-12-
❝Lâl❞
İlk danışanımı uğurladıktan sonra Şebboy'dan bir kahve rica ettim. En azından Hydra'daki gecede her şeyin yolunda olduğunu bilmek güzeldi. İçim biraz olsun rahatlamıştı.
Kahvemi beklerken kapı çalma adeti olmayan Başkan, bir hışımla içeri girdi. İstifimi bozmadan onu oturduğum yerden seyrettim. "Hayırdır Başkan, sonunda profesyonel desteğe ihtiyacın olduğunu anladın sanırım." Alaycı ve iğrendiği belli bir gülüşle suratıma bakıyordu. "Ama senin kafandakileri ben iyileştiremem. Sana daha profesyonel biri lazım."
"Komik olduğunu mu sanıyorsun?"
"Biraz."
"Bu senin oyunun mu?" Dediklerinden tek kelime anlamadan onu dinliyordum. "Riccardo'nun gelişi!" diye açıkladı ve bunu yapmaktan bile rahatsızlık duyuyordu. Sanki Valentino'yla iş birliği yaptığımıza emin gibiydi. "Onun ölmediğini biliyor muydun? Bu oyunu birlikte mi kurdunuz?"
"Ne saçmalıyorsun Allah aşkına? Ben sen miyim? Arkadan iş çevirmeyi en iyi sen bilirsin!"
"Laf ebeliği yapma!"
"İster inan ister inanma, benim bir şey bildiğim yok." Duraksadım ve içimden geçeni söyledim. "Bu hastanenin satılmaması için en çok ben çaba sarf ettim. Ama sen yine bir katakulli çevirip istediğini yaptın, hastaneyi satmayı başardın. Kendi kazdığın çukura kendin düştün. Şimdi kimseyi suçlama."
Söylediklerimden ikna olmayan adam "2 yıldır yaslı kadın rolünü çok iyi yaptın, tebrikler." derken başını aşağı yukarı sallıyordu içten içe delirmiş gibi.
Bense rahatlığımı hiç bozmadan kendime güvenen bir edayla ayağa kalkıp kollarımı kavuşturdum. "İstediğini düşünmekte özgürsün, Başkan. Senin ne düşündüğün benim umurumda değil. Ama şunu çok iyi bil, ben sen değilim. Bu konuda senin eline su dökemem."
"Nankör."
"Şeytan bile düğme ilikler senin karşında."
Kafa ütüleyen Başkan, buradan bir sonuç alamayacağını anlayınca "O adamla birlik olup kurduğun tüm oyunları bozacağım, göreceksin." dedi.
Kapıdan çıkan adamı "Anca gidersin." diyerek uğurladım. Başkan'ın Valent'le birlik olduğumu düşünecek kadar paranoyaklaşması ne acınasıydı. Kafayı bizimle bozmuştu. Bir yandan da haklıydı. Yıllardır emek verdiği bu hastaneyi kendi elleriyle Valentino Riccardo'nun kucağına vermesi onu gerçekten çok gülünç duruma sokmuştu. O da saldıracak yer arıyordu hâliyle.
Sonraki danışanım çıktığında öğle yemeğine çıkmak üzere masamı toparlarken gözlüğümü çıkardım. Kapı çaldı. "Girin!"
İçeri Zehra hemşire girdiğinde buraya geliş sebebini merak ettim ve yüzünde belirgin bir heyecan olduğu için merakım daha da arttı.
"Hayırdır Zehra?"
"Valentino Bey sizi odasında bekliyor."
Duraksamaksızın "Daha çok bekler." derken bir an Zehra'nın yüzüne baktıktan sonra masamı toplamaya devam ettim.
Hastanenin yeni sahibine rest çektiğimi görüp şaşıran Zehra hemşire "Böyle mi diyeyim?" diye sordu.
"Ne istersen söyle Zehra, gitmiyorum. Ondan da korkmuyorum."
Kısa bir an duraksadıktan sonra duyduklarını hazmeden Zehra içindeki sabırsızlığı bastırmaya çalışarak sakince odadan çıktı. Ancak dışarıda koştura koştura bir yandan bunu dedikodu hâline getirip herkese anlatırken bir yandan da Valentino'nun odasına gidip söylediklerimi kelimesi kelimesine yetiştireceğine son derece emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rio'da Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - III ღBİTTİღ
Ficción General❝ Ölüm bizi ayırana dek... Ne iddialı bir söz değil mi? Evlilik için fazlasıyla meydan okuyan bir söz. Biz bu sözü vermekle kalmayıp birbirimize evet diyecekken ölüm bizi ayırmıştı. Ne trajikomik, değil mi?❞ ⚝ Müstakbel eşi herhangi biri değildi. Lâ...