48.Bölüm "O, her şeye rağmen kendini yeniden yaratabilmişti."

206 17 8
                                    


O geceden sonra birkaç gün geçmiş, Saye onların evinden çıkarken, lavabolarında çekildiği fotoğrafı paylaşıp altına "Ben Gaye'nin yerine geçmeye çalışan birisi değilim. Ben Gaye'nin gölgesi, onun ikiz kardeşi Saye'yim." Yazarak sosyal medya da büyük bir yankı uyandırmıştı. Hâlâ konuşuluyor olsa da ne Saye daha sonra açıklama yapmıştı ne de Özen ailesi. O tarafta büyük bir ölüm sessizliği vardı. Çünkü Saye orada yemekteyken olan görüntüleri de İlay'a göndermiş ve İlay ses olmadan sadece görüntü olarak paylaşmıştı. Saye hem çok eleştiri almış hem de çok desteklenmişti. Ama şu an o da ortamın durulmasını bekliyor, dergiyi çıkartmaya hazırlanıyordu. Bu arada internetteki yorumlar şu şekildeydi: "Gaye'nin ikizi miymiş? Bu zamana kadar neredeymiş?"

"Demek ölümüyle ilgili şüphelendiği bazı şeyler var."

"Bence fakir kız nereden para koparacağını şaşırmış."

"Seçkin Özen ilk defa böyle görünüyor. Olacaklar için heyecanlıyım." Gibi o kadar çok yorum vardı ki Saye onları okumaktan oldukça yorulmuştu. Bu arada dergi işini Atay öğretmenin evinde yapmaya karar verip oraya taşınmışlardı çünkü Saye'nin eskiden yaşadığı evde yapsalardı Seçkin Özen mutlaka engel olmaya çalışırdı. Şu an kullandığı, Seçkin Özenlerin evine bakan evinden de taşınıyordu. Atay hoca yalnız kalmasını istememişti.

Aren de Sungur gibi ortalıklarda gözükmüyordu. Saye onların görüntülerini sızdırdığı için dava açacaklarını düşünmüştü ama öyle bir şeyde olmamıştı. Tek bildiği şey o gece o evde büyük bir kavga olduğuydu gerisi hakkında bildiği hiçbir şey yoktu.

"Saye basıma başlıyoruz." Dedi İlay yanına gelip. Saye dışardaki veranda da oturup olan biteni düşünüyordu. Sungur'u daha doğrusu Niran'ı birkaç kere aramış ama açmamış sonra da telefonunu kapatmıştı. Daha önceden gittiği evinin oraya da gitmiş bir süre beklemiş hatta güvenliğe de sormuş ama Sungur oraya da hiç gitmemişti. Ya o akşam sandığından daha da kötü şeyler olduysa? Diye düşündü Saye. "Sayeee." Dedi en son İlay elini sallayıp onu dalgınlığından uyandırarak.

"Pardon İlay dalmışım."

"Sen iyi misin?" diye sordu İlay yanındaki sandalyeye oturarak. "Endişelerin olması normal."

"İyiyim." Dedi sadece Niran'dan hâlâ bahsetmemişti onlara. O yüzden onu düşündüğünü de söyleyemedi. "Yaptığın resmi getir yukarıda fotoğrafını çekelim. Artık basıyoruz dergiyi."

"Tamam." Dedi Saye. Yukarı çıkıp resim çizebilmesi için ona ayrılan odaya gitti. Çizdiği tabloyu inceledi, bu sefer mesajlar açıktı, saklamaya çalışmamıştı onları. Bu resim hakkındaki yazdığı hikâyeyi masadan aldı. Şöyle bir göz gezdirdi. Bu hikâye bir aşkı anlatıyordu bu aşk ise Aleyna'nın annesi ve Seçkin Özen aşkıydı ancak tüm bilinmezlikleri tekrar ortaya çıkarıyordu Saye.

Aşağıya inerek tablosunu ve hikâyeyi verdi. "Seni de çekelim tabloyla." Dedi İlay.

"Tamam olur ama kıyafet hazırlığım yok ne giyeceğimi de bilmiyorum önce resmi çekin sonra ben girerim kadraja." İlay baştan aşağıya tabloyu inceledi. Dans edip mutlu gözüken bir çift vardı. Oldukça mutlu gözüken adam tabloyu ters çevirince sinirli, kadın ise ağlamaklı bir hal alıyordu. Az ileri de kadının olduğu yere yakın olan zemin kocaman bir ağzı andıran bir girdaba benziyordu, adam ise onu oraya itmeye çalışıyor gibi çıkmıştı. Daha dikkatli bakılınca adamın, kadının beline koyduğu elinde bir bıçak ve bu bıçağın sivri kısmı resimde gözüküyordu.

"Bunlar kim?" dedi İlay? Yani Seçkin Özen ve Sungur'un annesi mi yoksa Aleyna'nın annesi mi?

"Bu yorumu resmi yorumlayanlara bırakıyorum." Dedi Saye ve tekrar verandaya gidip oturdu. Evin kapısının açıldığı duyuldu, bu Atay hocadan başkası olamazdı ama bu saatte ne işi vardı? "Kızlaaar bakın size kimi getirdim." Diyerek içeri girdi. Saye de kalkıp içeriye geçerken merdivenden inen ve salona gelen Asude'yi gördü. Bu, o tasarımcıydı. Saye'ye o gün elbiseyi giydiren ve onu hazırlayan. Saye ona ne tepki vereceğini bilemeyerek sadece baştan aşağıya süzdü.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin