59.BÖLÜM "Her şey yoluna girmemişse daha sonu gelmemiştir."

13 4 7
                                    

Bölümü paylaştığım şarkıyla okursanız daha anlamlı olabilir :) Bu arada çok az kaldı bitmesine ve ben sonraki bölümü birkaç hafta paylaşamayacağım. Şimdiden haber vermek istedim. Gölge kitabı için bir de çalma listesi hazırlıyorum Final'de paylaşacağım ❤︎

Yemyeşil kırların içinde dolanan Saye etrafına bakındı ama kimseyi göremedi. İleride yeşil kırların arasında bulunan mor çiçeklere doğru ilerledi. Uzaktan ne çiçeği olduklarını seçemiyordu. Yakınlaştıkça uzakta gördüklerinden daha fazla olduğunu fark etti. Bu çiçekler İris çiçekleriydi. Sonra çiçeklerin arasında yatan biri olduğunu gördü.

Beyaz tişörtü ve beyaz pantolonuyla oldukça çekici duruyor ve yeşillerin arasından rahatça seçiliyordu. Ama üzerindekiler yeşillenmez miydi? "Aren." Dedi Saye onun yanına giderek. Aren oturur pozisyondaydı normal de buğday tenli olan cildi oldukça beyazlamıştı. Gözleri yine kap karaydı ancak farklı bakıyordu. Gözlerinde hem hüzün hem de huzur vardı.

"Seni seviyorum." Dedi Saye'ye yaklaşarak. Sonra oturduğu yerden kalktı, Saye onun tuttuğu elini bırakmayarak o da kalktı. Elini Saye'nin eline götürüp ellerini ayırdı ondan. Saye şaşkınlıkla "Ne oluyor?" diye sordu. "Sen gelemezsin Saye." Dedi kara gözleri griye dönüşmüştü.

"Aren, sen neredeysen ben de oradayım." Aren onun yüzünü ellerinin arasına aldı. "Halletmen gereken bir şey daha var. Onu hallet ve sonsuza dek beni kalbinde yaşat. Bundan sonra tek istediğim şey senin mutlu olman." Dedi sessizce. "Ben seninle mutlu olmak istiyorum." Diye bağırdı Saye bir adım geri atarak. Gözyaşları gözünden birer birer düşüyordu.

"Bensizde mutlu ol Saye. Yoksa asla huzurlu olamam. Seni seviyorum bunu asla unutma." Diyerek arkasını döndü ve gitmeye başladı. Aren'e durmasını söyleyen Saye onun peşinden gidiyor ama aralarındaki mesafe azmış gibi dursa da ona yetişemiyordu. Sonunda Aren tamamen gözden kaybolmuştu. Saye deli gibi bir o yana bir bu yana koşarak Aren'e sesleniyordu ancak kimse yoktu. Saye en son "Aren!" diye bağırarak gözlerini açtı.

Bembeyaz duvarlara sahip bir hastane odasındaydı. Koluna baktığında serum olduğunu fark etti. Neler olduğunu hatırlamaya çalışırken başına şiddetli bir ağrı girdi, kulakları çınlıyordu. "Ah." Sonra hatırladı: Nikahı, düğünü, hediye kutusunu, Aren'in onun başında olduğunu, kendisinin Aren'e doğru son hızla koştuğunu... Son hatırladığı şey ise kendisine gülen bir adamın suratıydı. Sinsice, vahşice gülmüştü. O adam Seçkin Özen'in adamıydı. Saye bir hışımla elindeki serumu çıkardı. O sırada kapıdan içeri elinde tuttuğu bardakla Gaye girdi. Saye'nin uyandığını görünce sevinerek koşar adımlarla geldi. Arkasından Atay Hoca, Asude de geldi. "Aren nerede?" diye sordu. Gözleri kimseyi görmüyor yalnızca Aren'i istiyordu. Hepsi susmuş cevap veremiyorlardı. Saye ayağa kalkarak "Aren nerede diye sordum." Dedi.

"Saye şu an kalkman hiç iyi değil. Lütfen." Dedi Gaye. Saye onu bir hışımla itip "Size Aren nerede diye sordummm!" diye bağırmaya başladı. Kimse cevap vermeyince gitmek için hamle yaparken Gaye hemşireyi çağırdı. Saye biliyordu Aren artık yoktu ve herkes bunu kendisinden gizlemeye çalışıyordu. Odaya bir hemşire girdi ve onu yatıştırmaya çalışarak zorla bir iğne vurdu. Saye içindeki öfkenin yerini bir huzur kapladığını hissetti ve gözleri yavaşça kapandı.

Saye bir süre sonra kendine gelmişti. Ama gözlerini açmadı etrafındaki sesleri dinlemeli, sakin olmaya çalışmalı ve bir plan yapmalıydı. Aklına uykuda olduğunda gördüğü rüya geldi. Aren'in onu bırakıp gittiği. Gerçekten de gitmiş miydi? Artık yok muydu? Bunu düşününce canı oldukça fazla yandı. Kalbine büyük bir hançer yemiş gibiydi. Sadece kalbi zarar görmemiş, tüm vücudu sanki alevler içindeydi.

"Ona nasıl söyleyeceğimizi bilmiyorum." Dedi içeri giren Gaye. Oldukça sessiz konuşmaya çalışsa da Saye onu duymuştu. "Her şeye, her tepkiye hazırlıklı olmalıyız." Dedi Atay Hoca.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin