1.Bölüm

14.8K 282 55
                                    

Yazıldığı tarih : 2016
Yazıldığı yer: İstanbul

Bölüm -1

Uçurum dibi gözükmeyen bir boşluktur.. Karanlık.. Ve sonsuz , hayatımızda çoğu şeyi veya çoğu olayı uçurumla ilişkilendiririz, umutsuzluk, ruhsuzluk bedenimizden inatla vazgeçmez. Ama bilmeliyiz ki hayat karanlıktan ibaret değildir. Aslında bazen bir şaşırtmaca , bazen bir aldatmacadır. Bazen de hayatımızı etkileyecek dersler verebilir. Peki ya bu hayatın sırrını çözen oldu mu? Sanmıyorum. Hayat bizi şaşırtmayı seven ve iyi rol yapan bir sahtekârdır, bana göre.
Peki ya mutluluk ve huzur? Sizce ne gereklidir? Bu konuda insanlar ikiye ayrılıyor sanırım. Sevdikleriyle mutlu olanlar, sevdiğiyle huzurlu olanlar. Bunlara güçlü insanlar diyorum. Ve tabi tüm bunların karşıtını tek kelimeye sığdıranlar da. Zayıflar . Onlar için ise tek gereken yalnızlık.

Gaye safaoğlu. O ise yalnızlığı seçerek zayıf olduğunu kabullenmeyen biriydi. Hayır, hayır hayattan soyutlaşmış biri değildi. Sadece yürümek veyahut koşmak onun için apayrı bir rüyaydı. Tabi biri onu uyandırmasaydı. Geçirdiği o kabus gibi kazanın ardından onun dünyasındaki temeller sarsılmıştı. O kimseye muhtaç olmak istemiyor, acınası bakışlara maruz kalmamak için dış dünyaya kapılarını kapatmıştı. Tek tesellisi olan okulu ve arkadaşlarını da bu adi kaza yüzünden bırakmıştı , okulunu dondurmuş arkadaşlarının ona eskisi gibi ilgi gösteremeyeceğini düşünüp görüşmeyi bırakmıştı.

&&&&&
GAYE
Genç kız ellerini kucağında birleştirerek az önce ki gibi salonun geniş istanbul manzarasına bakan cama yaklaşarak büyük boğaz köprüsü ve buradan bakılınca açık mavi denizin üzerinde fındık kadar görünen kuşları izlemeye devam etti. Zaten yapabileceği tek şey buydu.
Sekiz ay boyunca tüm hayatı ev olmuştu, tabi buna hayat deniyorsa. Bu süreçte gördüğü kişi sayısı hala sabitti. Babası, annesi ve ev çalışanlarının dışında kimseyi görmemiş, görmek istememişti.

Semih safaoğlu , tek çocuğu , annesi ve eşinden sonra hayatındaki tek kadın , Gaye'sini yeniden canlandırmak için elindeki tüm imkânları kullanmıştı. Ama kızı kendini eve kapatmış , yürüyemediği için hayatını göz ardı etmişti. Semih bey aylardır kızı için elinden geleni yapıyordu. Yalnız kalmaması için ona parayla arkadaş tutmuş , en iyi hastanelerde , en iyi doktorların bakmasını sağlamıştı. Hatta kazanın ilk zamanlarında genç bir psikolog bulmuş burada kalmayı bile teklif etmişti. Ama her şey hâlâ aynıydı. Olmuyordu . Kızı çabalamıyordu. Küçücük bir çabası bile yoktu, oysa ki her şey küçücük bir istekle değişebilirdi.

Fakat son gittiği psikolojik tedaviden sonra onu evden çıkarmak eskisi gibi zor olmamıştı. Arkadaş istemiyordu ama ailesiyle zor da olsa dışarı çıkabiliyordu. Babası gitmek istediği her yere kendi götürüyor , kızıyla çok ilgileniyordu. Ama son zamanlarda fazla zorlanmıştı. Önemli ihaleler, görüşmeler ve toplantıları sürekli ertelemiş kızıyla ilgilenmişti. Tek çare kızına o olmadığında yalnız hissetmemesini sağlayacak birini bulmaktı.

"Gaye?" genç kız babasının yumuşak sesini duyduğunda bakışlarını manzaradan çekip sesin geldiği yöne çevirdi. Babasının kısa zamanda aklaşmış saçları ve yorgunluktan buradan bile belli olan gözlerine bakınca ister istemez suçluluk hissine kapıldı. Babası yoğun iş temposu yetmezmiş gibi boş zamanlarında dinlenmek yerine onunla ilgileniyordu.

"Efendim babacığım?" diye sorarak ona yüzünü tam dönüp bekledi. Babası elindeki büyük siyah pahalı deri den yapılmış iş çantasını geniş orta sehpanın üzerine koydu. Yorgunluğunu belli etmemeye çalışarak biricik kızına doğru yürüyerek önünde diz çöktü. Ve hala minik gördüğü kızının yüzünü inceledi. Kaşları ve dudakları annesine benzerken , babasından dış görünüşe dair herhangi bir özellik almamıştı. Özellikle gözleri annesinin mavi ve babasının yeşil gözlerine karşın Gaye'nin ki kahverengiydi. Ama yüzünün güzelliği hiçbir şeye benzemiyordu. Kızı çok güzeldi. Koyu kahve saçları omuzlarından aşağı sarkıyordu.

UKDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin