için. Otuzlu yaşların ortalarında olması da onu benim gözümde bir öğrenmeden çok bir abi gibi göstermişti.

" Hayır, hasta değilim. Sadece bir haftadır yaptığım bir  ödev yüzünden biraz yorgun düştüm. "başını sallayarak anladığını belirtmişti. Elindeki kupadan bir yudum alarak arkasına yaslanmıştı. Bende hala sıcakken elimdeki çaydan bir yudum alarak rahatladım. Çay içmeyi çok seviyordum. Ve sanırım çay daki nikotin de beni bağımlısı yapmıştı.

******************* 

Mehmet hocayla kantinde oturup uzun uzun sohbet etmiştik. Yaklaşık bir saat sonra Mehmet hoca benim gerçekten yorgun ve halsiz olduğumu anlayıp evime bırakmayı teklif etmişti.

"zaten bende çıkıyordum. Gerçi arabam şuan bakımda bir arkadaşım gelecek beni de o bırakacaktı. Sende pek iyi görünmüyorsun, eve gidip dinlemelisin unutma yarın mimar tarihi dersinde sunumu sen yapacaksın. " onu her ne kadar reddetmek istesem de başıma giren ani ağrılar konuşmamı bile engelliyordu. Usulca başımı sallayıp ayağı kalktım, çantamı omzuma atarken montumu de elime alıp hocamı takip etmiştim.

Mehmet hoca odasından ceketini almaya gittiğinde bende okul kapısında onu beklemeye başladım. Eve gidip uyumak istiyordum.  Ama başımın ağrısı geçmeden uyumak pek mümkün olmayacaktı galiba. Olduğum yerde ayaklarımla yere hayali çemberler çizerek oyalanıyordum. Bir iki adım köşeye gidiyor sonra tekrar diğer köşeye gidiyordum. Okulun kapısında bir o yana bir bu yana dolaşırken Mehmet hocanın bir an önce gelmesini istedim. Başıma yeniden biren ağrıyla oflayıp hızla arkamı döndüm. Döndüğüm gibi de birine iyi bir kafa attım. Ağrıyan başım gelen darbeyle uyuşarak daha da ağrıyınca istemsizce ağzımdan bir acı inleme çıktı. Aniden yaptığım hareket karşısında birine resmen kafa atmıştım. Karşımdaki kişiden özür dilemek için  Elimi alnımdan çekerek görüşümü açtım. Bakışlarım karşımdaki kişiyi bulunca başımdaki ağrıyı unutarak kaşlarımı çatıp dudaklarımı araladım.

UKDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin