18.Bölüm: "İntikamını er yada geç onlardan almalıydı."

432 45 19
                                    

Kendini çözmesinin üzerinden birkaç gün geçmişti. Evet yaşıyordu ancak o parmaklıklardan henüz geçip kendini dışarı atamamıştı. Her gece olduğunda sesler çıkarıyor belki birileri duyar diye bir sürü şeyi dışarıya atıyordu. Ancak bodrumun camı küçük ve biraz içeride kaldığı için insanlar ya sesleri dikkate almıyorlar ya da bu evde kimse yok nereden ses geliyor diye korkup kaçıyordular.

Yiyeceği ve suyu yavaş yavaş azalmıştı. Kendisi de buradan çok sıkılmıştı. Aklına gelecek her şeyle meşgul olmuştu; duvarlara resim yapıp boyamıştı, sayfalarca kitap okumuştu, kardeşiyle olan birkaç fotoğrafına bakmıştı. Eski boş deftere bir sürü yazılar yazmış, dövüş çalışmıştı. Her şeyi yapmıştı ama daha fazla burada böyle kalmak istemiyordu.

Yine gece vakti olmuştu ve o bu sefer insanlara sesini duyurmaya kararlıydı. Sesi kısılsa da umursamamalı bağırmalı; buradan çıkmalıydı.

Sandalyenin üzerine çıkarak resmen bir çığlık atarak son ses bağırmaya başladı. Eline geçirdiği her şeyi dışarı atmaya başladı. Sonra aklına bir şey geldi; kâğıda burada mahsur kaldığını yazabilirdi. Birkaç kâğıda evi tarif edip bodrumda mahsur olduğunu kocaman yazıp sokağa attı. "Umarım insanlar çöp sanıp vurup geçmezler." Dedi kendi kendine. Yazı yazdığı kâğıdı buruşturup atmıştı çünkü anca böyle isabetli bir şekilde sokağa gidiyordular düz attığında maalesef uçuyordular.

Buruşuk oldukları için insanların içine bakması da biraz zor olabilirdi. Çok fazla efor sarf ettiği için yorgun düşmüştü. Yiyeceği de azdı o yüzden iyi bir şekilde beslenemiyordu ve bu da çabuk yorulmasına neden oluyordu. Yere yatıp uyumak istiyordu, sabah kâğıt atmaya devam edebilirdi. Zaten bu saatte de kimse görmezdi. Gözleri yavaşça kapanıp kendini uykuya teslim etti.

Rüyasında artık buradan çıktığını görmüştü, kapının kilidini açan kişi kardeşiydi. Özür dileyip duruyor ve neden böyle yaptığını anlatmaya çalışıyordu. Daha sonra tam sarılırlarken arkasında Sungur denilen o çocuk şeytani gülümsemesi ile belirdi. Gaye'yi geri çekerek Saye'den ayırmaya çalışırken Saye birden Gaye'nin yüzünün değiştiğini ve onun Aleyna'ya dönüştüğünü gördü. Bu sefer Aleyna gülerek "Burada mahkûm kalacaksın." Diye gülüyordu. Tekrar onu içeri ittirip üzerine kapıyı kilitlemişlerdi.

Saye çığlık atarak, ter içinde uyanmıştı. Berbat bir kâbus daha görmüştü. Onu bıraktıkları geceden beri hep kâbuslar içinde uyanıyordu.

Parmaklıklı pencereye baktığında güneş ışığının küçük küçük içeriyi aydınlattığını gördü. Büyük ihtimalle sabaha karşı bir saatti. Buradayken saat kavramını kaybetmişti. Günü tahmin edebiliyordu çünkü bodruma indiği günü hatırlıyordu ancak saat kavramı tamamıyla yoktu. Ayağa kalkıp bir damla su içmeye giderken demir kapının yarı aralık olduğunu gördü. Durup dikkatle baktı. Önce gözlerine inanamadı sonra korktu; tam anlamıyla aklını yitirdiğinden korkmuştu. Kapı nasıl aralık olabilirdi? Acaba attığı kağıtlardan birine denk gelen birisi mi vardı? Ama ne olursa olsun anahtar yoksa kapıyı kırmadan açamazdı. Saye'yi de mutlaka uyandırırdı. Bu onu ürkütse de kendine gelip havalara uçmaya başladı. "Kurtuldum." Diye yerinde zıplamaya başladı. Kilidi kimin açtığı, nasıl açtığı umurunda değildi. Kurtulmuştu. Belki de hayatında ilk defa yerinde dans etmeye başladı.

Rüya olup olmadığını anlamak için kapıyı yavaşça araladı ve sonuna kadar açtı. Merdivenler karşısındaydı. Artık çıkabilirdi. "Yes be!" diye bağırdı. Adım adım yukarı çıktı. Evde birinin olup olmadığına bakması gerekiyordu. Bodruma evin içinden inip çıkılıyordu o yüzden bodrumun kapısının açılması için evin kapısının da açılması gerekiyordu. Evin kapısına baktığında zorlanmamıştı. Hatta açmaya çalıştığında kilitliydi. Sonra evin içinde dolaştı. Her yere her deliğe baktı. Kendi odasına baktığında ise camının açık olduğunu gördü. Giren kişi buradan girmişti. Ama kim olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Kardeşi ilk başta aklına gelmişti ama o gelmek için neden bu kadar beklesindi ki? Dışarıdan biri olsaydı da polisle gelir, hırsız gibi eve girmezdi.

Neyse önemli olan bu değildi şimdi. "Boşver kurtuldun o yerden nasıl olduysa oldu." Dedi kendi kendine. Evin içi baya düzenli gözüküyordu hatta hiç olmadığı kadar düzenliydi. Banyoya girdiğinde banyodaki sabunlar, şampuanlar alıp götürülmüştü. Havlu bile da yoktu, banyo tamamen bomboştu. İçerideki koltukların üzerinde toz olmaması için bir örtü vardı geri kalan her şey ise alınmıştı; ortadaki eski masa, karşısında duran tüplü televizyon, üzerinde bir sürü leke olan o halı...

Kardeşinin odasına gidip aralık olan kapıdan içeriye baktı. Odasındaki mobilyalar hariç üzerlerinde bulunan her şey alınmıştı. Sonra gözüne bir şey takıldı; çerçeve içinde bulunan bir fotoğraftı bu. Hemen yatağının yanındaki komedinde duruyordu. Yaklaşınca ikisinin senenin başlarında çekildiği bir fotoğraf olduğunu gördü. Zaten beraberken fotoğraf çekilmek bile aklına gelmeyen kızlar o gün beraber Gaye'nin ısrarıyla fotoğraf çektirmeye gitmişlerdi. Evet hem de fotoğrafçıya giderek. Şimdi ise bu fotoğrafı bile ardında bırakmıştı Gaye. Kafasını sallayarak üzülmemesi gerektiğini kendine hatırlattı. Artık eski günleri aklına getirmeyecekti, yalnızdı çünkü.

Henüz 17 yaşındaydı geçimini nasıl sağlardı ya da okulu nasıl hallederdi bilmiyordu ama başarabilirdi. Herkes onun durumunda olabilirdi, kendi ayakları üzerinde durabilmeliydi. Evin içinde dolaşırken dışarıdan bir araba sesi duydu. Tanımadığı birkaç adam siyah bmw bir araba ile evin önündeydiler. Saye bu adamların hiç de hoş olmayan adamlar olduğunu anlayınca hemen gidip bodruma indi. Evin saklı alanından onu fark etmemeleri için sessizce bodruma indi. Kapıyı kapatmayıp biraz ittirdi, onların sesini rahat duymak istiyordu. Bir yandan korku bedeninin titremesine neden oluyordu bir yandan içinde saçma bir cesaret ortaya çıkıyordu. İçeri kapıyı zorlayarak girdiklerini duydu. Bir tanesi "Hemen arayın evi ve patronun aradığı şeyi bulun." Dedi. Patron mu? Neden evlerini arıyordular ki?

"Babam kesin borç batağındaydı ve kötü işlere bulaştı." Diye düşündü. Bu arada her yeri alt üst ettiklerini duyuyordu Saye. Bir tanesi bağırarak "Burada yok kahretsin." Diyor. Bir diğer adam da ona katılıp küfürler savuruyordu. "Kızın odasını ara altını üstüne getir. Yanında götürmemişse mutlaka buralardadır." Dedi adamlardan biri. Saye'nin kafası karışmıştı ve babası hangi işe bulaştıysa burada kalmanın hiçte güvenli olmadığını düşünmeye başlamıştı. Çünkü bu adamlar mafyaya benziyorlardı. Adamlar evin altını üstünü getirdikten sonra "Gidelim." Dedi bir tanesi.

"Tekrar geliriz." Saye onlar gittikten sonra evden derhal çıkmak için harekete geçti. Ancak kalacak yeri de, parası da yoktu nereye gidebilirdi? Arabanın motorunun çalıştığını duyunca hemen yukarı fırladı. Bu sırada araba da gitmişti. Ev ise darmadağındı, tam anlamıyla her yer mahvolmuştu. Hiçbir şeye dokunmamaya özen gösterdi çünkü o adamlar eve tekrar geleceklerdi. Odasına gidip yatağının kenarında duran valizini aldı ve içinde pek de eşyası bulunmayan dolabını açıp içindekileri valizine doldurdu.

İçi bomboş olan, pek de güzel anıları olmayan bu evden ayrılmak ona neden bu kadar zor geliyordu anlamıyordu. Sanki bu kapıdan çıkınca bir daha buraya hiç geri dönemeyecekmiş gibi geliyordu. Valizini toparlamıştı ve kardeşinin odasındaki camdan çıkmayı düşünüyordu. Evin her penceresinde parmaklık vardı Gaye'nin odası hariç o yüzden çıkış için orayı kullanacaktı.

Kardeşinin odasına girdiğinde birden onunla olan anıları aklında canlandı; gizlice battaniyenin altında telefondan film izlemeye çalışmaları, beraber uyumak için anne babalarından gizlenip Saye'nin dolaba saklanması, kardeşinin onun saçlarını taraması, incindiğinde onu teselli edip sarılması. Saye'nin ona gece geç saatlere kadar çalıştığında kahve getirmesi. Gözleri dolmuştu. Kalbi hâlâ oldukça kırgındı ve canı yanıyordu. Sonra komedindeki çerçeveli fotoğrafı gördü. Alıp almamak konusunda çok kararsız kalsa da duygularına yenik düşerek fotoğrafı alıp valizine attı.

Pencereyi açıp önce valizi gönderdi. Sonra kendisi indi. Evleri müstakil eski bir evdi ve bir katlıydı bu yüzden kolayca pencereden atlayabildi. "Bu evi sevmişim." Dedi arkasına bakıp. "İçindeki bazı insanları sevmesem de bana yuva olduğun için teşekkür ederim." Deyip arkasını dönüp arka bahçeden yola çıktı. Artık bu yolculukta yalnızdı. Kendi başının çaresine bakıp intikamını er yada geç onlardan almalıydı.

.

.

Bu bölümü kısa tuttum sonraki olaylar hakkında yorumlarınızı merak ediyorum canım okuyucalar :) Sizin beklentilerinize yönelik sizleri ileri ki bölümlerde şaşırtmayı düşünüyorum :) Bir deee... Okunmaya göre beğeniler düşük lütfen beğenmeyi unutmayın <3

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin