Bölüm 10

3K 139 14
                                    

Yazıldığı tarih :2016
Yazıldığı yer :Erzurum

Selam! Öncelikle şunu söylemeliyim , uzun süredir bölüm yayınlamıyorum çünkü hem bölümlerde düzeltme yapıyorum hemde çok sıkı bir tatil geçiriyorum. Her insanın olduğu gibi benim de sıkıntılarım var. Ama bunlar için sizin desteğinize ihtiyacim var. Bu bölümü merakla bekleyen. nazlstt
Kişisi için paylaşıyorum. Ayrıca kitabıma seviyesiz yorum yapan arkadaşları da kutluyorum. Seviyenizi belli ediyorsunuz.

CİHANGİR

Genç adam elindeki sarı renkteki kalın dosyayı gürültüyle masaya bıraktı. Rahat olan koltuğuna yaslanıp başını arkaya attı. Elleriyle yüzünü sıvazlarken , sıkıntıyla nefesini verdi. Beli tutulmuştu. Bir eli beline gidip ağrıyan yerleri ovarken diğer elini saçlarına daldırmış ,geriye doğru yatırmıştı. İşini çok seviyordu. Bu tartışılmazdı. Son altı ayda yapılan dört büyük ihalede emeği büyüktü. Ve bu ihaleler sonucunda kendini patronuna da ispatlamıştı. Ancak durmak istemiyor hep çalışıyordu. Belkide bu onun kendini iyi hissetmesini sağlayacak tek şeydi.

Cihangir , otuz iki yaşında çok akıllı, boylu boslu , kumral , yeşil gözlü çakır bir delikanlıydı. Zor biriydi. Inatçıydı. Hayatı bir yaprağın kasırgaya tutulması gibi savrulup durmuştu otuz senedir. Zorlukla okumuştu , babası için yapmıştı herşeyini. Ama okulunu bitirdikten sonra kalakalmıştı ortada. Sekiz sene boyunca iş bulamamıştı. O zamanlar çok popüler olduğu için dil okumuş ama bi yararını görmemişti. İş bulamamış uzun yıllar orda burda çalışıp durmuştu. En çok da babasına mahçup olmuştu. Onun desteğiyle onun senelerdir emek verip kazandığı paralarla okumuş ama iş bulamamıştı. O zamanlar babası çok ısrar etmişti doktor ol demişti. Açıkda kalmazsın , hem sağlam bir maaşın olur demişti. Ama cihangir yapmamıştı gizlice dil bölümlerini tercih etmişti. Hem yeteneği vardı. Zaten ikincilikle bitirmişti okulunu. Babası en güzel okula göndermişti. Oğlunu doktor olarak beklerken , sadece yabancı dil bilen bir tercüman olarak dönmüştü. Cihanın da hakkını yediğini düşünüyordu. O da okuyamamıştı maddi yetersizlikten. Okusa ondan da başarılı olurdu emindi. Ama ona da mahçupdu. Üniversiteden döndüğü ilk zamanlar babası konuşmamıştı bir kaç gün. Ama baba yüreği okumuş başarmış deyip sıkıca sarılmıştı ilk göz nuruna. Cihan için bir değişiklik olmamıştı abisi okuyup gelmişti. Bilgili adam olmuştu. Onu gördüğü ilk an sarılmıştı abisine.

Şimdi çok iyi bir işi vardı işini severek yapıyordu. Ama işe başladığından beri içinde bir sıkıntı vardı. Bir pişmanlık vardı niyeyse. Günlerdir düşünüyor bir sonuç bulamıyordu.

Açılan kapıyla gözlerini aralayıp kapıya çevirdi bakışlarını. Barış bebeklik arkadaşıydı. Beraber büyümüş beraber okumuşlardı. Barış ondan biraz kısaydı. Cihangirin aksine onun saçları simsiyahtı. Ela gözleri onu daha da yakışıklı yapıyordu.

"Cihangir bey müsait misiniz?" arkadaşının muzip sesini duyduğunda yorgun bir gülümseme gönderdi. Oturduğu yerde dikleşip sandalyesini masaya yaklaştırdı. Bu sırada barış da kapıyı kapatmış masanın önündeki koltukların birine oturmuştu bile. Kendisinin aksine o lacivert bir takım giymişti. Barış çok sert ve soğuk biriydi. Ama bir araya gelince bambaşka biri olabiliyordu. Şaka yapıyor, gülüyor hatta kahkaha atıyordu. Ama bunu kimse bilmiyordu. Dışarıdan bakıldığında korkutucu bir görüntüsü vardı.

"Başım çatlıyor!" diyerek şikayette bulunmuştu cihangir. Saatlerdir masa başında iş yapıyordu.

Barış arkadaşının mızmızlanmasına karşın gülümsedi. Cihangir yeni alışıyordu. Barış uzun zamandır bu işte çalışıyordu. Ve alışmıştı artık.

UKDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin