6. Bölüm "İşte yaşamak buydu: Özgürlüktü, mutluluktu."

651 61 3
                                    


Yaşadığı büyük sinir krizinden sonra telefonunu alıp evden çıkmıştı. Nereye gittiğini bilmeden kulaklığını taktı ve uzun bir yürüyüş için hazırlandı. Bacakları tutmayana kadar yürümek istiyordu. Varış hedefi olmadan sabaha kadar sadece yürümek istiyordu. Zaten kimsenin onu merak etmeyeceğini de biliyordu. Eve birkaç gün gitmese bile endişelenmeyeceklerine öyle emindi ki... Belki kardeşi endişelenebilirdi ama o da bu aralar kendinde değildi o bile fark etmeyebilirdi.

Kulaklığını taktı ve müzik listesinden "D4vd - romantic homicide" şarkısını açtı. Bu şarkı ruhuna iyi geliyor, onu dinlendiriyordu. Telefonunu da uçak moduna aldı. Sanki onu arayan birileri olabilirmiş gibi. Kardeşi de etütteydi bir süre aramazdı.

Boş, eski sokak aralarında yürümeye başladı. Bazı çocuklar sokakta top oynuyorlar, birbirlerine bağırıyorlardı. Ne kadar birbirlerine bağırsalar da çocukların arasındaki bağın güçlü olduğunu biliyordu. Çocukların sevgisi masumdu, en temiz sevgiydi. Çünkü bir çocuk sizi sevmediğinde bunu açıkça belli ederdi ya da direkt söyleyebilirdi. Ancak büyük insanlar öyle değildi. Sevmeseler de bunu kolay kolay söylemezlerdi. Hatta tam tersi bazıları daha iyi bile davranabilirdi, siz arkanızı döndüğünüzde de acımasızca sizi arkanızdan bıçaklarlardı. O yüzden insanlardan özellikle kendi yaşıtı ve daha büyük olan tüm insanlardan uzak durmayı tercih ediyordu. Kendi annesi babası bile onu sevmezken diğer insanların sevgisine ne kadar güvenebilirdi?

Kardeşi hariç kimseye güvenmiyordu. Ara sokaklardan caddeye çıkmış caddedeki kafelerin önünden geçerken insanları izliyordu. Dışarda olduğunda en sevdiği şeyler insanları izleyip onları gözlemlemekti. Onları gözlemlerken birbirleriyle samimi olmalarına ilk başlarda özeniyordu hatta "Benim de böyle arkadaşlarım olsaydı" diye düşündüğü çok olmuştu ancak çok geçmeden insanlar onu yine şaşırtmıyor ikiyüzlülüklerini ortaya çıkarıyorlardı.

Caddeden karşıya geçerken güzel ambiyansı olan bir kafenin dışında oturan üç kişilik arkadaş grubuna uzunca baktı. Ne kadar da samimi gözüküyorlardı. Birbirlerine sarılıp fotoğraflar çekiliyorlardı, gülüp eğleniyordular. Yanlarına yaklaştıkça yavaşladı. Onları izlemekten zevk almıştı. Gerçekten eğleniyor ve mutlu gözüküyordular ancak gerçekten de öyle olup olmadıklarını merak etti. Yakınlarında duran bir bankta oturup dinleniyormuş gibi yaparak onları izliyor, konuşmalarını dinliyordu. O sırada kızlar gülüşerek eğlendiklerini herkese duyurmak ister gibi kahkaha atıyordular. Biraz sonra bir tanesi lavaboya gitmek için kalkınca diğeri de eşlik etmek için kalktı ve beraber gittiler. Tek kalan kız ise onlar gider gitmez birini aramış telefonuyla konuşmaya başlamıştı:

"Ne yapayım valla çok sıkıldım. Evet ikisiyleyim." Diğer iki kızda bahsediyor olmalıydı. Sonra devam etti.

"Ne eğleneceğim ya eziyet çekiyorum sanki. Hiçbir şeyden memnun olmuyorlar. Burayı bulana kadar canımız çıktı. Birkaç fotoğraf çekilmeye geldik kalkacağız birazdan." Diyerek telefonu kapatmıştı. Diğer kızlarda yanına gelmişti o sırada. Suratları asıktı. Daha demin telefonla konuşan kız: "Ne oldu?" diye sordu. Daha uzun boylu olan gözlerini çevirip:

"Sude fotoğraflarını beğenmemiş başka yerde yine çekmemi istiyor ben onun kölesi değilim." Deyip surat asmıştı. "Ben Sude'yle uğraşamam işim gücüm var" diyerek çekip gitmişti yanlarından. Diğer kızsa oturan kıza: "Bir daha çağırma onu ne sardın onu başımıza sanki." Diye söyleniyordu.

İşte bu kadardı. Saye her ne kadar kendisinin haklı çıkacağını başından beri düşünse de belki bir umut farklılardı demişti içinden ama maalesef bunlarda tamamen fos bir arkadaş grubuydu.

Oturduğu banktan kalktı. Daha demin çok mutlu gözüken arkadaşlar birbirini gerçekten sevmiyor çıkar uğruna arkadaş kalıyordular. Hiç şaşırmamıştı. Yanlarından geçerken oturan iki asık suratlı kıza bakarak onlar için üzüldü. İnsanlar onu şaşırtmayı yine başaramamıştı. Kimlerin arkadaşlığına özendiyse hepsinin ilişkisinin boş olduğunu görmüştü. Birbirlerine sarılıp fotoğraflar çekilip ayrılınca arkalarından atıp tutuyordular. Hoşlanmadıkları ya da istemedikleri şeyleri birbirlerine söyleseler belki sorun olmazdı ama onlar gidip hoşlanmadıkları şeyleri üçüncü bir kişiyle paylaşmayı tercih ediyordular. Üçüncü kişilerde genelde ağızlarından bir şekilde kaçırıyordular ve ortalık karışıyordu. O kadar çok tanıdığı vardı ki böyle. Özellikle okulda o popüler olan 4 kişilik sınıfında bulunan gruplar. Hepsinin birbirinin arkasından ne dediğini biliyordu ve sırnaşık, insanları kandıran ilişkilerine gülüp geçiyordu.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin