☾ Rio'da Bir Gece | 23

3.3K 304 138
                                    

-23-

Lâl

İçinde bulunduğum durumu nasıl tarif edebilirdim bilmiyordum. Başından aşağı kaynar suların dökülmesi? Hayır, hayır bu öyle bir şey değildi. Buz tutmuştum sanki. Kelimenin tam anlamıyla donup kalmıştım. Nefesimi bile tutmuş durumdaydım.

Çocukluğumun, gençliğimin, geçmişimin ve ne yazık ki şu anımın kabusu. En büyük kâbusum. Vural Sezer. Karşımdaydı. Tek fark, yürüdükçe robotik hareketlerle ilerleyen protez bacağı. Evet, bacağı kopmuştu ama hayattaydı. Hani hamam böceklerinin kafası kopsa da bir süre daha yaşayabildikleri konuşulur ya, Vural tıpkı bir hamam böceği gibi inatla hayatta kalabilen biriydi. Korkunçtu.

Hâlâ gerçek miydi yoksa kâbusumun bir parçası mıydı bu yaşadıklarım, ayırt edemiyordum. Her yeri bulanık görüyordum. Toplantı boyunca da bu devam etti. Hiçbir şey söyleyemedim. Valentino da tıpkı benim gibi sessizce bekliyordu. Kendisinden beklenmeyecek kadar sessiz. Ve bu sessizlik eğer kendimde olsaydım beni korkuturdu. Çünkü çok iyi biliyordum, onun sessizliği çok tehlikeliydi. Dünyanın sonunu getiren bir tehlike.

Konuşulanları anlamıyordum, bir uğultudan öteye gitmiyordu benim için. Olduğum yere çivilenmiştim sanki. Toplantı bitiminde oda yavaş yavaş boşalırken içeride yalnızca ben, Vural, Başkan, Luigi, Pietro ve Valentino kalmıştı. Bir Meksika açmazı gibiydi. Herkes birbirine silah çekerse kimsenin sağ çıkamayacağı bir Meksika açmazı.

Titreyen ellerimi masanın üstüne koyduğumda "Neler oluyor burada?" diye sordum.

Başkan ve Vural oldukça rahat ve sakin görünüyordu. Kuyruğuna basılmış Başkan'dan eser yoktu.

Tek kaşını kaldıran Vural ellerini sarılacakmış gibi iki yana açmış "Nasıl yani? Beni özlemedin mi?" diye sorarken sahte bir kırılma ifadesiyle yüzünü buruşturdu. "Bu beni üzer."

Valentino sertçe masaya vurduğunda delici bakışlarım onu buldu. "Karışma!" Sözleri dişlerimin arasında çiğner gibi ekledim. "Sakın bu işe karışma!" Ona da kızgındım ama neden kızgın olduğumu bile anlayamıyordum. "Hani ölmüştü? Bana onun öldüğünü söylemiştin!" Bir insanın ölmesine sevinmem yeterince kötü bir durum değilmiş gibi bir de ölmesini istediğim kişiyi öldürmediği için Valent'e mi hesap soruyordum? Valentino da en az benim kadar öfkeliydi ve dişlerini gıcırdatırken çene kasları seğiriyordu.

Yüzündeki keyfi gizlemeyen Vural, gözünü bir an bile benden ayırmadan "Gerçekten benden bu kadar kolay kurtulabileceğini mi sandın?" dedi. Bu kadar kolay mı? Defalarca Azrail'e kafa tuttuktan sonra bunu nasıl söyleyebiliyordu anlamıyordum doğrusu. "Valentino Riccardo denen bu adamı gözünde fazla büyütmüşsün." Kaşlarını özgüvenle kaldırarak ekledi adam. "Şunu asla unutma, ben bitti demeden bitmez. Beni öyle kolay yok edemezsiniz."

Ani bir biçimde ayağa kalkan Valentino hızla ona doğru yürüdü. "Öyle mi dersin?" Hızla kemerine sıkıştırdığı silahını çekip kafasına dayadı. "Denemeye var mısın?"

Öfkeyle aralarına girdiğimde Valent'e döndüm. "Çekil şuradan!" Ona olan güvenim bir kez daha sarsılmış gibi hissettim. Benim yüzümden birinin ölmemiş olmasına sevinmekle hayatımın kâbusundan kurtulamama durumuna üzülmek arasında gidip geldiğim için oradan oraya savruluyordum.

Valent'i uzaklaştırdığımda Vural kulağıma eğildi. "Artık sana sahip olmayı daha fazla istiyorum biliyor musun?" Sadece benim duyabileceğim bir ses tonuyla konuşurken göz ucuyla Valentino'ya baktı. "Çünkü bu kez sana tamamen sahip olduğumda seni kendi ellerimle yok edeceğim. Seni parçalara ayıracağım, Lâl Alsancak. Senin yüzünden kaybettiğim bacağımın bedelini ödetmeyeceğim sadece. Seni bugüne kadar yapmaya cesaret ettiğin her şeye bin pişman edeceğim. Bu artık benim için bir onur meselesi. Öyle ihtişamlı bir şekilde bitireceğim ki seni, ne olduğunu bile anlamayacaksın."

Rio'da Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - III ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin