36.Bölüm: "Düşmanımın düşmanı dostumdur."

257 26 7
                                    


Olanlardan sonra arabasına binmiş ve öğretmeniyle sözleştiği yere gelmişti. Yüzünün düşük olduğunu ne yaparsa yapsın saklayamamış öğretmeni neler olduğunu sorup Saye'yi oldukça sıkıştırmıştı. Saye de dayanamayarak her şeyi anlatmaya başlamıştı. Aren'in Aleyna'nın yanında olduğunu, elini tuttuğunu, hepsini bir bir anlatmıştı. Öğretmeni ağız dolusu Aren'e sövmüş "İstersen bir güzel dövelim onu." Demişti.

"O bile bir değer vermek değil mi?" diye sordu Saye. Öyle olduğunu da çok iyi biliyordu. O yüzden yalnızca sessiz kalmayı seçecekti. Şimdilik. Daha sonra yaptığı o resimden, Seçkin Özen'in tepkisinden bahsetti Saye. Öğretmeni de iştahla yemeğini yerken onun bozaran suratını düşünüp eğleniyordu. Gaye'nin bıraktığı hafıza kartını nasıl bulduğunu da hepsinden sonra anlattı. Öğretmeni oldukça şok olarak Sungur'un bardaki odasında ne işi olduğunu sorgulayınca planının bir parçası olduğu yalanını uydurdu aslında hiçte öyle değildi. Sungur'un onun kim olduğunu bildiği kısma girmedi. Öğretmenini bu konuda endişelendirmek istemedi. Büyükler her şeyi bilmemeliydi. Çünkü sonrasında gereksiz büyütüyordular. Yemeklerini bitirmeye yakın öğretmeni ciddileşerek "Şimdiki planın ne?" diye sordu. İşlerin gittikçe karışacağını biliyordu.

"Piyonları ortadan kaldırmak." Dedi Saye dışarıyı izleyerek. "Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun?"

"Önce Ceyda ile başlayacağım. Birkaç açığını buldum bunları kullanırsam eminim ki bitişi hızlı olacak. Bunun için Aleyna'ya katlanmak zorundayım hâlâ çünkü onun şahitliği Ceyda'nın bitişi konusunda daha etkili olur." Bir süre daha konuştular. Hafta sonu öğretmeninin kızı gelecekti ve Saye'yi oldukça merak ediyordu.

"Uğrayacağım kesinlikle." Dedi. Öğretmeni o an da elini kaldırıp hesabı istedi. "Bunlar benden unutma." Dedi Saye.

"Elimi cebime bile atmayacağımdan emin olabilirsin." Dedi gülerek. Her ne kadar yüzünün bazı yerlerinde bazı kırışıklıklar olsa da bu kırışıklıklar bile onu karizmatik gösteriyordu. Hesabı ödedikten sonra kalktılar. Saye uzun günün yorgunluğundan hayıflanıyordu. Yarın okula da gitmesi gerekti. "O zaman hafta sonu gel bak kızım seni merak ediyor." Dedi öğretmeni onu bekleyen aracına doğru ilerleyerek. "Tamam geleceğim." Dedi Saye ve o da kendi aracına bindi. Saye öğretmenine her şeyi anlattığı için oldukça huzurluydu. İçini dökmek, duygularını açmak ona iyi geliyordu. Öğretmeninin hayatında olduğuna şükrederek arabayı evine sürdü.

Eve geldiğinde yorgun argın bir şekilde çantasını koltuğun üzerine fırlattı. Yalnız kalmayı özlemişti. Eski evinde değil Aleynaların evine yakın olan evindeydi. Bu evi de sevmişti aslında küçük, kendisine yeter düzenli bir evdi. Gelmeden önce eski evlerinde bulunan bilgisayarı ve hafıza kartını da almıştı. Henüz okuması gereken çok şey vardı.

Odasına gidip önce üzerini çıkardı ve sıcak bir duş aldı. Hayatta en sevdiği şeylerden biriydi duş almak. Kendisini bütün kirli düşüncelerden, negatiflikten arındırdığını düşünüyordu duş alırken. Belki psikolojikti ama yine de bunu düşünüp mutlu oluyordu. Duştan sonra sıcacık tutan pijamalarını giyerek mutfağa geçip kendine güzel bir kahve yaptı. Kapının kenarına koyduğu bilgisayar çantasını açarak bilgisayarı çıkarıp mutfak masasına koydu. Artık okuması gerekenlere başlamalıydı.

Bu arada telefonuna bir mesaj geldi. Mesaj Sungur'dandı. "Evde misin?" Saye uzun bir süre mesaja baksa da en sonunda yanıtladı. "Evet."

"Hangi evdesin?" Bu çocuk boş yapmaya bayılıyordu. Kendilerine yakın tuttuğu evde oturduğunu biliyordu ve istese camdan bakıp ışıklarını görebilirdi. "Bilmem sen bul." Yazdı Saye. Onu uğraştırmayı seviyordu. Yaklaşık 5 dakika sonra "Buradaki." Yazdı Sungur. Saye cevap yazmayıp bilgisayarına odaklanınca ikinci bir mesaj geldi. "Seninle konuşmam gerek. Acil." Neden böyle bir mesaj atıyordu ki? Konuşmak istemese de meraktan konuşmak zorundaydı şimdi. Bir sorun mu vardı acaba? "Konuşalım." Yazdı Saye.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin