32.Bölüm: "Şah'ı yalnız bırakmak"

290 30 5
                                    

Sevgili okurlarım 💖  Bir bölümü daha sizinle paylaşmış durumdayım :) Nasıl gittiğini ve neler hissetiğinizi ya da neler beklediğinizi merak ediyorum. Lütfen yorumlarınızı paylaşmayı ve oylamayı unutmayın. Sizi seviyorumm. 💖


Olan bitenlerin ardından birkaç gün geçmişti. Sungur'dan ses seda yoktu, Aleyna ise kendine gelmiş, bir tık daha iyiydi. Bugün ise bizzat Seçkin Özen onu dergiye davet etmiş ve davet ederken "Önemli bir konu." Demişti. Derginin yeni sayısı bu arada birkaç gün içinde yok satmıştı ve derginin diğer sayısı için plan yapıyorlardı. Bugün de yapılacak bir toplantıya Saye'nin de katılması istenmişti. Saye de şimdi arabasıyla oraya gidiyordu.

Aklından acaba Sungur babasına söylemiş midir? Diye geçirip duruyordu. Ama eğer söylediyse İlay bir mesajla her şeyi halledecek ve Aleyna ile Sungur'un konuşmalarını yayınlayacaktı. Derginin önüne geldiğinde büyük bir kalabalık gördü. Dergi son zamanların en büyük ilgisini görmüştü, tabi bunda Atay Hoca'nın da parmağı vardı. Şu an ise gazeteciler açıklama bekliyor gibiydi. Kendi kendine bu insanlar çıldırmış diye düşündü Saye. Evet amacı bu dergiye girmekti ama bu şekilde değildi. Yani henüz değildi. Fazla çabuk olmuştu ve bu onu tedirgin etmişti.

Derginin önüne geldiğinde ise çıkardığı şapkasını kafasına geçirdi ve zorda olsa kalabalığı ittirerek içeri girdi. İçeri girdiği an daha ne olduğunu anlamadan "Aleyna Hanım ve Sungur Bey sizi bekliyor efendim." Dedi görünüşünü ve cüssesini Shrek'e benzettiği güvenlik.

Güvenlik ona asansöre kadar eşlik etti ve asansöre bindirip en üst kata bastı. En üst katın neresi olduğunu biliyordu Saye. Orada Sungur'un odası vardı ve oraya herkes çıkma şansını yakalayamazdı. Her ne kadar şu an onlarla iyi olsa da. Sadece Seçkin Bey, Sungur ve Aleyna en üst kata çıkabilirdi. Peki Saye'nin o katta ne işi vardı?

Beraber kocaman, kenarları altınla kaplı bir kapının önüne geldiler. Bu sefer istediği kapılar ona zorlanmadan açılacak mıydı yani? Güvenlik kapıya vurup Saye'yi içeri yolladığında hem heyecan hem de korku tüm bedenini sardı Saye'nin. Her şey bitme noktasında olabilir miydi? Seçkin Özen onu biliyor muydu merak ediyordu.

İçeri girdiğinde odanın bir ucunda karşıda büyük bir çalışma masası bulunuyordu. Çalışma masanın tam arkasında ful camla kaplı bir alan vardı ve muhteşem manzarasıyla insanı adeta büyülüyordu. Adımını attıktan birkaç adım sonra ofiste henüz kendisinde bile bulunamayacak kadar lüks bir oturma grubu mevcuttu. Hepsi siyah hakiki deriden yapılmış bu koltukların özenle seçildiği belliydi. Odanın içinde yürüdüğünde kimsenin olmadığını fark edince "Kimse yok mu?" Diye bağırdı. Burada böyle tek başına olması hiç iyi değildi. O bunları düşünürken hemen daha önce fark etmediği ama oturma grubunu geçtikten biraz sonra ilerde sağda bir kapı açıldı. Aleyna kapıdan ona gel işareti yapınca o da rahatlayarak hemen yanına gitti. Hiçbir şeye dokunmamaya gayret ediyordu çünkü oldukça pahalı gözüküyordular. Onların bu kadar varlıklı olmaları Saye'yi bazen ürkütüyordu. Çünkü sanki kendisi bir karıncaydı ve kocaman bir devle savaşa giriyor gibi hissediyordu. Her an ayaklarının altına alıp onu ezebilecek bir dev.

İçeri girdiğinde uzunca bir masanın etrafında sadece üç kişinin oturduğunu gördü ve kendini gülmemek için zor tuttu. Çok komik gözüküyordular. Sanki dev gibi bir masa da oturan plastik oyuncaklar gibiydiler. Üç kişi vardı masada: Seçkin Özen, Sungur ve Aleyna. Önlerinde hem derginin bu sayısı hem de birer kâğıt bulunuyordu. Saye ise daha derginin hiçbir sayfasına bakamamıştı. Onun çok önemsemediği bazı fotoğraflar çekildiği doğruydu ama kendisi neden hala burada bulunuyordu hiçbir bilgisi yoktu. Sungur gülümseyerek "İşte derginin yıldızlarından biri de geldi." Dedi. Sungur'un bu tepkisi Saye'yi şaşırtmıştı. Yıldızlarından biri ifadesi Aleyna için vurgulanmıştı. Çünkü Saye onun ne kadar kıskanç bir insan olduğunu biliyordu.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin