21. Bölüm

1.4K 50 9
                                    

 

21. BÖLÜM

 

Cihan birkaç gün önce aldığı telefonla öyle rahatlamıştı ki. Semih bey kendisini aramış yarın kızını ve eşini kliniğe götürmesini istemişti. Cihan o gün uzun bir aradan sonra gayeyi görmüş ama ne tek kelime etmiş ne de bir kez gözgöze gelmişti. Genç kız yol boyunca annesiyle konuşmuştu. Bu arada cihan gayenin annesine benzediğini farketmişti. Yüz şekli annesine çok benziyordu.

 

O günden sonra iki günde bir gayeyi o kliniğe götürüyor birkaç saat sonra geri alıyordu. Almaya gittiğinde gayenin çok yorgun olduğunu görüyordu her seferinde. Genç kız bazen başını cama koyup eve gidene kadar yorgun gözlerle yolu izliyor bazen de yorgunluktan uyuya kalıyordu. Yürümek için tekrar tedaviye başladığını duymuştu cihan. Kim bilir ne kadar zordur diye düşündü. Her gün annesi veya zeyneple kliniğe giden gaye bugün tek gitmek istemişti. Cihan ise onu eve bırakmak için kliniğe gelmişti.

Açılan kapıdan gaye görünmüştü ona eşlik eden hemşire tekerlekli sandalyesini sürerek cihanın yanına kadar gelmişti. Cihan önce arka kapıyı açtı , daha sonra eğilip gayeyi kucağına aldı. Biraz zayıfladığının farkına vardı. Çok yorulduğu için yemesine dikkat etmiyordu belliki. Gayeyi arka koltuğa koyarken daha bir dikkatli ve nazikti. Kapıyı kapatıp sandalyeyi de bagaja yerleştirdikten sonra şoför koltuğundaki yerini aldı. Arabayı çalıştırıp kliniğin bahçesinden çıkarken gözü aynadan arkada oturan kızdaydı. Onu son gördüğünde sinir krizi geçirmiş ve günlerce konuşmamış uyumuştu. Şimdi konuşmak istiyor ama ne diyeceğini bilmiyordu.

“kendini nasıl hissediyorsun?” diye sorabilmişti sonunda. Gaye uzun bir süre sonra duyduğu bu tanıdık kalın sesle yorgun bakışlarını aynadan kendine bakan adama çevirdi.

“yorgunum.” Diyebildi genç kız zaten sesinden de anlaşıldığı gibi. Cihan onun kendisine cevap vermesine şaşırdı. Duymazlıktan gelir diye düşünmüştü. Onun böyle davranması cihanı daha da çıkmaza sokuyordu. Eskisi gibi bağırmasını laflarıyla iğnelemesini tercih ederdi.

“ Çok doğru bir karar vermişsin tedaviye başlayarak. Başaracağına eminim.” Cihan zorlukla kuruyordu cümlelerini. Bu kadar zaman sonra onunla konuşmanın verdiği şaşkınlıktaydı hala. Gayenin vereceği cevabı merakla beklerken aynadan ona baktı tekrar. Genç kızın ise tek cevabı yorgun bir gülümseme ve sonra kapanan gözleriydi. Yine uykusu gelmiş olmalıydı.

 

Cihan gözlerini kapatıp tekrar açtı ve ara ara arkada uyuyan kıza baktı yol boyunca. Anlamıştı onu cihan. Anlıyordu. Hani bi söz var ya ‘Kalbimizi hissedebilen biriyle susarak da anlaşabiliriz.’ Öyleydi. Cihan onun kalbini hissetmeyi anlayalı çok olmamıştı.

 

 

**************************************************************

CİHANGİR

 

Cihangir  işi erken bittiğinden şirketten çıkmış kız kardeşi cananın birkaç gündür kendisinden istediği kitabı almak için bir kitapçıya girmişti. Kitapçı çok büyüktü ama yan yana koyulan ve ağzına kadar dolu raflardaki kitaplıklar yüzünden çok sıkışık görünüyordu. En son bir kitapçıya üniversite yıllarında gitmişti herhalde.

 

Elinde alacağı kitapların listesi kitaplıklara baka baka ilerliyordu. Oldu olası aradığı şeyi kendisi bulmayı hep sevmiştir. Kitapçılarda genelde tozlu olur raflar ama bu kitapçıda kitaplar bir inci tanesi gibi dizilmiş ve parlıyordu sanki. Aradığı kitap gözüne çarpında uzanıp eline aldı. ‘Mai  Ve Siyah’ türk klasikleri. Kardeşinin en sevdiği kitaplar.

 

Bir saat sonra aradığı tüm kitapları bulmuştu neredeyse. Eline destelediği kitapları alıp kasaya götürdü.

“Bunları alacağım.” Kasada duran kız başını sallayıp elindeki kitapları okuturken cihangirin de gözleri kitapçının içinde dolaştı. Ahşap ve siyahla döşenmiş kitapçının camları da farklı şekillerdeydi. Gözleri dolaşırken tanıdık birini gördüğünde durdu. Uzun kumral saçlarından tanıdığı kızı görünce yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamamıştı. Demek bu yüzden bu kadar ışık alıyordu bu kitap dükkanı. Bir melek düşmüştü bu kitapların arasına yeni farkediyordu.

 

Kitapçı kız kitapları paketlerken cihangir göz hapsine aldığı kıza doğru yürümeye başladı. Kızın arkası dönük olduğu için henüz onu görmemişti. Yanına geldiğinde eğilip kızın ne yaptığına baktı. Elinde bir şiir kitabı tuttuğunu gördü. Ve bu daha da gülümsemesine neden oldu. Demek bizim melek şiir de okuyor dedi kendi kendine. Onu korkutmamaya çalışarak omzunun üstünden uzanarak fısıldadı.

“Yolu rastgele yürürsen ömür, denginle yürürsen şiir olurmuş. Bence bizden güzel bir şiir kitabı olur, ne dersin?” Zeynep kulağının dibinden gelen tanıdık sesle irkilip arkasını döndü. Karşısında gördüğü adamla burada karşılaşmak onu çok şaşırtsa da , söylediği şeyler bu şaşkınlığın yanında hiçbirşeydi. Ne diyeceğini bilemedi. Cihangir karşısında yüzünde can alıcı bir gülümsemeyle kendisine bakarken ne diyebilirdi ki.

“şiir mi?” diyebildi. Bu adam ne anlardı şiirden ömürden. Hem dengin mi demişti o? O muydu dengi yani. Peki.. Kalbi neden üç kilometre koşmuş gibi hızlı atıyordu böyle.

 

 

*******************************************************************************          

CİHAN

 

Cihan sonunda evin bahçesine girmişti arabayla. Arabayı kapıya yakın durdurmuştu. Kapısını açıp bagaja doğru yönelmiş bagajdan aldığı sandalyeyi yere koyarak açmıştı. Bagajı tek eliyle kapatıp sandalyeyi sürerek arka kapının önüne getirmişti. Kapıyı açarak genç kızı kucağına aldı, aldığı gibi de gaye gözlerini açtı. Eve geldiklerini yeni farkediyordu. Cihan büyük bir dikkatle kızı sandalyeye koyup arabanın kapısını kapatmıştı.

 

Cihan sessizce kızı evine götürürken birden evin kapısı açılmış ve içeriden bir adam çıkmıştı. Cihan adama dikkatlice bakınca olduğu yerde kala kalmıştı.

“Gaye!” diye seslenen adam yanlarına yaklaşırken cihan adamla gözgöze gelmişti. Onu gören adam da olduğu yerde kalmıştı. Bu nasıl benzerlikti. Bu da neydi böyle.

“Oktay!” cihan önündeki kızın karşısındaki adama seslenmesiyle bakışlarını kısa bir anlığına ona çevirdi. Oktay.. oydu. Genç adamın iki eli de yanına düştü önce. Sendeledi sonra. İçine bi ağırlık düştü.

 

Oktaydı o.. orhanın kuzeni oktay. Seneler öncesinde mahalleden kaybolup giden çocukluk, gençlık arkadaşı. Bi kez bile arayıp sormayan, haber alamadıkları onları unutup kaçan arkadaşları..

İYİ OKUMALAR !

UKDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin