4.Bölüm: "O saklı bir çocuktu."

850 74 13
                                    

Sabah bodrumun camındaki parmaklıklardan gelen güneş ışığının gözlerine verdiği rahatsızlıkla gözlerini kırpıştıran Saye artık uyanmıştı. Uyurken hiçbir şey hissetmemeyi seviyordu. O an kendini bilmiyordu. Nerede, nasıl olduğunun önemi yoktu. Bilinmez bir dünyada kendi halindeydi yalnızca. O yüzden uyku onun için kaçış yoluydu. Şimdide ilk kalktığında neden bodrumda olduğunu sorguladı. Kardeşi yüzünden bodrumda olduğunu unutmuştu.

Karşısında duran büyük demir kapıya baktığında kimsenin gelmediğini anladı. Ne içinde yemek olan bir tabak vardı ne de su dolu bir bardak. Kardeşi gelmemişti. Kolunda ki saate baktığında saatin sabah 7 olduğunu gördü. Kardeşi henüz okula gitmemişti. Ama gidecekti ve o kızlarla karşılaşacaktı. Annesinin babasının kızıp kızmamasına aldırış etmeden kalkıp demir kapıyı yumruklayacaktı ki... Kapının kilit sesi duyuldu. Kapı açılırken bir adım geri çekildi. Gelen kardeşi Gaye'ydi. Kapıyı arkasından kapatıp uzun süre kardeşine baktı. Yaptığı şeyden pişman gibiydi. Kafasını eğerek:

"Özür dilerim." Dedi zor duyulan bir sesle. Saye'den cevap beklemeden yere kapaklanıp ağlamaya başladı. Kardeşini böyle görünce içi burkuldu. Onun hep çok mutlu olduğunu görmüştü ve neredeyse ağladığına-çocuklukları hariç-hiç tanıklık etmemişti. O yüzden nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Ağlamasının nedeni yaptığı şeyden dolayı duyduğu pişmanlık mıydı? Yoksa o kızların zorbalıklarından mı korkuyordu? Kardeşinin yanına yere oturdu bir eliyle sırtını sıvazlayarak:

"Gaye lütfen ağlama. Seni böyle görmek beni üzüyor." Dedi. Kardeşi kafasını kaldırıp ağlamaktan kızarmış gözleriyle ona bakarak gülümsedi. Bir şey söyleyecek gibi oldu ama sonra vazgeçti.

"Ne olursa olsun yanındayım kimse sana zarar veremez." Dedi Saye onun ışıl ışıl parlayan sarı saçlarını öperek.

"O kızların sana zarar vermesine izin vermeyeceğim. Söz veriyorum." Kardeşi gözyaşlarını silip sadece gülümsemekle yetindi. Ancak bu minnettar olmuş ya da rahatlamış bir gülümseme gibi gözükmüyordu. Bu gülümseme nedense onu oldukça rahatsız etmişti. Kardeşi ona sarılarak "İyi ki varsın ama bence o kızlar dün yaptıklarından sonra emin ol bana yaklaşmayacaklardır. Belki de kimseye karışmazlar artık. O yüzden sende rahatla." Dedi. Sonra yüzü düştü ve donuk bakışlar gözlerinde ki sevgiyi aldı götürdü.

"Sadece senin o kızlara bulaşmanı istemiyorum." Dedi. Kardeşini inceleyen Saye, Gaye'nin gözlerinde büyük bir boşluk görüyordu. Kardeşi duvara donuk bir şekilde bakıyor ve sırıtıyordu. Bu Saye'yi biraz korkutsa da kardeşinin nasıl biri olduğunu bildiği için çok önemsemedi. Kardeşine sarılarak: "Bana söz ver. Bir şey olursa anlatacaksın. Biri zarar verirse de saklamayacaksın." Dedi. Kardeşi karşılık vererek: "Tamam." Demekle yetindi sadece.

Sonra hızlıca kalkarak: "Okula gitmem gerek. Bugün olay çıkarmazsan annem akşam çıkmana izin verecek. Onu ikna ettim. O yüzden sorun çıkarma. Seni seviyorum." Diyerek Saye'nin yanağına bir öpücük kondurup kapıyı açıp çıktı.

Saye o günü bodrumda geçirdi. Bodrumda olmak onu kötü etkilemiyordu. Çünkü genelde burada büyümüştü.

O saklı bir çocuktu. Evet doğru saklı bir çocuk ya da gölge çocuk da denilebilirdi. Kardeşinin gölgesinde hareket eden bir çocuk. Komşular, akrabalar onu fazla bilmezdi. Herkes kardeşini tek çocuk sanardı. Onu herkesten saklarlardı. Babası okula bile gizli götürürdü onu ilk zamanlar. Sonra ücra bir mahalleye taşınınca buna gerek bile kalmamaya başladı.

Gerçi gittiği her yerde kendisi de görünmez olmayı başarıyordu. Kimseye bulaşmıyor, siyah kapşonlusunu geçirip kenarda oturuyor, sesini çıkarmıyordu. Her yerde görünmezdi. Çocukluktan beri buna alışmıştı. İlkokula kadar bir kimliği bile yoktu. Babası kardeşinin kimliğini de onun için kullanırdı. Okula yazdırılma yaşı geldiğinde mecbur uyduruk bir kimlik çıkarmıştılar. Okula göndermelerinin sebebi de artık onu görmek bile istememeleriydi.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin