39.Bölüm: "Bir şeylerin yoluna girmesi için önce raydan çıkılmalıydı."

277 27 6
                                    

Ceyda'nın işinin bittiği günden bu yana 1 hafta geçmişti. Saye okula her gittiğinde mecburen Dilara ile vakit geçiriyor çünkü Aleyna okula pek uğramıyordu. Aşk gözünü kör etmiş gibi davranıyordu ama öyle olmadığını Saye biliyordu. Bu arada dün gece Aleyna ve Arenle çift randevusuna çıkmıştılar. Saye her ne kadar orada bulunmak istemese de Aleyna'yı şüphelendirmemek için gitmek zorunda kalmıştı. Sungurla oldukça iyi anlaşıyordular. Fikirleri ve nefret ettikleri insanlar örtüşüyordu. Aleyna ise onların yanında Aren'e yılıştıkça yılışıyordu. Saye'nin Aleyna ile araları eskisi gibi iyi değildi ama o kadar kötü de değildi. Düşmanını yakın tut stratejisini kullanmaya çalışıyordu.

Saye bu arada Ceyda ile birkaç kere telefonda konuşmuştu. İşin garibi onu arayan kişi Ceyda'ydı. Arkadaşsız kalınca sığınabileceği bir liman sanmıştı Saye'yi ama oldukça yanılıyordu. Saye'nin onun için güzel planları vardı. Bugün ise o planı gerçekleştirmenin başlangıcıydı.

Okulun kantininde Dilara ile otururlarken "Sadece ikimiz kaldık Dilara baksana. Aleyna ve Ceyda gitti." dedi bacak bacak üzerine atarak. Üzerine giydiği dar kot pantolonu bacak bacak üzerine atmasını zorlaştırsa da yine de denemiş, başarılı olmuştu. Dilara ağzında gevelediği sakızı patlatarak telefonuna bakıyordu. "Yani ne yapalım hayat böyle." dedi. Gözleri hâlâ telefonundaydı. Şeytan Saye'yi dürtüp al telefonu çarp suratına dedi ama Saye kendini tutarak sakin kaldı. Onun da sırası geliyordu. Hatta yoldaydı.

"Ceyda bizimle görüşmek istiyormuş." dedi birden ne tepki vereceğini ölçmek istiyordu. "Niye takipçi mi lazımmış? Bizi mi kullanacak." Gözlerini dikmiş isteksiz isteksiz konuşuyordu.

"Hayır da biliyorsun özellikle sen onun yıllardan beri arkadaşısın şu an sana en çok ihtiyaç duyduğu an." Dilara son ses attığı kahkahayla bütün gözleri üzerine dikti.

"Arkadaş mı? Beni küçümsediği zamanları unutmadım. Ne oldu yere çakılınca arkadaşı mı oldum?" Egosu tamamen kabarmıştı. Ceyda'nın düşüşü en çok Dilara'yı sevindirmişti. Çünkü meydan ona kalmıştı.

"Neysee gelsin görüşelim." dedi. Daha sabah oje sürdüğü tırnaklarına bakıp bozulup bozulmadığını inceleyerek.

"Bu arada senin nasıl gidiyor bu yeni konuştuğun adamla işler?" Yine zengin bir adama kendini yamamaya çalışıyordu. Ama bu adam gerçekten de çok zengindi ve Dilara ile gerçekten evlenmek istiyor gibiydi. Zaten o zamandan beri Dilara oldukça değişmiş, burnu havalara kalkmıştı. Ne kadar da acıydı kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışmayarak bir başkasının parasıyla var olmaya çalışmak. Ona fazlasıyla acıyordu.

Saye, Ceyda'yı arayarak onunla buluşmak için sözleşti. Okulun içine hâlâ girmek istemediği için farklı bir kafeyi önermişti. "Olur tamam ben ve Dilara bir saate geliriz." Dilara tek kaşını kaldırarak "Bunu Aleyna öğrenmesin." dedi. "Öğrenmez." Beraber kalkıp okuldan çıktılar. Dilara bir karış eteğini çekiştire çekiştire yürüyor "Ay inşallah Bahadır görmez." diyordu. Resmen görmesini istiyor, ters psikoloji yapıyordu.

Beraber arabaya binip Ceyda'nın onlara attığı konuma doğru ilerlemeye başladılar. Dilara berbat bir yol tarif ediciydi. Çünkü yoldayken birçok yanlış yola girmelerini sağlamıştı. Saye her ne kadar söylenmemek için kendini zor tutsa da en sonunda dayanamayıp sağa çekti. "Lütfen şu telefonu bana ver." Diyerek Dilara'nın elinden telefonu alarak yol tarifini bir de kendi inceledi. Telefon tutacağına koyduğu telefondaki adresi biraz yaklaştırıp ortaladı. "Ne oldu? Ben yapamıyor muyum yani?" diye çemkirdi Dilara. Saye ona ters bir bakış atarak "Yapabiliyor musun?" diye sorup cevabı beklemeden arabanın direksiyonunu sola kırıp yoluna devam etti.

Sonunda konumdaki yere gelmiştiler. Dışarıdan oldukça eski ve bakımsız duran bir kafeydi burası. Dilara arabadan inip gözlüğünün ucuyla baştan aşağı süzdü kafeyi.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin