31.Bölüm: "Söz veriyorum alevlerin içinde tek başıma kalmayacağım."

282 30 7
                                    

"Sen..." dedi Saye fısıltıyla. "İlk başta ne yalan söyleyeyim anlamamıştım." Dedi Sungur yerinden kalkarak, kollarını kavuşturmuş bir zafer edasıyla Saye'ye bakıyordu. Sungur anlamıştı, Saye'yi tanımış ve onun kim olduğunu öğrenmişti. Saye, başından kaynar sular döküldüğünü hissetti. Tek şansı inkâr etmekti.

"Sen saçmalıyorsun, nişanlını kaybetmek sende bazı hasarlara neden olmuş bence." Dedi Saye. Tam yerinden kalkıp gidiyordu ki Sungur, Saye'yi kolundan tuttu. Saye'nin sağ omzuna bakarak "Orada bir doğum leken var. Mühre benziyor. Madem ben uyduruyorum bana onu göster." Saye işte şimdi köşeye sıkışmıştı. "Sana hiçbir şeyi göstermek zorunda değilim." Saye çuvalladığını hissediyordu. Tüm planı alt üst mü olmuştu? Bu kadar emek, hayal? Saye ne yapacağını şaşırmış bir haldeydi bir yanı kaçıp gitmek istiyor bir yanı Sungur'u tehdit etmek istiyordu ama nasıl tehdit edeceğini bilmiyordu.

"Gerçekten onları yenebileceğini mi düşünüyorsun?" diye sordu gözlerini kısarak. İş işten geçmişti artık her şeyi biliyordu o yüzden bu oyunu devam ettirmenin bir anlamı yoktu.

"Düşünmüyorum, yeneceğim." Dedi Saye ona meydan okurcasına. Sungur bir kahkaha atınca Saye onu kolundan tuttuğu gibi ters çevirip yatırdı. "Ve sen.. Eğer ki bir şey söylersen belli edersen sana yemin ederim önce seni ortadan kaldırırım." Sungur kolunun acısıyla yüzünü buruşturmuş ancak çok geçmeden eski haline dönmüştü. Gözlerinde acıyan bir ifade vardı.

"Bir şey belli edeceğimi kim söyledi tam tersi ben izlemeyi seçeceğim." Dedi ve sonra ekledi "Senin nasıl yenildiğini."

"Kardeşimi öldürdüler ve ben onları ne pahasına olursa olsun yeneceğim." Dedi Saye vücudunda büyük bir öfke dalgası hissederek. Sungur ayağa kalkmış ve buz gibi bakışlarıyla Saye'ye yaklaşmıştı.

"Sende aynı kardeşin gibisin. O da boyunun yetmediği şeylere bulaşmaya kalktı ve ne olduğunu gördü." Sesi biraz hüzünlü çıkmıştı. "Yanılıyorsun." Dedi Saye ona yaklaşarak gözlerini Sungur'un gözlerine dikti: "Ben çok daha acımasızım."

"Bunu biliyorum, eskiden yediğim dayaktan hatırlıyorum ama şunu unutma güçlü olman ya da dövüşmeyi bilmen sana bu savaşı kazanabileceğini göstermez." Saye soğuk bir kahkaha attı.

"Dövüşmeyi bildiğim için kazanacağımı düşünmüyorum, daha zeki olduğum için kazanacağımı düşünüyorum."

"Ve bu işin içinde sende varsan Sungur Özen sende korkmalısın." Dedi Saye. Konuşması tam bitmişti ve gidecekti ki dışarıdan bir adam ve bir kız sesi gelmeye başlamıştı.

"Şu an da müsait değil, lütfen." Diyordu adam.

"Kim var içerde, ben buraya istediğim gibi girerim." Diye cırlayan ses Aleyna'ya aitti. Sungur ve Saye hemen göz göze geldiler ve Sungur bir hışımla dışarı çıktı. Sungur neden bu kadar korkup paniklemişti? Saye anlayamasa da o Aleyna'yı oyalarken aradığı şeye bakmaya karar verdi.

Saye etrafa bir göz gezdirirken Gaye ve Sungur'un resmini tekrar gördü. Gaye'nin yazdığı mektupta okuduğu bir metin aklına geldi. "Ben hâlâ Sungurla tanıştığım o yerde onunla yaşıyorum ve orada var olacağım." Fotoğrafı alarak etrafına bakındı. Hiçbir şey bulamayınca çerçeveyi çıkardı. İşte oradaydı. Küçük bir hafıza kartı fotoğrafın arkasına saklanmıştı. Kardeşinin bir şekilde bir mesaj bıraktığını biliyordu. Çünkü bu odada her yeri aramak fazla zaman kaybettirirdi. Hemen fotoğrafı koyarak hafıza kartını telefonunun arkasına sıkıştırdı. Kardeşine de zekâsı için teşekkür etmeyi unutmadı. Onu büyük bir dertten kurtarmıştı. Arka tarafa doğru uzanan bir kapı görünce merak edip kapıyı açtı.

Burası bir tuvaletti. Vip salonda her şey vardı. Kendi dairesinden bile büyük olan bu yer tamamen zenginlere ait bir yerdi ve daha önce kendini böyle bir yerde hiç düşünmemişti.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin