51.Bölüm "İhanetin nedeni olmaz bedeli olur."

170 20 6
                                    

Saye ve Niran bu planı Aren'in haberlerde yazısı çıktıktan sonra yapmışlardı. Ancak Niran yine aykırı davranıp kafasında kendi kendine farklı şeylerde etkilemişti. Kendince Saye'ye de küçük bir oyun oynamak istemiş ve planladığı yere kendi motoruyla gelmektense Seçkin Özen'in arabalarından birini almış ve Saye'yi yolda yakalamıştı. Hatta bayıltarak bu depoya getirmişti, daha sonra da kendisinin Sungur olduğunu söylemişti. Saye ilk başta oldukça tedirgin olsa da bir süre sonra kendine gelmiş Sungur sandığı Niranla boğuşmuştu ancak son anda onun Sungur olmadığını fark etmiş tam o anda da Aren gelmişti. Aren'in sesini girişten duydukları için o gelene kadar asıl plana dönmüşlerdi.

Asıl planda Aren'in gözü önünde Saye'yi öldürmek vardı ve bunun içinde bir mankene ihtiyaçları vardı. Tabii ki paranız varsa bu tür şeyleri bulmanız zor değildi ve Niran da fazla uğraşmadan bulmuştu. Saye deponun arka kısmına giderken mankeni sandalyeye oturtmuş arkasını Aren'e döndürmüştü. Saye'nin bu planı yapmasındaki amaç Aren'in Saye'yi günah keçisi ilan etmesi ve sanki çektiği acı normalmiş gibi davranıp onları adalete teslim etmelerini söylemesiydi. Tabii en etkili olduğu şey ise Aren'in yıllar önce Saye'yle tartışmasında kurduğu cümleydi:

"Ben ne olursa olsun senin gibi yapmazdım." Demişti. Ancak Saye'nin vurulduğunu görünce hiç de öyle olmamış, Sungur'u öldürmeye çalışmıştı. İşte Saye'nin anlatmak istediği de buydu. İnsan çok sevdiği bir insanı acımasızca, sadist gibi öldüren bir insanın sadece hapis yatmasıyla yetinemiyordu. Özellikle öldürdükten sonra bundan en ufak bir pişmanlık duymuyorsa.

Şimdi ise Saye, Niranla depoda karşılıklı sandalyelere oturmuş olanlar hakkında konuşmaya başlamıştılar. "Seni seviyor." Dedi Niran. Koyu yeşil gözleri sanki daha da koyuya dönmüş adeta siyah gibi gözüküyordu. "Ne kastetti sence? Neden öyle bir şey dedi?" Saye bunun hakkında düşünürken telefonu çaldı, arayan İlay'dı.

"Efendim İlay."

"Saye!" İlay'ın sesi korkmuş ya da endişelenmiş geliyordu. Nefes alışverişinden kötü bir şey olduğu belli gibiydi. "Ne oldu İlay?" İlay ağzında bir şeyler geveliyordu ama o kadar hızlı konuşuyordu ki Saye hiçbir şey anlamamıştı. "Lütfen sakince anlat." Saye tek tek İlay'ın anlattıklarını dinlediğinde nefes alışverişi farklılaştı, elleri terlemeye başladı. Onu öyle gören Niran ayağa kalkıp "Sorun ne Saye?" derken Saye kendisini arka hattan arayan birinin olduğunu gördü. Bu bir gizli numaraydı. Saye hemen kapatıp gizli numaradan gelen aramayı açtı.

"Alo." Diye heyecanla açtı telefonu. "Ah, ah Saye. Seni uyardım." Dedi karşısındaki tok ses. Bu ses Seçkin Özen'e aitti. İğrenç, kibirli, sadist bir adamdı ve bunlar sesine de yansımıştı.

"Sevda abla nerede?"

"Onu kurtarmak mı istiyorsun?" Diye kahkaha attı. "Gel de kurtar. Ama gecikme." Diyerek bir adres attı telefonuna. "Ne oluyor?" diye sordu Niran. "Sevda abla Seçkin'in elinde."

"Şaka mı yapıyorsun? Ben önden gidiyorum." Diyerek Saye'den adresi aldı Niran. Saye ise hem öfkeli hem de oldukça üzgündü. Kalbi perişan bir haldeydi. Sevda ablaya bir şey yapacak olursa Saye kendini nasıl hissedeceğini düşünemiyordu bile. Arabaya bindiği gibi hızla ona verilen adrese sürdü.

Kalbi yangın yeri gibiydi. Canı öylesine yanıyordu ki henüz sadece kafasında canlandırdığı şeylerle bu haldeyse eğer kötü bir şey olursa ne yapacağını ne halde olacağını düşünemiyordu.

Sevda ablanın o yuvarlak, canlı, pes pembe yüzü aklına geldi. Gerçek annesinin bile yapamadığı şeyi yapmış, kızım demişti Saye'ye. Annesinin sarılmadığı kadar sarılmıştı ona. Düşündükçe karnına büyük kramplar giriyor, adeta tüm vücudu sarsılıyordu. Sonunda ona verilen adrese geldi. Arabadan inecekken telefonunun çalmasıyla sıçradı, Niran arıyordu. Saye hiç konuşmadan sadece telefonu açtı. "Adres yanlış." Dedi Niran nefes nefese. "Nasıl?"

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin