-55-
❝Lâl❞
10. hafta.
Güzel günleri yaşarken zaman öyle hızlı geçiyordu ki bebeğimizin on haftadır benimle olduğunu yeni yeni idrak edebiliyordum. Tabii Valent için aynı şeyi söyleyebilir miydik emin değildim. Kendisi bugünü iple çekmişti.
Selvi yine kontrolde onun büyüme serüvenini bizimle paylaşırken sanki hamile olduğumu yeni duymuşuz gibi aynı ilgiyle dinliyorduk. Valent'in duygularını benimkileri onla çarparak bulabilirdiniz. O benden daha meraklı ve heyecanlı görünüyordu. Her şeyi soruyordu. Pür dikkat her şeye bakıyordu.
Ekrandaki bebeği gösterdi Selvi. "Bakın, bu eli. Elini ağzına götürüyor. Hareketlerini artık daha net görebiliyoruz."
"İnanamıyorum." diye mırıldandım. "Elleri küçücük."
İşaret parmağını ekrana doğru uzatırken "Öyle gerçekten." dedi çarpık bir gülümsemeyle. Bebeğimizle ilgili her şey onu heyecanlandırıyordu. Bunu gözlerinde görebiliyordum. İstekli olduğunu bilsem de bunu görüp hissetmek hem bende hem de bebeğimizde daha güzel etkiler bırakıyordu, buna inanıyordum. Henüz anne karnında sevildiğini hissediyordu benim bebeğim. Öyle şanslıydı ki. Böyle bir babası olduğunu gördüğünde iyi ki diyecekti bence. İyi ki bu dünyaya gelmişim.
Selvi Valent'in heyecanını ve ilgisini görünce "Kalp atışlarını duyalım mı, ne dersiniz?" diye sordu.
Valentino bunu ilk defa duyuyormuş gibi heyecanla gözleri açılırken "Duyabiliyor muyuz şimdi? Olabiliyor mu yani?" diye sordu.
"Tabii." Vakit kaybetmeden gerekli ayarlamaları yaptı kadın. İkimizin de heyecanı onu gülümsetmişti.
Saniyeler sonra çok hızlı pıtpıt seslerini duyunca kalp atışları ikimizi de heyecanlandırdı. Bakışlarımız birbirini bulduğunda Valent büyülenmiş gibi bakıyordu. Benimse şaşkınca ağzımdan "Kalbi pıtpıtlıyor." cümlesi kaçıverdi. Gözlerimin sulandığını hissedebiliyordum. Bu çok duygusal bir andı. Çok özeldi.
Benim bu sözüme ikisi de gülerken Valent "Kalbi mi pıtpıtlıyor?" diye mırıldanırken bunu komik bulduğu her hâlinden belliydi. Minnettar bir bakışla alnımdan öptü. O da çok duygusal bir anındaydı. Benim gibi sulugöz olmadığı için ağlamıyordu ama hissediyordum. Benzer duygularda olduğumuzu anlayabiliyordum. Selvi'ye döndü Valent'in meraklı bakışları. "Çok hızlı atmıyor mu kalbi? Normal mi bu kadar hızlı atması?"
Tebessüm etti kadın. "Normal, merak etmeyin."
Yeniden bana döndü adamın bakışları. "Bu bebeğimizin ilk kalp atışları. Onu duyabiliyoruz. Ona dair bir şeyi." Sayıklar gibi çıkmıştı sanki son cümleleri. O da benim gibi inanamıyordu.
Selvi masaya geçtiğimizde "Her şey yolunda." dese de kalbim pır pır atıyordu. Her şeyin yolunda olması güzeldi. Ancak yolunda kalmasını istiyordum. İçimden Allah'a yalvarıyordum, sağlıklı bir biçimde dünyaya gelsin diye.
Merakla "Cinsiyetini ne zaman öğrenebiliriz?" diye sordu Valent Efendi. Acaba ne planı vardı beyefendinin? Öylesine bir merakla mı sormuştu yoksa fikrini değiştirmişti de oğlu olsun falan mı istiyordu, ondan mı onuncu haftadan cinsiyet derdine düşmüştü?
"Gösterirse eğer 16-20. hafta arasında görebiliriz."
Daha önce de bu süreçleri geçmiştik ama bizim için çok yeni bir tecrübeydi bu. O zaman tesadüfen öğrenmiştik bebeğin cinsiyetini. Herhangi bir hazırlığımız olmamıştı ya da haftaları saymamıştık, zaten büyüdüğü için bir anda cinsiyetini öğrenivermiştik işte. Şimdiyse her şeyin başında olduğumuz için bambaşka bir serüvenin başlangıç noktasındaydık. Valent'e içten içe trip atar gibi olsam bile ben de merak ediyordum doğrusu. Kızımız mı olacaktı yoksa oğlumuz mu? Hangimize benzeyecekti? Merak içerisindeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rio'da Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - III ღBİTTİღ
Ficción General❝ Ölüm bizi ayırana dek... Ne iddialı bir söz değil mi? Evlilik için fazlasıyla meydan okuyan bir söz. Biz bu sözü vermekle kalmayıp birbirimize evet diyecekken ölüm bizi ayırmıştı. Ne trajikomik, değil mi?❞ ⚝ Müstakbel eşi herhangi biri değildi. Lâ...